Gazetecilik mesleği, toplumu bilgilendirme, bilinçlendirme ve kamuoyunu aydınlatma gibi önemli görevler üstlenir. Bu görevleri yerine getirirken, gazetecilerin meslek ahlakına ve etik kurallara bağlı kalmaları elzemdir.

Ancak, son zamanlarda dijital platformların yaygınlaşmasıyla birlikte, etik dışı uygulamaların arttığını gözlemliyoruz. Bu uygulamaların başında, bir gazetecinin yaptığı haberi, bir başkasının kaynak göstermeden kendi haberi ya da fikriymiş gibi sunması geliyor.

Bu konuyu ele almak ve etik ihlallerinin gazetecilik üzerindeki olumsuz etkilerini tartışmak amacıyla, gazetecilikte kaynak göstermenin önemine ve kaynak göstermeden yapılan paylaşımların sonuçlarına yakından bakalım.

Fikri Mülkiyet ve Telif Hakları

Bir gazetecinin yaptığı haber, onun fikri mülkiyetidir. Bu haber, yasal olarak telif haklarıyla korunur ve izinsiz kullanılması durumunda telif hakkı ihlali söz konusu olur. Telif hakları, yaratıcılığın ve emeğin korunmasını sağlar. Bir gazetecinin ürettiği içerik, onun bilgi birikimi, araştırma çabası ve mesleki becerilerinin sonucudur. Dolayısıyla, bu içeriği izinsiz kullanmak, hem yasal hem de etik açıdan yanlıştır. Bir gazetecinin haberi izinsiz kullanıldığında, bu gazetecinin emeği ve hakları çiğnenmiş olur. Telif hakkı ihlali, sadece bireysel bir haksızlık değil, aynı zamanda gazetecilik mesleğinin itibarını da zedeler. Çünkü bu tür ihlaller mesleğin saygınlığına zarar verir ve gazetecilerin çalışmalarının değersizleştirilmesine yol açar.

Bu yüzden gazetecilik etiği, mesleğin temel taşlarından birisi olarak kabul edilir. Doğruluk, dürüstlük ve tarafsızlık, gazeteciliğin vazgeçilmez ilkelerindendir. Bir gazetecinin, başka birinin çalışmasını kaynak göstermeden kullanması, bu ilkeleri ihlal eder. Gazetecilik etiği, her türlü bilginin doğru, dürüst ve kaynağı belirtilerek sunulmasını gerektirir. Kaynak göstermeden yapılan paylaşımlar, okuyuculara yanıltıcı bilgi sunar. Okuyucular, haberi kimin ürettiğini ve bilginin kaynağını bilme hakkına sahiptir. Bu bilgi, okuyucuların haberi doğru değerlendirebilmesi ve güvenilirliği sorgulayabilmesi için kritiktir. Kaynak gösterilmeden yapılan alıntılar, okuyucuların bu hakkını ellerinden alır. Bu bağlamda özellikle sosyal medya kullanımı ile birlikte her kullanıcının “içerik” üretmesiyle birlikte bu işi mesleki olarak yapanların dışında, “etkileşim” almak için yapanlar da ortaya çıkmış oldu. Dolayısıyla gazetecilik etiği, bu etik ihlalleri yapanları da yakından ilgilendirmeye başlamıştır.

Güvenilirlik ve Güven

Bir gazetecinin güvenilirliği, meslekteki başarısının temelidir. Okuyucular, güvendikleri gazetecilerden ve yayınlardan bilgi almayı tercih ederler. Ancak, başka birinin çalışmasını kaynak göstermeden kullanmak, bu güveni ciddi şekilde zedeler. Güvenilirlik, uzun yıllar süren dürüst ve etik çalışmanın sonucunda kazanılır, ancak bir etik ihlalle kolayca kaybedilebilir. Gazetecilerin, güvenilirliklerini korumak için kaynak göstermeleri ve başkalarının emeğine saygı duymaları gerekmektedir. Aksi halde, okuyucuların güvenini kaybetmeleri kaçınılmazdır. Güven kaybı, sadece bireysel gazeteciyi değil, çalıştığı yayını ve genel olarak gazetecilik mesleğini de olumsuz etkiler.

Bir haberin hazırlanması, araştırma, doğrulama, yazım ve editöryal süreçleri kapsarken, gazetecilerin zamanını ve enerjisini harcadıkları önemli çalışmalar olarak karşımıza çıkar. Bir gazetecinin bu emeklerinin izinsiz olarak kullanılması, adil olmayan bir durum yaratır. Gazetecilerin, emeklerinin değerini bilmeleri ve bu değeri korumaları da bu açıdan oldukça önemlidir. Kaynak göstermeden yapılan paylaşımlar, gazetecilerin emeklerini ve çalışmalarını değersizleştireceği gibi, gazetecilerin motivasyonunu düşürür ve mesleğe olan bağlılıklarını da olumsuz etkiler.

Türk Ceza Kanunu ve Yasal Yaptırımlar

Türkiye'de telif hakları, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile korunmaktadır. Bu kanun kapsamında, bir gazetecinin yaptığı haberi izinsiz kullanmak, telif hakkı ihlali olarak değerlendirilir ve çeşitli yaptırımlara tabi tutulur. Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 71 ve 72'de yer alan düzenlemeler, telif hakkı ihlallerine karşı uygulanabilecek cezaları belirtir.

TCK madde 71, bir eserin hak sahibinin izni olmadan kopyalanması, dağıtılması veya yayımlanması durumunda altı aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası öngörmektedir. Bu tür ihlallerin ticari amaçla yapılması halinde cezalar daha da ağırlaşır. TCK madde 72 ise, hak sahibinin manevi, mali veya bağlantılı haklarına tecavüz edilmesi durumunda, fiili işleyen kişinin iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabileceğini öngörmektedir. Ayrıca, bu tür ihlaller sonucunda maddi zarar oluşması durumunda, zararın tazmini de söz konusu olabilir.

Bu yasal düzenlemeler, gazetecilerin ve yayın organlarının telif haklarına saygı göstermeleri gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Telif hakkı ihlalleri, sadece etik dışı olmakla kalmaz, aynı zamanda ciddi hukuki sonuçlar doğurabilir.

Emeğe saygı

Ortaya çıkarılan her eser, üretilen her içerik ister fiziki ister fikri olsun korunmaya değer ve özeldir. Gazeteciler açısından değerlendirdiğimizde fikri bir emeğin yanı sıra bir haberin ortaya çıkarılması için harcanan zaman, yorulan beden ve karşılaşılan tüm zorlukların ardından bir başkasının doğrudan hazırlanmış olan emeğe sahip çıkması “fikri hırsızlık” olarak görülmeli, ahlaki sınırların ötesinde aranmamalıdır.

Adalet ve dürüstlük, insanın temel erdemleridir.” – Marcus Aurelius