Dün geceden bu yana ruhum büyük bir acıyla kavruluyor.
Beklemekte olduğumuz yağışlar yeni başladı. Havalar soğudu. Zemheriden yeni çıkmıştık. Deprem oldu.
Yağma başladı.
Utanmak başka bir anlam kazanıyor; damla damla, zerre zerre karışıyor kanımıza. Öfkeyle yürüyen bir utanma bu. Öyle bir utanma ki öfkesini içinde tutamıyor. Öyle bir öfke ki gördüklerimden sonra sanki orada olsam, o yağmacılarla karşılaşsam hepsini öldürürmüşüm gibi geliyor bana.
Acımıza bile izin vermiyorlar.
Filmlerde gördüklerimiz gibi gerçekleşiyor olaylar. Mağazalardan, evlerden omuzladıkları televizyonlar, elektronik eşyalar ve yiyeceklerle kaçıyorlar. Yaşlı, genç, kadın ve erkekler.
Utanmıyorlar. Korkmuyorlar. Ne kuldan; ne de Allahtan.
İnsanın aklına gelen ilk soru bu güruhun eline fırsat geçerse neler yapabileceği. Bir savaşa girsek sanırım bu vahşi topluluk düşmandan çok zarar verecek bu ülkeye. Düşman bizleri yok etmek için saldırırken bunlar da geri hatlarda ruhlarındaki vahşeti sergileyecekler.
Bir zincirin gücü en zayıf halkası kadarmış. Bizler o zayıf halkaları canlı canlı izliyoruz. Eminim ki depremin yaraları sarılıp sistem işlemeye başladığında bu yağmacı güruhla da ilgilenecektir devlet.
Mutlaka bulunsun bu alçaklar. En ağır cezaya çarptırılmakla kalmasın teşhir edilsinler kafeslerde. Teşhir edilsinler ki gelip geçen insanlar yüzlerine tükürebilsin.
İyiler daha çok bu ülkede emin olun. İyi insanlar hemen örgütlendi, organize oldu; yardım malzemesi, battaniye, yiyecek toplayarak tırları, kamyonları doldurmaya başladı. Doktorlar, hemşireler bölgeye gitmek için gönüllü oldu.
Yetmiyor. İyi insanların çoğunlukta olduğunu bilmek yetmiyor. Sinek küçüktür ama mide bulandırır sözü misali sinekten daha iğrenç bu yaratıklar sanırım midelerimizi bulandırmaya devam edecek.
Konuşmak, yazmak gelmiyor içimden. Sadece eylem geçmek sağaltabilir ruhlarımızı.
Ölen insanlarımıza Allahtan rahmet, göçük altındakilere dayanma gücü ve geride kalanlara sabır diliyorum. En çok da çocuklar, bebekler üşümesin istiyorum. Enkazların, molozların altında insanlar, çocuklar, bebekler donmasınlar.
Elbet bir gün kurtulacağız bu aşağılık kitleden. İnsan ülkesiyle, insanlarıyla gururlanmak istiyor o küçük sineklerden kurtulunca dileğimiz yerine gelecek.