Van İnci Kefal Balığını tanıyalım

Van Balığı’nın vücudu uzun ve biraz yuvarlak olup, pulları oldukça küçük ve parlak, gözler oldukça iridir. Ağız orta büyüklükte ve öne doğru çıkıktır. Bıyığı yoktur; karın ve anal yüzgeçler arasında pulsuz bir karina vardır. Pullar üzerinde gri renkli noktalar olduğundan parlak görünümlü değildir. Renk gümüşi yeşilimsidir. Mayıs, Haziran, Temmuz aylarında üremek için akarsulara göç eden ergin Van Balıkları, ortalama 15, maksimum 24 cm boyunda olup, 8-10 yıl yaşayabilmektedir. Ağırlıkları ise, ortalama 70-80 g kadardır. Erçek Gölünde rekor bir şekilde 350 g’lık Van Balığı yakalanmıştır. İnci Kefali genelde planktonla beslenir. Yaz aylarında Tricoptera, Coleoptera, Diptera larvaları, Copepoda ve karasal böceklerle ve bunların larvaları ile beslenir. Bu dönemde bitkisel kökenli olarak Diatome ve diğer algleri de tüketirler. Kış aylarında ise besininin çoğunluğunu Copepoda ve Diatome oluşturur. Volkanik bir yapıya sahip olmanın yanı sıra, dışa kapalı olan Van Gölü havzasında beslenmesi göz önüne alınarak, Van Balığı üzerinde yapılan bir çalışmada, insan sağlığı açısından tehlike oluşturan arsenik bakımından Van Balığı incelenmiş ve belirlenen miktarın insanlar için tehlike oluşturacak boyutta olmadığı sonucu alınmıştır. Bu da, Van Gölü’nün birçok yerinde kirlenmenin henüz tehlikeli boyutlara ulaşmadığı anlamına gelmektedir.

Aslında İnci Kefali göçücü bir balık türüdür. Van Gölü tuzlu ve sodalı olduğundan burada üreyemeyen Inci Kefali, üremek için her yıl akarsulara akın eder. Üreme sonrasında tekrar göle geri döner. Nisan ayından itibaren göç yollarına düşen İnci Kefali, yumurtasını akarsularda sert zeminlere, taşlara yapıştırarak bıraktıktan sonra Haziran sonlarına doğru Van Gölü’ne dönerek göç macerasını tamamlar. Gölün açıklarından tatlı su ağızlarına akın eden ve burada ilerleyerek yumurtalarını bırakıp, geri dönen balıkların serüveni ilginç ve birbirinden güzel görüntülere sahne olur. Erciş İlçesi’ndeki Deliçay’a veya Muradiye Çayı kenarına giden vatandaşlar, çoğu zaman suda adeta uçarak ve havada dans ederek ilerleyen balıkların bu göç yolculuğuna tanıklık etme fırsatını yakalayabilirler. Agro-turizm olarak değerlendirilebilecek bu harika olaydan, şimdiye kadar turizm adına yararlanmak şöyle dursun, binbir zahmetle üremeye gelen balıklar tuzak kurularak avlanmışlardır. Bunu anlamak mümkün değildir. Adeta balıklara bilinçsizce yapılmış bir soykırım gibidir.

SONUÇ: Küresel iklim değişikliği, doğal felaketler, bozulan ekolojik denge yanı sıra; İnsanoğlu ne yazık ki, doğayı, çevreyi ve tüm yaşam alanlarını kirletiyor, bozuyor ve yok ediyor. Endemik Toros Kurbağası ve öteki endemik flora ve faunaları yok ettiğimiz gibi; Van’ın Erciş ilçesinde bulunan İnci Kefali balığını da bilinçsiz ve yanlış avlanma ile çevre kirliliği yüzünden yok ediyoruz. Çocuklarımıza emanet edebileceğimiz yaşanabilir doğa ve çevreyi kendi ellerimizle tahrip ediyoruz. Son Van depreminden önce ve sonraki yanlış yapılaşmalar, kent altyapı sistemindeki bozukluklar ve bilinçsiz tarım uygulamaları da bu kirliliği daha da sorunlar sumağına dönüştürüyor. Van Gölü Canavarı uydurması ile bölgeye turist çekeceğini iddia edenler, şimdi neyin peşindedirler? Doğu Anadolu Medeniyetinin beşiği ve bir doğa harikası olan Van kenti, tarihi, kültürel, estetik ve doğal zengin miraslarını korumalı ve yaşatmalıdır. Van Kehrizleri, Van Kedisi, Van Gölü, Van İnci Kefali, Bahçesaray yolları, Müküs Irmağı kaynağının efsanesi, Kapıköy Gümrük Kapısı, Muradiye Şelalesi ve Van Kahvaltısı gibi markalaşmış zengin miras varlığı ile bilinen endemik flora ve fauna yanı sıra; farklı kültürler harmanı mavi gözlü Van’a güven içinde, yeniden gelmemiz için çok neden bulunmaktadır. Boncuk gözlü güzellerin “Başım-gözüm üstüne” diye başlayan sunumu ile; “Bak hele bak” sofrasında, Vakıf Kehrizi suyu ile demlenen çay eşliğinde kahvaltı yapmamız için, SOFU BABA bizi çağırıyor, yeniden…

Son…