Başlığı okuyunca yanlış yazıldığını düşünebilirsiniz. Ramazan ne yazık ki zam ayı, başka bir deyişle Ramazam ayı oldu.

Ramazan ayının en önemli özelliği verme zamanıdır, yani elden geldiğince yardım etme, insanlara ikramda bulunma ayıdır.

Eşe dosta, fakir fukaraya iftar vermekten tutun da sadaka, fitre ve zekât vermeye kadar her şey Ramazanda daha da güzel olur.

Ne yazık ki, Ramazan ayını fırsata çevirmek isteyenler eksik olmuyor.

Ramazan başlamadan gıda fiyatlarına okkalı bir zam yapılıyor.

Hurma, baklava ve güllaç gibi Ramazan ile özdeşleşen ürünler daha da zamlanıyor.

Özellikle iftar fiyatları tavan yapıyor. Oruç tutmazsanız, öğle vaktinde 150-200 liraya yiyeceğiniz yemeği iftarda beş katı fiyata 800-1.000 liraya yiyebiliyorsunuz.

Dar gelirlilerin dışarıda iftar yapması artık lüks olmaktan da çıktı, hayal oldu.

Sadece gıda olsa iyiydi, ardından bayram geliyor ya kıyafet fiyatları da zamdan nasibini alıyor.

Ramazan mübarek ay diyoruz, mübarek kısmını ticaret olarak algılayanlar var…

Sadece ticaret kısmı değil, bir de siyasi rant kısmı var.

Siyasetle ilgisi olmayan bir dernek veya vakfın iftarına katılıyorsunuz, siyasetçiler anında başköşeye kuruluyor. Kimse iftar falan dinlemiyor, saatlerce siyasi nutuk atılıyor.

Hatta kimi siyasiler dernek ve vakıfların iftar maliyetini karşılıyor ki, istedikleri gibi nutuk atsınlar, kimse de kendilerine söz edemesin.

Ne yazık ki, bazı dernek ve vakıflar siyasi birilerinin hatırına özellikle iftar düzenliyor, iftar var diye insanları davet ediyorlar. Hiçbir şeyden habersiz iftara katılanlar siyasi propagandaya maruz kalıyor. Siyasetçiler konuşurken gitsen olmuyor, kalsan hiç olmuyor.

Eş dostla iftar yapalım derken, birilerinin birilerine hakaretler yağdırdığı çamur deryasında bulunuyorsunuz kendinizi…

Siyasiler para vererek konuşuyor…

Bir de Ramazan ayında parayla nutuk atanlar var…

Çoğunlukla da belediyeler Ramazan etkinliği düzenleniyor… Etkinliğe konuşmacı diye hatırlı birileri davet ediliyor… Üç beş kelam ediyorlar, paralarını alıp gidiyorlar.

Katılımı artırmak için sanatçılara konser verdiriliyor, Ramazan etkinliği vur patlasın çal oynasın eğlenceye dönüşüyor.

Bir de televizyonlarda güya dinimizi anlatanlar var. Sürekli fakirliği överler, fakirlere sabrı tavsiye ederler, fakirlerin en makbul zenginden bile 500 yıl önce cennete gireceğini anlatırlar…

Fakirliği övmenin bedelini ceplerine koyar, sonra da son model lüks otomobillerine binip giderler…

Ramazan mübarek ay ama kimisi siyasetini, kimisi de ticaretini yapıyor.

Dar gelirli vatandaşlar ise iftarda sofraya bir tas çorba koyabilmenin mücadelesini veriyor.

 ***

Kararsızım

Papazı uzak bir köye atadılar. Gitti baktı, kimsenin kiliseye gelip gittiği yok. Her taraf kir pas içinde…

Kolları sıvadı, kiliseyi boyadı, çanı parlattı, bayrak astı, insanları ibadete davet etti… Her şey yoluna girdi.

Tek sorun vardı; karga…

Bir karga gelip çana çişini, haça kakasını yapıyor, bayrağı gagalıyordu…

Papaz yarım gün canı çıkana kadar temizliyor, ertesi gün yine karga geliyor, her gün yaptığını yapıyordu… Papazın canı çok sıkıldı, çare aradı, bulamadı.

Gidip belediye başkanına danıştı:

“Şu karga azizim, gelip her şeyi berbat ediyor. Ben temizliyorum, paklıyorum, tam yerime oturmuşken yine geliyor…”

“Kolay” dedi Başkan; “Oraya bir parça tuzlu peynir sakla, hırsızdır. Yanına susuz rakı koy, bedava bulunca kaçırmaz. Göreceksin gelip ayağının ta dibine düşecektir…”

Papaz denileni yaptı. Tuzlu peyniri kuytuya koydu. Tasa, susuz rakıyı boşalttı. Gözünü deliğe dayayarak beklemeye başladı. Karga gözüktü. Kendinden emin tuzlu peyniri buldu yedi. Yiyince susadı. Tasa döndü. Tadının farkına varıncaya dek iki fırt aldı. Kafayı buldu.

Sallandı ve papazın ayaklarının dibine düştü.

Papaz kargayı alıp iki kanadından tutarak havaya kaldırdı.

“Sen nesin?” diye sorup devam etti:

“İmanım var desen hırsızlık yapmazsın. Milliyetçiyim desen bayrağa kıymazsın. Hıristiyanım desen çanı pislemezsin. Müslümanım desen rakı içmezsin. Söyle bakalım sen nesin?”

Karga cılız bir sesle cevap verdi:

“Kararsızım abi!”

***

TEBESSÜM

 Oruç

 Bir gün Naim Hoca`ya sormuşlar:

- Denize girersek orucumuz bozulur mu?

Naim Hoca şöyle cevap vermiş:

- Ramazanda siz denize girerseniz orucunuz bozulmaz. Amma deniz size girerse orucunuz bozulur.

***

GÜNÜN SÖZÜ

Kim yalan konuşmayı ve yalan dolanla iş yapmayı terk etmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez.

Hz. Muhammet (SAV)