Çanakkale ve ilçeleri gezi rotamız

4 T4 B1 C A10 O Q V L C A G G38 D Z

 SARIKIZ

Sarıkız annesini kaybettikten sonra babasıyla birlikte yaşadığı köyden ayrılıp Kaz dağlarının eteklerinde bir köye taşınırlar. Bu köyde çok severler baba kızı, çobanlık yaparak geçinirler. Sarıkız büyür güzelleşir baba da yaşlanır tabii ki ama babanın bir isteği vardır hacca gitmek, Sarıkız da destekler. Babası Sarıkız’ı komşusuna emanet edip hacca gider. O yıllarda hacca gitmek aylarca sürüyor tabii ki. Bu arada Sarıkız’ın talipleri beğenenleri çıkar fakat Sarıkız hiçbirini istemez. Bunun üzerine dedikodu çıkarırlar, iftira atarlar. Sarıkızın babası gelince onunla da konuşmazlar. Neler olduğunu sorunca da Sarıkız’ın kötü yola düştüğünü söylerler, baba çok düşünür ama kızını öldürmeye de kıyamaz kızıyla birlikte yanına birkaç kaz alarak Kazdağı’nın zirvesine götürüp bırakır. Orada kızının zaten yaşayamayacağını düşünür. Aradan yıllar geçer. Yolcuların yollarını kaybettiklerinde ve darda kaldıklarında sarı bir kızın kendilerine yardım ettiği dilden dile dolaşmaya başlar. Doldurduğu buz gibi tatlı suyu babasının eline döker ve babası suyu tadınca kızının erdiğini anlar. O sırada simsiyah bir bulut gökyüzünü kaplar, Sarıkız kaybolur.

Kızının iftiraya uğradığını anlar ve üzüntüyle tepelerde dolaşırken ölür. Bugün orası hala baba tepe olarak anılıyor. Sarıkızın mezarının bulunduğu tepeye de Sarıkız tepesi deniyor.

Bu gün Akçay’ın sahilinde Sarıkız, yalnız değil sırtını Kaz Dağı’na dönmüş elinde su testisi yanında kazlarıyla kendisini ziyarete gelen büyük küçük birçok misafiri ağırlamaktadır. Efsanesini öğrenmeden geçmeyen, resimlerini çeken ziyaretçilerini, anlayışlı bir ev sahibesi edasıyla karşılarken, Sarıkız ile yüz yüze geliyorsunuz. Tam arkasında çok uzaklarda başını bulutlara yaslamış Kazdağı, birden efsane canlanıyor kafanızda…

Kazdağı’nın üstünde simsiyah bulutlar, hani Sarıkız’ın kaybolduğu o bulutlar birde dönüp o yöne bakıyorsunuz yok yok… Birden lodosla denizin tuzlu suyunu yüzünüzde hissediyorsunuz, bu insanı kendine getiriyor, evet bugüne dönmekte fayda var. Ayvalık, Akçay, Edremit daha birçok sahil yerleşim yerleri, güzel ülkemin güzellikleri, buralarda yaşam nasılda doğaçlama sürüp gidiyor! Acele etmeden, programlamadan, stres yapmadan, sakin ve sessiz her şey yürüme mesafesinde. Ne insanlar hayatla, ne hayat insanlarla kavga halindeler. En çok da bu yönünü sevdim Kaz Dağlarını.

6 A C55 F6335 D1 1 1

Cumhuriyet Anıtımız Gelibolu-1915

İstanbul’dan Tekirdağ üzeri Gelibolu’ya giderken, Koruköy ormanlık alanını geçince tatil köyleri ve yazlık evlerin yoğun olduğu Saroz Körfezi selamlıyor bizi. Bir yanda Ege Denizi, diğer yanda Çanakkale Boğazı... Yeşil ile mavinin öpüştüğü bir ufuk çizgisinde, tarihin kucağında buluyoruz kendimizi... Gelibolu-Lapseki arabalı vapuru ile boğazı geçtikten sonra, bir Çanakkale ve Gelibolu sevdalısı olan Tiyatrocu ve Troya kitabı yazarı Yusuf Ay, Çanakkaleli işadamı Işık Ali Narler ve Troy Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Sermet Atadinç ile birlikte, Kordonboyu’nda bölgenin ünlü mutfak ürünlerinden; sardalye kebabı, peynir helvası, Gelibolu lokumu, süt tarhanası, simit lokumu, zeytin, tavuklu mantı, akıtma, lokma, tarak pilavı, tuzlu balık, lakerda, balık çorbası, salata ve Tekirdağ rakısı ve Mürefte şarabı eşliğinde, Gelibolu Yarımadası’nı konuşuyoruz...

Devamı yarın…