Galatasaray;
Bir lise midir?
Bir üniversite midir?
Bir semt midir?
Bir futbol kulübü müdür?
Bir spor kulübü müdür?
Nedir gerçekten Galatasaray?
Sadece yukarıda saydıklarımla sınırlı mıdır ya da başka şeyler de var mıdır?
Saydıklarımın hepsi Galatasaray'ı tanımlamakta kullanılabilir ama Galatasaray'ı önemli bir değer haline getiren çok başka nitelendirmeler de vardır. Galatasaray'ı Galatasaray yapanlar asıl bunlardır.
Sayalım;
Başarı: Ülkemizde elde edilen başarılar, diğer takımlarımızla kıyaslanmayacak boyutta yukarıdadır. Yurtdışında elde edilen başarılar ülkemizde hiç bir kulübe nasip olmayacak boyuttadır.
Aidiyet: Galatasaray'a gelen futbolcular, yabancı dahi olsa kısa sürede öyle bir Galatasaraylı oluyorlar ki 40 yıllık Galatasaraylı izlenimi yaratıyorlar. Galatasay'ın çocuğu olan Fatih Terim ve Okan Buruk gibi ikonları saymıyorum bile. 2024-2025 sezonunda Mertens ve Osimhen'in nasıl Galatasaraylı olduğunu hep birlikte gördük. Mertens, minik oğlu, Galatasaray'ın yeni maskotu Ciro ile birlikte bunu bize hep hissettirdi. Dünya yıldızı kiralık Osimhen'in bir Galatasaray taraftarından daha Galatasaraylı olduğunu gördük. Bir de Galatasaray ile organik bağı kopmasına rağmen bulundukları her ortamda adeta Galatasaray'ın bir temsilcisi gibi davrananlar var. Bunlar içerisinde Galatasaray'ın yurtdışından kalbur üstü futbolcu transferi görüşmelerinde gerek Galatasaray'ı anlatmak, gerekse nazlarının geçtiklerini Galatasaray'a yönlendirmek konusunda gayret sarf eden eski Galatasaraylılar var. Drogba gibi, Hagi gibi, Sneijder gibi...
Fedakarlık: Bir oyuncu düşünün, orta düzey bir oyuncunun ömrü boyunca elde edeceği bir geliri, Galatasaray'a transfer olmak için bir kalemde siliyor. Örnek Icardi. Bir Arap takımına gideceği ücretin yarısına Galatasaray'a geliyor. Hem de bahsettiğim gibi reddettiği bir yıllık yarı ücret, orta düzey bir futbolcunun futboldan ömür boyu kazanacağı para. Şimdi de Osimhen aynısını yaptı. Fedakarlık sadece oyuncuların Galatasaraylı olmak için yaptıkları bir davranış biçimi değil. Taraftarın fedakarlığı her şeyin üzerinde. Loca ve kombinelerin sezon başlamadan bittiği bir takımdan bahsediyorum. Milyonlara ulaşan forma satışı ve gerektiğinde bir futbolcu almak uğruna cebindeki harçlığı son kuruşuna kadar vermeye hazır bir taraftar grubundan bahsediyorum.
Dayanışma + Arkadaşlık + Aile = Birlik, Beraberlik: Oyun içinde ve dışında öyle bir dayanışma içindeler ki adeta birbirlerini motive ediyorlar. Dünya çapında futbolcuların genç Galatasaraylılara davranışlarına bakın bunu daha iyi anlarsınız. Arkadaşlık üst düzeyde, düşeni hep birlikte el vererek ayağa kaldırıyorlar. Kısaca bir aile sıcaklığı olduğunu Galatasaray'a her bakışınızda görebilirsiniz. Bütün bunların oluşturduğu birlik ve beraberlik anlayışı inanılmaz bir sinerji yaratıyor.
Vefa: "Galatasaray= Vefa" desek yanlış olmaz. Galatasaray'ın bir organizasyonu mu var, bakıyorsunuz simge isimler sahada veya tribünde yerini almış. Bunu bizzat Galatasaray yönetimi yapıyor. Yani Galatasaray için işi biten yok. Futbolculuğu bitse de hep hatırlanıyorlar. Bu tip davranışlar, transferi söz konusu olan diğer üst düzey futbolcular için olumlu bir etki oluşturuyor.
Centilmenlik: Sahadaki futbolcusundan, tribündeki taraftarına kadar tüm camia ne kadar haksız uygulama ile karşılaşırlarsa karşılaşsınlar diğer takımların bu tip durumlarda verecekleri tepkinin yarısını bile vermiyorlar.
Destek: Takım en kötü duruma düştüğünde dahi "Hep destek, tam destek" şiarı ile davranan camia iyi zamanda da daha iyi olunmasına için desteğini üst seviyede tutuyor. Bu yıl şampiyon olan Galatasaray taraftarı, "yurtiçi yetmez, yurtdışında da başarı istiyoruz" diyerek, başta Osimhen transferi olmak üzere takımı yukarıya taşıyacak her şeyi düşünüyor, görüyor buna göre tavrını belirliyor.
Mutluluk: Sadece taraftarını mutlu etmiyor, oynayan oynamayan tüm futbolcular mutlu. Dışarıdaki temsilcileri mutlu.
Yukarıda saydıklarım Galatasaray'ı sadece Türkiye'nin en büyüğü yapmıyor. Avrupa ve dünyada sayılı kulüpler arasına sokuyor.
Gönül ister ki ülkemizde benzer duruma en az birkaç takımımız daha gelsin. Yoksa ülke içinde bir süre sonra rekabetsiz kalacak Galatasaray, konumunu kaybedebilir. Rekabet en önemli motivasyon aracıdır ve başarıya giden yolun taşları bundan döşenir.