"Gökten Düşen Ateşin Yarığı"

"Yüzyıllar önce Ağın’ın üstünde sessizce karanlığa bürünen gökyüzü. Kimsenin beklemediği bir anda geldi. Gecenin kalbini yaran bir ışık huzmesi, yıldızlardan kopup gelen bir göktaşı, büyük bir uğultuyla toprağa çarptı.

Yer sarsıldı, dağlar yankılandı, gökteki kuşlar batıya doğru kaçtı. Toprağın kalbine saplanan bu kozmik cisim, ardından dev bir çukur bıraktı: Kup Çukuru.

Taşın düştüğü gece 'Göğün Açıldığı Gece’ olarak hafızalara kazındı. Efsaneye göre bu çukur, yalnızca bir meteor çarpmasının değil, aynı zamanda gökyüzüyle yeryüzünün ilk temas noktasıydı.

Kimi rivayetlerde bu taşın içinde yıldız tozu, kimi söylencelerde ise düşmüş bir melekten kalan izler olduğu anlatılır.

Zamanla doğa bu yaranın etrafını sardı. Badem ağaçları büyüdü, yollar çizildi. Ama Kup Çukuru hep orada kaldı; dünyaya ait olmayan bir sessizlikle, göğe bakmaya devam etti."

×××

Yukarıda yazılanlar mitolojik bir efsane olarak günümüze kadar gelmiş bir hikaye. Belki de gerçeğin tam kendisi.

Olayın değerlendirmesinden önce, olayın geçtiği yer hakkında kısa bir bilgi vermeliyim.

AĞIN İLÇESİ

Elazığ'ın Ağın ilçesi, "Fırat'ın Saklı Cenneti" olarak bilinen bir bölge. Ağın, gerçekten de ülkemizin cennet köşelerinden birisi. İlçe bir yarımada şeklinde Keban Barajı'na doğru uzanmış. Aslında uzanmış sözü yanlış bir ifade çünkü tersine, baraj Ağın'ın topraklarının büyük bölümünü yutmuş. Keban Barajı ilk hizmete girdiğinde tüm ülkeyi ışıtırken, adeta "Mum dibine ışımaz" atasözünde olduğu gibi Ağın'a olumsuz birçok katkısı olmuş.

Verimli toprakların çoğu suyun altında kalmış. Boşalan köylerin insanlarının büyük bölümü göç etmek zorunda kalmış. Genç nüfus iş imkanı bulabilecekleri yerlere gitmiş. İnsanlar analarının, babalarının, atalarının, evlatlarının suyun altında kalan mezarlarını hatırladıkça iç geçirip, fatihalarını gözyaşlarının eşliğinde suya doğru okumuş.

Üretim kültürü negatif yönde etkilenmiş. Suyun altında kalmayan ancak araya baraj suyunun girmesiyle suyun ötesinde kalan bazı köyleri, komşu ilçelere bağlanmış. Bağlı bulunduğu Elazığ iline ulaşım ya Arapgir ilçesinden uzun bir yolla ya da ilk zamanlarda iptidai feribot geçişleriyle sağlanmış. Sonradan Kıbrıs Barış Harekatı'nda kullanılan çıkarma gemilerinden birinin feribot olarak kullanılmasıyla ulaşım daha güvenli olmuş. Nihayetinde bir köprüye sahip olmuş ama bu arada köprünün üzerinden çok sular geçmiş.

Bütün bunlara rağmen çalışkan Ağın halkı, Türkiye'nin en yüksek okuma yazma oranına sahip ilçesi olarak, "Bilgenin harman olduğu yer" unvanı almasını sağlamış ilçelerine.

Bugün üzüm, nar, badem, antepfıstığı, başta olmak üzere gelişen tarımı; tepelere, vadilere dikilen fidanların büyümesiyle ormanlaşması, ülkemizde nadir yapılan kerevit avcılığı başta olmak üzere baraj suyundan yararlanılarak yapılan balıkçılığı ile kendi kendine yetmeye çalışan bir ilçe Ağın.

Bacasız sanayi olarak görülen turizmin de farkına varmış olan Ağın, bünyesinde bulunan tarihi ve doğal güzellikleri tüm ülke insanımızın hizmetine sunmaya hazırlanıyor. Belki ileride yabancılara yönelik turizm de mümkün olacak.

Ağın tarihi sokaklarını, evlerini, kaya mezarlarını, kalesini; asırlık camilerini, çeşmelerini, çınarlarını turizme açarken doğal oluşumlar da bu çerçevede ele alınmaya başlanmış. Bunların başında Kup Meteor Çukuru, Sülük Gölü ve yamaç paraşütü yapılabilen Böğürlü Dağı gelmekte.

KUP ÇUKURU

İlçede ilk zamanlar sadece "Kup Çukuru" olarak bilinen 500 metre çapında 50 metre derinliğindeki çukur, belki de adeta bir "Kupa"ya benzeyen şeklinden dolayı bu isimle anılıyor. Çukurun neden oluştuğu yolunda çeşitli rivayetler var. Bunlar içerisinde en baskın olanları; "meteor" düşmesinden oluştuğu veya "obruk" olduğu iddiaları.

Obruk iddiası pek geçerli olmadı, çünkü arazi yapısı buna uygun değil. Ayrıca obruk olan diğer bölgelerde olduğu gibi yanında benzerleri yok. Bu tek başına bir çukur.

Yüzbinlerce yıl önce bir meteor taşının düşme ihtimali olasılıklar içerisinde en yüksek olanı. Böylesi bir çukurun oluşması için 15-20 metre çapında bir meteor taşı çarpmış olmalı. Yazının başında belirttiğim, ilçede dolaşan efsane de adeta bu tezi doğruluyor.

Kup Çukuru'nda yapılacak bir kazı bunu kesinleştirebilir. Meteor taşlarının ne kadar değerli elementler içerebileceği ve ne kadar önemli bilimsel katkı sağlayacağı bir gerçek.

Kup Çukurunun bir "Meteor Çukuru" olduğunun ispatlanması halinde, dünyada belki de en büyük "Meteor Çukuru" unvanını alacaktır. Bunun bölge ve ülke turizmine katkısı düşünülenin çok üzerinde olacaktır.

Aksi ispatlanana kadar efsaneyi doğru saymamız gerekmekte.

ÇALIŞKAN AĞIN KADINLARI

Bu yazıyı kaleme aldığım sırada çalışkan Ağın kadınlarının kurduğu kooperatifin, üretim yaptığı yerin yandığı ve tüm üretim araçlarının kullanılmaz hale geldiği haberini aldım. Ağın kadınları yıkılmak veya vazgeçmişlik yerine, bilinen bir meselde olduğu gibi, "Çay koy, yeniden başlıyoruz" dediler. Onların bu inançlı ve dik duruşunu alkışlıyoruz. Maddi ve manevi olarak yanlarında ve arkalarında olan herkese buradan selam olsun.