Bulgaristan seçimleri, Türklerin parlamentoda sandalye, siyasette güç kaybetmesiyle sonuçlandı. Yıllardır hükümet krizleriyle çalkalanan Bulgaristan'da, bir dönem parlamento gücüyle hükümet ortağı olan Türkler, bölünmüşlüğün faturasını büyük oy kaybıyla ödedi. Hükümete ortak olma şansını kaybeden Türkler için bundan sonra Bulgaristan daha zor bir coğrafya olacak. Peki, Bulgaristan Türkleri adına siyaseti yönlendirmeye soyunan ve oyların bölünmesine yol açanlar fatura ödeyecek mi?
Hayır, çünkü daha önce de bu proje barajın altında kalmıştı ama aynı kişiler, tekrar farklı isimle aynı projeyi uygulamaya koyulmuştu.
Seçimin galibi, Sofya Belediye Başkanlığı döneminde kazandığı popülerlikle liderliğe yürüyen Boyko Borisov'un GERB partisi oldu. Tek başına hükümet kuracak gücü elde edemedi ama yüzde 33 oy alarak 240 sandalyeli parlamentoda 94 milletvekiliyle temsil etmeyi hak kazandı.
İkinci parti ise yüzde 28 oy ve 85 milletvekiliyle Sosyalist Parti (BSP) oldu.
Türklerin ikinci bir partiyle seçime girmeye başlamasından bu yana 38 milletvekili ile parlamentoda kilit parti olmayı başaran Hak ve Özgürlükler Hareketi, DOST darbesi yedi ve oy oranı daha önce yüzde 14'ü geçerken bu seçimde 8,44'te kaldı. DOST ise 2,95 oy alarak yine barajın altında kaldı. "Yine" diyorum, çünkü parti yeni gözükse bile, eski ve yenilmeye mahkûm bir projeydi DOST.
* * *
Avrupa yanlısı Boyko Borisov'un partisi şimdi koalisyon arayışlarına başlayacak. Ne 24 sandalye çıkaran Bulgar ırkçılar yetiyor koalisyonla hükümet kurmaya, ne de 23 milletvekiliyle Türk partisi sayılan Hak ve Özgürlükler Hareketi...
Boyko Borisov, Türkler ve 14 sandalyeye sahip olan popülist Volya ile koalisyon kursa bile istikrar getirecek bir hükümet olma şansı çok az. Borisov, ırkçılara karşı elini zayıflatmak istemeyecektir.
Bulgar partileri, Türklerin oy kullanmalarını zorlaştıran düzenlemelere onay verdiğine göre, HÖH hükümette yer alsa dahi "evladı fatihan" için demokrasi getirecek adımlar atılmayacak. Geçmişte yaşananlar, geleceğin de net göstergesi zaten.
DOST projesinin ölü doğduğunu daha önceki yazılarımızda ima etmiştik ama "Ters rüzgar estirdiniz, o yüzden kaybettik" ucuzculuğuna sığınılmaması için net şekilde vurgulamadık.
Şimdi, bu projenin Türkiye'deki kurgulayıcıları ve önderlerinin hesap verme zamanıdır. Kime mi? Toz pembe tablolar çizerek, Türkiye'nin Bulgaristan'da dahi zor duruma düşmesinin faturası hangi siyasi iradenin önündeyse elbette ona...
Kimler mi hesap vermeli? Tarifini ben yapayım, isimlerini Bulgaristan Türkleri ve onlar adına hareket eden dinamikler koysun. Hepsi kendisini biliyor zaten.
* * *
Önce; Bulgaristan'da yıllardır kökleşmiş FETÖ'cü dinamikleri teşhir etmeyen ve onlarla daha önce iş tuttuğu halde görevlerinde kalmayı başaran kamu görevlileri...
FETÖ'cü dinamiklerin Balkanlar'da tüm gücüyle varlığını sürdürmesine rağmen, "Balkan masası"ndakilerin yanlış yönlendirmeleriyle Bulgaristan Türkleri'ni kendi istedikleri "çıkmaz sokağa" sürükleyen siyasi kişilikler...
Elde ettikleri kayıt dışı paraları ya da kara parayı Bulgaristan'da yatırıma dönüştüren belediye başkanları veya yardımcıları, hatta meclis üyeleri...
Bulgaristan'da önemli yatırımları olduğu için, Sofya'daki "derin yapı" ile iyi geçinmek zorunda olan ve bu yüzden gerçeğin yerine boş hayalleri pompalayanlar...
Yaşadıkları ilçede, belediyede pay kapma yarışına girip, yanlış olduğunu bile bile Bulgaristan Türkleri'ni "arka bahçe" olarak kullananlar...
Çeyrek asır içerisinde Bulgaristan Türkleri içinden yeni siyasi dinamikler oluşturacak kaynaklar yetiştirmek için gerekli adımları atmayanlar...
Bulgaristan Türkleriyle ilgili her konuyu "kripto FETÖ'cü"lere havale edenler...
Adı, Hak ve Özgürlükler Hareketi de olsa, DOST da olsa Türkler için Bulgaristan siyasetinde var olma formülünü, Türkiye'nin HDP'si gibi "lokal" hale getirenler...
Bulgaristan'a oy kullanmaya giden insanları, burada gaza getirip Kapıkule'den öteye geçtiği zaman ırkçılarla başbaşa bırakanlar, ortalıkta gözükmeyenler...
Kendi içlerinde bile "arka bahçe" yarışına girip, omuz omuza veremeyenler...
Çifte vatandaşları, yaşadıkları sorunları çözme vaadiyle yıllardır sömüren sözüm ona dernekçiler...
Bulgaristan'dan yıllar önce gelip, Türkiye'de hayat kuran Türk soylulara, birinci derecede bazı akrabaları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasına rağmen vatandaşlık vermeyip süründürenler...
Yıllar önce bedelini ödediği "göçmen konutları"nın tapusunu bugüne kadar vermeyip, binlerce çifte vatandaşın diken üzerinde yaşamasına göz yumanlar...
Devamını siz yazın artık.