Sevgili yolcu;

‘’Eğer tren senin istasyonunda durmuyorsa senin trenin değildir.’’ diyor Marienne Williamson

Hayatımızda hemen her şey olsun isteriz. Sonuçlara takılı kalırız. Hatta o kadar sonuç odaklıyızdır ki sürecin keyfini çıkarmayı unutabiliriz. Emek olmadan, yemek olmuyor değil mi? Emek vermek aşamasının ne kadar hakkını verirsek, yemek de o denli lezzetli olacaktır.

Meyveyi, sebzeyi hamken yemeyiz. Olgunlaşmasını bekleriz. Ancak olgunlaştığında ağız tadıyla yeriz. Mevsiminde beslenmek, doğru zamanını beklemektir. Mesela bir domates yazın mı daha lezzetlidir yoksa kışın mı? Buram buram kokusunu almak isteriz domatesin öyle değil mi? Peki ya karpuz… Kış meyvesi midir yoksa yaz meyvesi midir diye sorsam.

Doğanın kış uykusundan uyanması için de baharı bekleriz. Mevsim kış olsada, doğa yine doğa. Yerinde ve bekliyor sabırla. Hazırlıyor kendisini o süreçte bahara ve yaza. Önce sonbaharını yaşıyor, sonra ilkbaharını. Nevruz ve Hıdırellez ile müjdeliyor coşkusunu.

Anne bebeğini dokuz ay taşıyor karnında. Ay ay takip ediyor gelişimini. Bir takvimi var, bir süreci, bir sabrı. Doğru zamanını bekliyor.

Gün doğuyor. Sonra gün geceye bırakıyor yerini. Gülmenin yeri ayrı, ağlamanın ayrı… Benim doğru zamanım ayrı, senin doğru zamanın ayrı değil mi?

Kendimizin de mevsimi var aslında. Bazen kendimizi nadasa bırakmayı biliyor muyuz? Nadas nasıl toprağı dinlendirip, doğru zamanı gelince coşkuyla verim sağlıyorsa; insanın nadası da akıl ve ruh sağlığı için ihtiyacı olan dinlenme, arınma, kendi ile baş başa kalma halidir diyebiliriz.

Tohumdan bitki yetiştiriyoruz diyelim. Toprağına dikkat ederiz. Düzenli olarak sularız. Güneşe göre konumunu bilir ve ona göre yer tercihi yaparız. Hatta her bitkinin özelliği, ihtiyacı farklıdır; bunu da biliriz. Ufacık bir tohum, nasıl mucizevi bir gelişim gösterir sabırla bekleriz. Tıpkı annenin doğumunu beklemesi gibi. Peki bu aynı sabrı, kendimize karşı gösterebilir miyiz? Bir bebeğe, bir bitkiye gösterdiğimiz özeni, kendimize gösterebilir miyiz?

Sevgili yolcu,

Biz kendimize özeliz. Sen kendine özgü potansiyeli; doğruları, yanlışları, başarıları, hataları, değerleri, maneviyatı olan özel bir insansın. Doğru zamanın gelince, her şey oluyor. Taşlar gediğine oturuyor. Su akıyor, yolunu buluyor. Yeter ki kendine zaman tanı. Emek ver ve sürecinin tadını çıkar.

Sen hangi mevsimindesin?

Nasılsın? Gerçekten ama gerecekten nasılsın?

Yoldaşlık edip, beni dinlediğin için teşekkür ediyorum.

Haydi kal sağlıcakla.

 #demetlemotivasyon