İçinden Volga akan şehir: KAZAN

Benimle Dünyanın 66 halini görmek mi istiyorsunuz? Gezi haritanızda yeni yerleri işaretleyiniz. Başka kültürleri ve coğrafyaları keşfetmek için, 6 saat zaman farkı olan; Transsibirya Tren Hattı ile doğuya doğru-Sibirya’nın öteki ucuna doğru 10 bin km’lik serüven dolu 10 günlük bir yolculuğa çıkmak için iyi bir fırsat... 89 yaşındaki Nazım’ın sevgilisi ve doktoru Galina’yı, Glaşinkov ve Çaykovisky müzesini görmeden yola başlamayın... Sibirya 10 adım...  Altay, Hakas ve Tuva Şaman Türkleri sizi bekliyor... Volga’nın yanı sıra;  Obi ve Yenisey Irmakları ile Baykal Gölü çevresinde otağ kuran halklar ve kuşlarla konuşup, koklaşmaya var mısınız? Şifalı Kutsal Şaman Ana’nın ateşiyle başlayan içsel yolculuk için hazır mısınız? Öyleyse, Yoleri gezgin derviş’e eşlik etmenin tam zamanı... Yoldaşça... 

İçinden Volga akan kent Kazan’da, limanını arayan son gemiye siz binin ve Rus-Türk kültürünün tarihi zengin mirasına tanıklık edin... Avrasya’nın geçmişi ve geleceği hakkında bilgi, görgü ve deneyim sahibi olmanın ayrıcalığını mutlaka yaşayın... Tataristan Kültür Bakanlığı bünyesinde çalışan Halklar Dostluğu Evi’nde görevli uzman kentçi Çulpan Khabibullina ve şair annesi Nozelya’nın Safranbolu’ya övgü dizen şiirindeki coşku ile imge yüklü söylemler, aslında Kazanlı Türk olmanın ayrıcalığını kanıtlıyor. Onlar UNESCO’nun birer gönüllü elçileri... Onlar, Kazan kentinin sevdalıları...

UNESCO tarafından korumaya alınan Dünya Kent Mirası Kazan’ın turistik ve tarihi dokusu ile bir dünya cennetinde olduğunuzun farkına varın... Farkın farkına varın... Birbirinden güzel sevdalı Kazan kızlarıyla dans edip şarkı söylemeden ölmeyin... Nasrettin Hoca’nın doğuran kazanının içinden akan nehir, nice masallara ve destanlara tanıklık etmiş Kazan şehrinin kardeşidir... Bir başka coğrafyayı ve kültürü keşfetmek üzere yollardayız yine... Uçuk, aykırı ve delice... Kazan kaynıyor... Şaman dansı çılgınlığında ve Volga dinginliğinde... Dostlukla.

MİLENYUMUNU KUTLAYAN KAZAN

Tüm Rusya topraklarında olduğu gibi giderek nüfusu azalan ve bu gün 4 milyon nüfusu ile halkının % 60’ı Müslüman Tatar Türkü olan Tataristan’ın başkenti Kazan şehrinin 2005’de, 1000’inci kuruluş yılı (Milenyum’u) coşkuyla kutlandı. Bininci yıl (Milenyum) kutlamalarında, folklorik ve tüm kültürel duruşlarıyla burada yaşayan Tatar Türkleri ve burada çalışan 4 bin civarındaki Türkiye Türklerinin başarıları coşkulu bir bayram havasında geçmesi, Ata yurdu bu topraklardaki soydaşlarımızla olan dayanışmamıza güç katmaktadır.... Son 10 yıldır Türk işadamlarının bu bölgede yaptığı cami, işyeri, kültür ve spor kompleksleri, resmi ve özel binalar, lüks alış veriş merkezleri, otel ve eğlence yerleri, çağdaş ve yaşanılabilir toplu konut alanları ile; Kazan kentini, geleneksel ile modern dokuyu buluşturan özellik ve güzelliklere kavuşturdu.

Bundan bin yıl önce Orta Asya’dan göç eden Tatar Türk boyu; kıyıdan kıyıya genişliği 8 kilometreyi geçen Volga nehri kıyısında bulunan 13’üncü yüzyılda Bulgar kasabasına yerleşen İdil Bulgar Türklerinin yoğun olarak yaşadığı bu kasaba, binlerce yıl süren her tür baskı ve asimilasyon politikalarına karşın, Türk kültürlerini ve İslami özelliklerini yitirmediler... İdil Bulgar kasabasında bulunan tarihi yerleşim, hamam, cami ve medrese avlusuna yapılan kilisenin görüntüsü, halkaların tüm farklılıklarına karşın; birlikte yaşama kültürünün bir simgesi olarak duruyor... Kazan’da bulunan camiler, özgün mimari dokusu olan dev yapılar  ve öteki Türk kültürünün izleri, Volga kıyısında bir uygarlık harikası olarak yükseliyor...

Yemeklerinden düğün ve bayramlarına, giysilerinden danslarına... geleneksel kültürlerinde çekirdek aile ve öteki toplumsal değerlerini koruyan ve çağdaş yapılanmalarıyla da dikkati çeken Kazan Tatar Türkleri, çok çalışkan, disiplinli, konuksever, gelenekçi ve biraz da inat olarak tanınmaktalar.

19. yüzyılın sonunda Çarlık Rusyası döneminde yapılan baskılar sonucu bu toprakları terk edip, Anadolu’ya göç eden Tatar Türklerinin bir bölümü, bu gün Konya’nın Cihanbeyli ilçesi ve Eskişehir’de yaşamaktalar... Uzun aralıklardan sonra bu iki akraba topluluk, birbirleriyle görüşmeye başladılar...

Devamı yarın…