Sevgili yolcu;

Duygularımız normalde hayatımızı kolaylaştırmak için var ama bazı insanlar duygularını kontrol etmekte zorlanabiliyorlar ve çok fazla duygusal davranabiliyorlar. Geriye dönüp baktığında diyor ki ‘Keşke burada bu kadar duygusal olmasaymışım, böyle bakmasaymışım, böyle ani tepki veremeseymişim!’ Bugün yolculuğumuzda tam olarak bu konu üzerine sohbet edelim istiyorum.

İlk önce duygunun mantığını anlayalım. Hayatı anlamlandırmak için birçok kanalımız var ki bunlar; duyu organlarımız, aklımız. Duygularını kontrol edemeyen insanların sıkıntısı, duygularını tek referans noktası olarak kabul etmeleridir. En temel nokta şu; duyguyla davranış arasına mesafe koymak. Bu duygularını kontrol edebilmenin ilk adımı. Bir hayal kırıklığı bir tepki bir öfke bir sevinç bir neşe hissediyorsun, o anda aniden bu tepkiyi gösterdiğin zaman duyguyu bir filtreye maruz bırakmadan, olduğu gibi ortaya koyuyorsun. Bundan dolayı duygu tek başına doğru karar verdirtmeyeceği için sonrasında yanlış şeyler ortaya çıkıyor. Burada bazı durumlarda on beş dakika ara verdikten sonra tepkini vermeyi denediğinde, inanılmaz sonuçlar alacaksın gerçekten bu seni şaşırtacak. On beş dakika dedim ama bu minimum süre. Sen bunu belki birkaç saat belki bir gün belki de birkaç gün uzatabilirsin. Hissettiğimiz şeylere böyle mesafe koyup, sonra karar verirsek işte o zaman duygularını kontrol ediyorsun demektir.

Mesela sevdiğin bir insanla kavga ediyorsun, o anda o kişiye karşı inanılmaz öfke hissediyorsun ve nefret ettiğini düşünüyorsun. İşte bu nihai bir sonuç değil. Sevdiğin insanla kavga ettin, öfke hissediyorsun. Buna nihai bir sonuç gibi yaklaşırsan, yani ‘öfke hissediyorum tamam o zaman ayrılalım.’ Ertesi gün pişman oluyorsun. Neden? Çünkü duygular değişir. Duyguların rengi değişir. Önce öfke hissedersin, sonra değersizlik hissedersin belki sonrasında pişmanlık bile gelebilir. Bundan dolayı harekete geçmek için, o hissettiğin duygunun son haline gelmesini beklemeni öneririm. Bunun için de ne dedik? Zamana ihtiyacımız var. O duygunun geçişlerini izlersin, her aşamasının sana bir mesajı var. ‘Şu anda neden bu kadar öfke hissediyorum?’ Kendine bu soruyu sorabilirsin. ‘Şu anda neden bu kadar hayal kırıklığına uğramış hissediyorum kendimi?’ Eğer bunu sorgularsan, sonraki aşamalar duygularını nasıl anlamlandırdığını görebilirsin.

İnsan olarak bilinçliyiz. Yaptıklarımız konusunda karar hakkına sahibiz. Bundan dolayı o anda yoğun bir duygu hissediyorsun ya, yoğun duygular hissederken bir eyleme girişmeyeceğin, bir adım atmayacağın konusunda bir prensip edinebilirsin. Bu süreçte o olumsuz duygudan çıkmak için bir yürüyüşe çıkabilirsin ya da elinin altında bitirmen gereken bir işin var ise ona yoğunlaşabilirsin. Evi süpürmek bile, duygularını regüle etmek konusunda çok ise yarayacaktır.

Duygularını kontrol edemeyen insanların duygusal bir yapısı olabiliyor. Peki bu duygusal yapıyı nasıl anlayabiliriz? Kalbini kıranlar, yarı yolda bırakanlar, üzenler… Bunları içinde biriktirme. Bunların her birini içinde tortu olarak biriktirdiğin ve dışarıya aktarmadığın zaman; bunlar sonrasında ruhuna yük oluyor ve sonra alakasız gibi görünen yerlerde patlıyorsun. Yani çok fazla sessiz kalırsan, patlamaman bağırmaman gereken yerlerde patlarsın. Bunun için, birisiyle sıkıntı mı yaşadın, birisi seni kırdı mı; araya biraz duygusal mesafe koyduktan sonra bu hissiyat geçmiyorsa karşı taraf seni anlamayacak olursa bile ona bu duygunu ifade edebilirsin. ‘Ben şurada şöyle hissetmiştim.’ Şeklinde söylediğin zaman en azından içimize atmamış ve sonrasında da duygu patlaması yaşamamış oluruz.

Burada sana bir soru sormak istiyorum. Eğer elimizde imkân olsaydı, içindeki duyguları söküp almamızı ister miydin?

Cevabın evet ya da hayır ise bunu nedenleriyle birlikte yorumlar kısmına yazmanı rica ediyorum.

Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum. Faydalanmasını istediğin kişilerle yazımı paylaşarak; insanların hayatına dokunabilirsin.                                                                                                               

Sağlıcakla, huzurla, anda kal. Sevgiler.