Sevgili yolcu;
Yeni eğitim dönemi yakında başlıyor. Sınav sonuçları açıklandı. Okul kayıtları yapıldı. Ya ebeveynlerin isteğine göre seçildi okul ya da öğrencinin isteğine ve başarısına göre. Şimdi burada durup bir düşünelim istiyorum. Başarı göreceli bir kavramdır değil mi? Neye göre, kime göre başarı? Ebeveynin isteği ve hedefi mi yoksa öğrencinin ilgi, yeteneği ve potansiyeli mi önemli? Öğrenci yani çocuk veya genç; biliyor mu ne istediğini ve var mı bir hedefi?
Her anne baba çocuğunun başarılı olmasını ister. Anne babanın gönlünden geçen bir alan bir meslek vardır tabi ama çocuğunun potansiyeline uygun farklı bir şey istiyordur; ebeveyn bunun farkındalığı ile çocuğuna önerilerde bulunur ve çocuğunun isteğine saygı gösterir ve onun kendi alanını seçmesi konusunda onu destekler. Buraya kadar süper. Sağlıklı bir ebeveyn çocuk iletişimi ve ilişkisi örneği üzerine konuştuk.
Bir de sadece başarı odaklı olan ebeveyn vardır. Sadece çocuğunun başarılı olması önemlidir. Çocuğun kendi isteğinden ziyade ebeveynin isteği önemlidir. Çünkü ebeveyn burada çocuğunun başarısını, kendi değerinin bir ölçütü olarak görür. Anne babanın dayattığı meslek, seçilen meslek olur. Çocuk şunu fark eder; toplum açısından statüsü yüksek olan meslek anne babasını mutlu ediyor. Zamanla çocuk bu gidişata alışır ve kendisi de etrafındaki insanlarda bunu aramaya, sorgulamaya başlar. Arkadaşlarına, eşine, çocuklarına derken bu domino etkisi gibi birbiri ardını etkiler.
Kişi birey olarak, kendisini diğer insanlardan üstün ve her konuda kendilerini haklı, kişiler üzerinde hak sahibi olarak görebilir. Birey bu inanca sahipken, çocuğu devreye girince ne oluyor ‘biz’ algısı ortaya çıkıyor: ‘’Biz çalıştık. Biz başardık. Biz en iyisiyiz. Biz her şeyin en iyisini biliriz. Onlar fakir, görgüsüz, cahil; biz zenginiz, elit bir aileyiz.’’ Biz biz biz… Çocuk böyle bir ortamda yetiştiğinde, yaşadığı topluma sınıf ayrımlarında bulunabiliyor. Gösterişi sevebiliyor ve her şeyden önemlisi ‘ben’ olmakta sıkıntı yaşayabiliyor. ‘Benim kararım. Ben de bir bireyim.’ Diyebilmekte zorlanıyor ve ebeveyn gölgesine yaşamı boyunca hep ihtiyaç duyuyor.
En iyi anne. En iyi baba. Bu gösterişi sergilemek için sosyal medya oldukça etkili bir alandır değil mi? Harika çocuk, proje çocuk imajı çocuğa artık etiketlidir. Peki bu etiket çocuğa yük olabilir mi?
Biraz da kıyaslama konusunu konuşalım. ‘Neden abin gibi değilsin? Bak arkadaşın deneme sınavında tam puan almış, sen neden üç yanlış yaptın bak o da bir doğruyu da götürdü! Neden benim gibi mantıklı değilsin?’ Düşünsene bir çocuğun sürekli bu kıyaslamalara maruz kaldığını… Yarattığı baskıyı düşünebiliyor musun? Burada kendimle ilgili bir örnek geldi aklıma hemen anlatıyorum. Geçmiş zaman ama yine de bahsetmek istiyorum. Özel sektörde kurumsalda öğretmeni olduğum bir kurumda yönetici mevkiinde olan bir müdür bey bana ‘’Bak şu öğretmen şöyle çalışıyor, bak şöyle başarılı…’’ şeklinde dünya övgüyü sıralamış ve beni bir meslektaşımla kıyaslamıştı. Sadece gülümsediğimi hatırlıyorum. Bu yaklaşımın ne farkı kalıyor, konuştuğumuz ebeveyn yaklaşımından? Bunun baskısını da yaşadığımı çok iyi hatırlıyorum.
Ebeveyn bazen ceza yolunu da seçebilir. İstediğim başarıyı sağlamaz ve benim seçtiğim bölümü kazanamazsan; kendin paranı kazanır öyle okursun. Benim istediğim şehirde okumazsan, beni çıkar hayatından gibi bu duygusal bir baskıyı da ortaya çıkarmış oluyor.
Bu anlattıklarım kolay olmayan ilişki aslında. Bu dayatmaları kabul etmeyip; saygısızlık yapmadan kendi sınırlarını koyabilirsin. Başta zor olacaktır belki ama sen vazgeçmediğin sürece zamanla kendi prensiplerine saygı duyulmaya başlandığını göreceksin. Bu bencillik değil, kendine olan saygıdır. Tabi ki altını çiziyorum tekrar; karşındaki kişiye ebeveynin olur eşin olur yöneticin olur bu her kimse; saygı sınırları içinde, karaktere karşı tepki geliştirmeksizin sadece sende bir birey olarak fikir özgürlüğüne sahip olduğunu davranışların ve kararlılığın ile gösterebilirsin.
Bu tarz ilişkilere tanık olduysan ve bizzat yaşadıysan; baş etme yollarını, deneyimlerini yorumlar kısmında bizlerle paylaşabilirsin
Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum. Faydalanmasını istediğin kişilerle yazımı paylaşarak; sen de insanların hayatına dokunabilirsin.
Sağlıcakla, huzurla, anda kal. Sevgilerimle.
#demetdurukan