1938 yılından bu güne anlatılmaya çalışılan ve anlatılamayan Atatürk; Atatürk düşmanlarınca öyle bir kazındı ki Türk insanının aklına oradan söküp atmak mümkün olmayacak artık.

Çağın çok gerisinde kalmış bir güruhun saldırısı hiç bitmedi. Nasıl bir aymazlık, nasıl bir cehalet, nasıl bir yanlış öğretiye kilitlenmekse sanırım o kilidi açmak Gordion Düğümünü açmaktan daha zor.

Hepimiz büyük bir beyin yıkamaya tabi tutulduk; 1938 yılından bu yana hep birlikte güya öğrendik ama aslında yüzümüzden dökülen eğreti cilayı kazırsanız altından kocaman bir ‘’bilgisizlik’’ çıkar. Sanki insanımıza verilen tarih eğitimi her şeyi unutmak ve yanlış anlamak üzerine kurgulanmış.

İlkokulda başlayıp ortaokulda ve lisede devam eden tarih derslerinden insanımızın kafasında neredeyse hiç bilgi kırıntısı kalmadı. Bu durumun en büyük nedenlerinden biri kavramları çocuklara öğretememek. Temel olmadığı için verilen her bilgi havada asılı kaldı bir süre ve sonrasında da silindi gitti.

Meşrutiyet ne demek? 1.Meşrutiyet hangi şartlarda ilan edildi? Meclis kim tarafından dağıtıldı? 2.Meşrutiyet hangi baskı süreçlerinden geçerek ilan edildi? En azından buradan başlasa anlamaya insanlar inanın çok hızlı yol alacağız.

Sadece meşrutiyet mi, laiklik, bağımsızlık, anayasa, padişahlık ve daha birçok kavram öğretilmedi bizim insanımıza. Daha doğrusu yarım yamalak ve yanlış öğretildi.

Tevhîd-i tedrisat kanunu eğitimde çok başlılığı kaldırarak demokrasi, laiklik, millilik ve çağdaşlık alanında eğitim verebilmek amacıyla çıkarılmış bir kanundur. Ne yazık ki dışarıda gerçekleştirilen eğitime engel olamamıştır. En net örneklerinden biri Fetö terör örgütüdür. Bu örgüt dershane, okul, yurt açarak bu ülkenin fakir, akıllı çocuklarını toplamış;  kendi amaçları için devletin içinde ikincil bir oluşum;  ‘’kendi ideolojilerine hizmet eden farklı vatandaşlar’’ yaratmıştır. Eğitimde birliği sağlayamazsak  önümüzdeki yıllarda da karşımıza aynı tehlike çıkacak.

Ülkemizin tarihini insanlarımıza eksiksiz öğretmek zorundayız.

Farkında mısınız bilmiyorum ama son dönemde ‘’kurtuluş savaşı olmadı’’ diyen andavallar türedi. Tek amaçları gurur duyacağımız ne varsa kirletmek ve yıkmak. Gurur kaynağı elinden alınmış insanlar hangi savaşı verebilir? İngilizlerin, Fransızların, Yunanlıların 1920 yılında başladıkları yalan propaganda devam ediyor. O dönemde onların değirmenine su taşıyanların torunları mahkemece yargılanıp vatan hainliğinden asılanları bu gün kahraman ilan ediyorlar.

Özellikle 1950 yılından sonra öğrenim gören kesimde eğitim kalitesi günümüze yaklaştıkça azaldı. Artık kimseler ilgilenmiyor geçmişiyle. Çünkü kulaktan dolma yalan yanlış hurafeler çoğunluğun aklına yerleşti bile. Gerçeğe ulaşmak her zaman çaba ister. Anlamaya çalışmak her zaman çaba ister; artık herkes işin kolayına kaçıyor. En kötüsü yanlış bilgiyi değiştirmek neredeyse olanaksız.

Daha öncede söylediğim gibi; bir ülkenin tarihi o ülkenin en büyük zenginliğidir. Tarih size yol gösterir. Tarih nerede olduğunuzu, oraya nasıl geldiğinizi söyler. Ayaklarınızı toprağınıza sağlam basmanın yolu geçmişe hakim olmaktır. Tarihiniz değişirse kişiliğiniz değişir. Bu hem ülkeler hem de insanlar için geçerlidir.

Bu nedenledir ki tarihimizi yağmalayanlar çok ama çok ciddi cezalandırılmalıdır. Çünkü onlar çocuklarımızın geleceğini çalıyorlar.

Kan gölüne dönen Müslüman coğrafyasında yaşananları görenlerin zahmetsizce kavuştukları hakları için Atatürk’e olan sevgileri kat ve kat artıyor. Özellikle Afganistan görüntüleri bu ülke insanının aklında yaratılmış bazı görüntüleri ve birilerinin heveslerini silip attı.

Öyle çok çirkefe ve çamura battılar ki artık insanlar gözlerini açtı. Yaptıkları ne varsa başarısız oldular. Hırsızlık ve arsızlık konusunda kimsenin ellerine su dökemeyeceğini yaşayarak görmüş olduk.

                        ‘’Bana Atatürk’ün yanıldığı bir öngörüsünü yazar mısınız?’’

Bu yazıyı bu soruyla bitirmek istiyorum. Olduğunu sanmıyorum ama lütfen biliyorsanız yazın.