Türk anası, Türk gelini hep kaderine boyun bükmüş, yalnızca gözyaşı dökmüş sanmayınız. Zaman olmuş kaderine isyan etmiş, başkaldırmıştır. İşte bunlardan birine, kocası Yemen'e gidip de yıllardır bir haber alamayan geline kulak verelim: 

Merhametsiz padişahlar, askeri 
On sene bekletiyorlar Hicaz' da 
Gidenler gelmiyor, el verir gayrı 
Soyka Yemen, yiğit koymadı bizde. 

Padişah'a söylen yari göndersin 
Bu kanun bu zagonu döndersin 
On seneyi bir seneye indirsin 
Hiç mi merhamet yok Sultan Aziz'de. 

Gelin ömrüm geçti ben mozuluyom 
Kara saçım ağ ördürdüm düzlüyom 
On senedir asker yolu gözlüyom 
Saçım ağardı fer kalmadı gözde... 

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün en çok sevdiği türküler arasında Yemen türküleri vardır. Gözleri nemlenerek dinlediği anlatılır. 
Sözü yeniden Yemen'e gitmekte olan bir yiğide verelim: 

Kışlanın önünde sıra söğütler 
Oturmuş binbaşı asker öğütler 
Yemen' e gidiyor baba yiğitler 
Ağlaman analar yine geliriz 
Din, millet yoluna kurban oluruz. 

Kışlanın kapısı demir değil mi 
İçinde oturan emir değil mi 
Yemen' e giden gelir değil mi? 
Ağlaman analar yine geliriz 
Din, millet yoluna kurban oluruz. 

Evet din millet yoluna kurban oldular. Çölün sıcağında çile doldurduğunu sanan Anadolu delikanlılarının çilesi dolmamıştı. Yemen çöllerinden hayatta kalanları bu kez Sarıkamış'ın karlı, buzlu, fırtınalı dağları bekliyordu. 
Atalarımız "Bir musibet bin nasihatten iyidir" demişler. Musibetten gerekli pay alınırsa bu söz doğrudur. Alınmazsa tarih tekerrür eder. Türk Tarihi'nin altın sayfalarının arasında paslı, puslu olanlar da var.  Sarıkamış Harekâtı, onlardan biri.  Topu topu on beş gün süren bu hareket, bir bozgun, bir facia ve dünya savaş tarihinde örneği olmayan bir insanlık dramı…
Bu dram, uzun süre, ulusumuzdan saklandı. Gizlendi. On binlerce vatan evladının, buz tutmuş dağlardan taşlardan yankılayan feryadı figanı, yalnız ağıtlarda yürekten yüreği dağlaya dağlaya günümüze gelmişti. 
Günümüzde Sarıkamış faciasından söz açıldığında, Enver Paşa taraftarlığı ve aleyhtarlığı sözün ortasına düşmekte ve asıl facia unutulmakta. Zaferlerimizle övündüğümüz kadar, yenilmemek için, yenilgilerimizden de pay çıkarmalıyız ki tarih tekerrür etmesin. 
Yıl 1914. Böylece Birinci Dünya Savaşı başlamıştı. Savaşa, çeşitli uluslardan 55 milyon kişi katılmış, bunlardan dokuz milyonu ölmüştü.   Ölenlerden bir milyonu Türk çocuğuydu. 
Enver Paşa, savaşlarda kaybettiğimiz toprakların geri alınabileceğine inanıyordu. Askeri eğitim aldığı Almanya'nın galip geleceğine emindi.

İki Alman gemisinin Yavuz ve Midilli adıyla ve Türk Bayrağı çekilerek Karadeniz'e girmesi ve Rus limanlarını topa tutması üzerine, Rusya 30 Ekim 1914'te Osmanlı'ya savaş ilan ederek, saldırıya geçmişti. Padişah Mehmet Reşat 1914 yılının 11 Kasımında Cuma namazı sonrası, yüz yıldan beri kınında duran kılıcı çekmiş ve büyük cihat ilan etmişti. Böylece Birinci Dünya Savaşı'na girmiştik. 
Enver Paşa, arkadaşları ve Alman generaller, Beyazıt'taki Genel Kurmay Binası'nda toplanmışlardı. Haritalar masaya yatırılmış,  Enver Paşa, coşkulu, genişleme planını anlatıyor, parmağıyla bir alanı gösteriyordu: Kafkaslar.
Amcası Halil Paşa, Sivas üzerinden yürüyerek Halep'e oradan İran'a gidecekti. Buradan Kafkaslara girecekti.  Rusları mağlup ettikten sonra,  ihtilaller yaparak Kafkas güçlerini birleştirecekti. 

İttihat ve Terakki'nin ünlü kumandanlarından Cemal Paşa Suriye'ye gidecek, bölgedeki isyanları bastıracak, Süveyş kanalını geçip Mısır'ı alacaktı. Böylece, İmparatorluk titreyip kendine dönecek, eski günlerine kavuşacaktı. 

Ruslar Osmanlı'ya savaş ilan ettikten bir gün sonra Erzurum ve Sarıkamış önlerinden Türk sınırlarına girmişti.  Birkaç kasabayı almışlardı. Bu saldırı Köprüköy'de durdurulmuştu. Osmanlı Üçüncü Ordusu 3-9 Kasım 1914 günlü çarpışmada, Rusları yenmiş,  Üçüncü Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa, ordunun durumunu ve mevsim şartlarını göz önünde bulundurarak, çekilen Rusları izlememişti. 

Enver paşa bu harekâtı bizzat yönetmek için Sarıkamış'a gelmişti: 16 Aralık 1914 Soğuk bir kış günüydü. Öğrencisi, öğretmenini azarlamaktaydı. "Hatalı davrandınız! Rus ordusu burada yok edilmeliydi. Simdi hemen harekete geçip, Rus ordusunu Sarıkamış'ta yok edeceksiniz!"