Sarı taşların kutsal şiiri: SAVUR
Savur’un en ilginç özelliklerinden biri de hiç kuşkusuz kına gecesi ve düğün törenleridir. Gençlerin birbirlerini beğenmesi ve defter göndererek kız istemeyle gelişen evlenme töreni, gece lüks lambası ile kız evine giden atlılar, kız evinde sunulan ikramla karşılanır. Önce nişan ardından da düğün tarihleri tespit edilir. Düğünler genelde güzün hasat sonu yapılır. Salı günü başlayan düğün törenleri davul zurna eşliğinde Rabab denilen gösterilerle sürer. Damlarda ya da alanlarda (Şafi inancı gereği, kadın erkek el el dokununca abdest bozulmasına karşın, kadın-erkek el ele tutuşup “Renge Reng” denilen halay çekilerek süren düğünde, Çarşamba gecesi kına yakılır. Kına gecesi Rami denilen tepsiye para toplanır. Damat ve arkadaşları “hay ley hınne” türküsü söyleyerek eğlenirler. Ertesi gün “Paşive” denen yemek yenir. Şafak sökmeden damadın evi önünde arkadaşları “Toruno” adı verilen Arapça türkü söyleyerek damadı uyandırırlar. Damadın yıkanması ardından, genç kızlarda gelini hazırlarlar. Kız ve erkek tarafında çerez parası vermeyenler falakaya yatırılır. Pazar gününe kadar süren düğün töreni, zihaf gecesiyle son bulur. Genç gelin ve damada, mutlu bir gelecek için yol gösterilir ve dua edilir. Genelde tek evlilik vardır.
Savur, Mardin’in kuzeyinde 1049 kilometrekare alanı, 9200 nüfusu ve il merkezine 47 km. uzaklıktadır. İlçeye bağlı Sürgücü, Pınardere ve Yeşilalan beldeleri ile 34 köy bulunmaktadır. İlçeden Dicle Nehrine dökülen Savur Çayı geçmekte. Yüzey şekilleri kesik sırtlar halinde ve sönmüş volkanik kalıntılar şeklinde göze çarpar. Vadilerde sulu tarım ve kavak ağacı yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlçede hem Akdeniz, hem de karasal iklim hüküm sürer.

İlçe merkezindeki ve köylerdeki cami, kilise ve evlerin mimarisi yapısı, etnografik, arkeolojik ve sarı taşlı görsel değerleri ile zamanın durduğu izlenimini veren Güneydoğu’nun, Mardin’in bu şirin ilçesi Savur; Sümer, Akat, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve yeni dönemin izlerinin yanı sıra, Dereiçi köyündeki Süryani Manastırı ve kiliseleriyle önemli bir açık hava müzesidir. Özellikle; Savur gezimde beni konaklarında ağırlayan ve bölgede “Seyit” gelenekinin (Hz. Hüseyin mirası) temsilcisi olan Mardinli işadamı Zeynel Abidin Erdem’e ve ailesine teşekkür ederim. Savur’da Erdem Konağı başta olmak üzere; bölgeye özgü sarı taşlardan yapılan evlerde yazın serin, kışın sıcak oluyor. Taşlar, Savurlu Süryani ustaların hünerli ellerinde, bir sanat eserine dönüşmüş. Taş işçiliğinin ve ahşap süslemelerin ilginç örneklerinin sergilendiği Savur evleri, bir köşk ve sanat eseri görünümündedir.

Geçmişte 8 bin nüfuslu iken bugün 8 Süryani’nin yaşadığı Savur ilçesine bağlı Dereiçi (Killid) Köyündeki Süryani, Ortadoks ve Protestan Kiliseleri, günümüzde de ibadet edilen ve bahçesinde Müslüman mezarlarının da bulunduğu görülmeğe değer bir yer. Köyün genel görünümü ise, içler acısı. Boşaltılmış ve savaş sonrası harabeye benzeyen yıkık dökük evler, bu açık hava müzesinin kirli görüntüsü olarak sergileniyor. Savur Kale Komutanı Helako’nun dünya güzeli kızı Belkıs’ın seyirlik taştan oyma penceresi, M.Ö.5 bin yıllık bir uygarlığın şaheseri olarak duruyor.

Öte yandan, Ahmediye (Başkavak) köyü altındaki Romaniye harabeleri, burada eski bir uygarlığın işareti olarak görünüyor. Başkavak Köprüsü ve Artuklu mimarisinin ilginç bir örneği olan Eski Cami, Savur Kalesi, Kaya Evler, Deyr Marabeyn Mabedi, Romaniye Kilisesi, Türbeler ve mesire yerleri ilçenin görülebilecek tarihi ve doğal dokularıdır.
Devamı yarın…