Koca bir aldatmaca... Ortadoğu'da işgalin süslü sözcüklerle ambalajlanmış hali... Yani, Büyük Ortadoğu Projesi veya diğer adıyla Arap baharı...
Libya'dan Irak'a olan coğrafyada diktatörlerin zulmü altında yaşayan halklara, Türkiye'yi örnek göstererek demokrasi vaadi. Ayaklanmalar, iç savaşlar, yüzbinlerce ölü, yetim, öksüz ve milyonlarca mülteci...
Her söylediği kanun gibi uygulanan Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi, rezil bir şekilde öldü. Onlar, "soğuk savaş" yıllarında SSCB'nin yörüngesinde hareket eden BAAS rejiminin Ortadoğu'daki abideleriydi çünkü. ABD'nin teşviğiyle, "Irak topraklarından koparıldı" diyerek Kuveyt'i işgal eden Saddam Hüseyin, aynı zamanda kendi idam fermanını da onaylamış oluyordu böylelikle... Tüm devlet gücünü, belli bir mezhebe ve kendisinin seçtiği dinamiklere yığmıştı. Onlar ABD'nin saflarına geçince, fare gibi bir çukurdan çıkarıldı ve tiyatro bir yargılamayla idam edildi...
ABD ve Batı'nın "terörist" ilan etmek için seferber olduğu Libya lideri Muammer Kaddafi de, zaten arkasını kendi aşiretine dayamıştı. Ağır silahları ve ekonomik gücü aşiretine vermiş, halkına refah sağlayan, sosyal imkanlar noktasında tüm Arap ülkelerinden ileride olmasına rağmen çoğunluğu mutlu edememişti.
O da, bir ayaklanma sonucu başlayan iç savaşla, bir çukurdan çıkarılarak linç edildi.
Irak'ta bugün bağımsızlığa yürüyen bir Kürdistan özerk bölgesi, kalan bölümünde Sünni ve Şiilerin bir araya gelemediği kanlı bir süreç devam ediyor.
Libya da çok farklı değil. Her iki ülkenin de yeraltı kaynaklarını ele geçiren emperyalistler, kendileriyle savaşmasın diye halkın birbirini düşürdü ve iç savaş devam ediyor.
* * *
Arap baharının başladığı ülke olan Tunus'un devrik lideri Suudi Arabistan'da yaşamını keyif içerisinde sürdürüyor.
Bir diğer Arap baharı ülkesi olan Mısır'da ise "diktatörlük" ABD ve Batı'nın desteğiyle devam ediyor.
Eski diktatör Hüsnü Mübarek, kendisine karşı ayaklanan insanların öldürülmesinden beraat etti ve geçtiğimiz gün de tahliye edilerek evine uğurlandı. ABD'nin terörist başı da, diktatörü de evinde, kendi yatağında ölür çünkü.
Hüsnü Mübarek'in beraat ederek serbest bırakılması, dünyaya da güçlü bir ABD mesajı bu yüzden. BAAS diktatörerinin ibretlik sonları ile ABD'nin kuklası Mübarek'in 6 yıl sonra özgürlüğüne kavuşması yabana atılacak bir ders değil.
Mısır'ın İsrail'le savaşında sözde başarı sağlamış bir general olarak sivrildi Hüsnü Mübarek. O dönem ülkeyi "demir yumruk"la yöneten ve ağzından çıkan her söz kanun gibi uygulanan Enver Sedat, Hüsnü Mübarek'i yardımcısı yaptı.
Ülkenin tüm imkanlarını kullanan tek partisi Ulusal Demokrat Parti'de de hızla yükseldi Mübarek.
* * *
Türkiye'de 12 Eylül'le iktidarın değiştiği, bölgede küçük dizaynların yapıldığı yıllarda Mısır'da da ilginç şeyler oldu. 1981 yılında Enver Sedat bir suikast sonucu öldürüldü. Suikastten, ülkenin ve bölgenin en dinamik örgütü olan Müslüman Kardeşler sorumlu tutuldu.
Enver Sedat'ın yerine, Hüsnü Mübarek geçti. Hem ülkenin Devlet Başkanı, hem de Ulusal Demokrat Parti'nin başkanı olarak parlamento ve Anayasa Mahkemesi'ni istediği gibi dizayn etti. 1987, 1993, 1999 ve 2005 yıllarında muhalefetin katılımının çeşitli şekillerde kısıtlandığı seçimlerde dört kez aynı göreve seçildi.
Arap baharı etkisini Mısır'da da gösterdi ve 2011'de Tahrir Meydanı'ndaki gösteriler ile halk ayaklanmaları yüzünden yetkilerini seçtiği yardımcısına devrederek koltuğu bıraktı Mübarek. Bir gün sonra da istifa ettiğini duyurdu.
Mısır'da Müslüman Kardeşler ipleri eline aldı ve Hüsnü Mübarek tutuklandı. Yapılan seçimlerde, Müslüman Kardeşler'in desteklediği Muhammed Mursi zaferle çıktı ve ülkeyi İhvan'la birlikte yönetmeye başladı.
Mursi'nin seçtiği Anayasa Mahkemesi üyeleri, Hüsnü Mübarek'i katliamlarından dolayı yargılamaya başladı.
Muhammed Mursi, General Abdülfettah El Sisi'yi Genelkurmay Başkanı olarak atadı.
Mübarek'in kayıt dışı servetinin 70 milyar doları bulduğu, bu paranın büyük bölümünün İsviçre bankalarında olduğu, bazı ülkelerde gayrimenkul yatırımları olduğu, eşi ve oğullarının da devasa bir servete sahip olduğu ortaya çıktı.
Ayrıca Mısır diktatörünün, ülkesindeki Vodafone, McDonalds, Hyundai, Skoda, Marlboro, Movenpick gibi dünyaca ünlü markaların Mısır'daki hisse ve şirketlerinin de sahibi olduğu, McDonalds'ın ve ülkedeki Chili's restoranlarının da Mübarek ailesine ait olduğu gerçeği gözler önüne serildi.
* * *
Atadığı Genelkurmay Başkanı Sisi, bir gün Mursi'yi hedef aldı ve bir darbeyle yönetimi ele geçirdi. Enver Sedat'tan Mübarek'e, ondan Mursi'ye devredilen yetkileri ele geçirip ülkeyi yönetmeye başladı. Yukarıda saydığımız global markaların ülkedeki geleceğini garanti altına almak isteyen ABD ve Batı bu darbeyi meşru kabul etti.
General Sisi'nin seçtiği Anayasa Mahkemesi, bu sefer Muhammed Mursi'yi yargılayıp idama mahkûm etti.
Aynı mahkeme, son Firavun Hüsnü Mübarek'i ise beraat ettirdi.
Mısır dışında geniş bir coğrafyada çok sayıda taraftarı ve etkisi bulunan Müslüman Kardeşler'in siyasi temsilcisi Muhammed Mursi idam mahkûmu, ABD'nin diktatörü özgür...
İşte size Büyük Ortadoğu Projesi veya Arap baharının gerçek yüzünü gösteren "cuk oturmuş" bir örnek...