Son birkaç haftada dallardan bir başka hışırtı eksilerek tükendi. Geceler boyu düşen yapraklar, çimenlerin üzerine sarı, kahverengi ve kırmızının tonlarıyla düştüler. Doğaya yeni baharlar mayaladılar.
Eskiden, “Berg-i Hazân” derlerdi. Sonraları bizler “Hazan Yaprakları” demeye başladık. Şimdi Sonbahar yaprakları veya dalları diyorlar.
Hayatın her döneminin, yaşanılan her mevsimin kendine özgü güzellikleri var. Ama, sonbaharın, şiirimizde hüzünle özdeşleşmiş, mevsimlerin en şairane olduğu bir gerçek.
Resim, musiki ve türlü el sanatları alanında çalışmalarını yakından bildiğimiz Sevgi Ulunçer’in kişisel “Hazan Yaprakları” sergisinin beşincisi, bu yıl da Gülsuyu Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde açıldı. 22 Aralık günü sona erecek.
Her sergide olduğu gibi, bu serginin geliri de hayır işlerine bağışlanacak. Bu defa, Kartal Lütfü Kırdar Şehir Hastanesi Çocuk Onkoloji ve Hematoloji Servisine hasta başı monitörü alınacak.
Sevgi Ulunçer, sonbaharı seviyor. Hayatın olmazsa olmazı olduğunun bilinci içinde. Zaman zaman da Sonbahar ile hüznü eşleştiriyor. Çünkü hüzün insanî duyguların bir parçası. Eğer hüznü algılayamaz, yaşayamazsınız, mutluluğun, neşenin, hayatın türlü güzelliklerini bilemezsiniz. Ulunçer, “İşte Hüzün, İşte Hazan” adlı şiirinin bir bölümünde şunları söylüyor:
“Yılların aynası hazan
Kimi zaman solgun
Kimi zaman yakıp kavuran
Geçmişi, anıları içinde saklayan
Arkaya bakmadan nasıl da geçti yıllar
Güzel günler coşkulu anlar
Geçmişe dönülmese de
Bir şiirdir dize dize sonbahar
Bir şarkıdır nağme nağme sonbahar!
…..”
Sevgi Ulunçer’in dünyada ve ülkemizde benzeri olmayan çalışmalarının sergisini izlerken, kendinizi türlü duygular sarmalında bulacaksınız. Sanırım, “hazan yaprakları” ndan oluşan bir kompozisyon, evlerinizde yerini bulduğunda, baktıkça, içinizden “ben de bu iyilik için katkıda bulundum,” diyerek huzur yaşayacaksınız.
Sevgi Ulunçer, Adana‘da doğdu. Öğrenime Mersin’de başladı. Çukurova Radyosu Çocuk korosunda seslendirme yaptı. Halk Eğitim kurslarında öğreticilik belgesi ile ana baba okullarından sertifika aldı 23 Nisan Uluslararası TRT etkinlik programlarında dünyanın çeşitli okullarından gelen onlarca öğretmen ve öğrenciyi ağırlayarak kültürel ve dostluk anlamında önderlik yaptı. Uzun yıllara Türk Sanat Müziği çalışmalarında yer aldı. Şiirleri yayınlandı.
Sanatçının değer verdiği ve içinde olduğu musikimizden de sonbaharı dışlayamıyoruz. Hüzün ve melankolik duygular, sonbahar motifleri ile yer alıyor. Onlarca şarkıyı çağrıştırıyor. Anılarla dolu bir ruh derinliğinin tadını buluyoruz:
“Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden,
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!”
Sevgi Ulunçer, kırk beş yılı geçkin zamandan beri “Hazan Yaprakları” sergileri ile doğanın hüznü ve yeniden doğuşa dönüşen evrimini sanatseverlere anlatıyor. Kalbini, elini, göz nurunu ortaya koyarak kolajladığı hazan yapraklarını seyrederken, o yaprakları ki adeta dile geliyor ve size sesleniyor:
“Ben berg-i hazanım. Domur domurken filizlendim de yeşilin türlü tonlarını giyerek bahara geldim. Yaz bahçelerinde yeşil yeşil serazat pırıldadım durdum. Gün geldi, sarının türlü tonlarına düştüm toprak anaya. Bir döngüdür bu. Bir duygudur, bir melankoli nefesidir çekmeniz için ruhunuzun derinliklerine. Evet, melankoliyim, duyguyum. Duygu, güzel duygu…”
Gözlerinizin önüne sürüklenişler ve de bembeyaz bir örtüye bürünüşler gelebilir ki, bunu dram sanmayınız. Bu bir dinleniş, silkiniş, körpe yeşilliklere dönüşümün aşamasıdır.
Sevgi Ulunçer’in saksılarda can verdiği hazan yaprakları göz yaşı ile mi sulandı? Bu soru Ahmet Paşa’nın bir kasidesinden bir beyti aklınıza getirebilir:
“Döküldü ruhlarım üstüne göz yaşı sanasın
Saçıldı berg-i hazân üzre katre-i baran “
Şair burada “Yanaklarına dökülen gözyaşları hazan yaprağı üstüne düşen yağmur damlalarına benzer,” demek istemekte…