İstanbul’da otuz beş liraya satılan şeftalinin Çanakkale Bayramiç’te toptan olarak kilosunun dört liraya bile satılmadığını biliyor musunuz? Ve bu sizce rezalet değil de nedir?

Sizlere bu işlerin nasıl yürüdüğünü tarımın içinden biri olarak anlatmaya çalışayım. Diyelim ki şeftali veya nektarin bahçeniz var bu bahçeden topladığınız şeftalileri satmak için Bayramiç Haline götürdünüz; buradaki esnafın sizlere vereceği fiyat üç ya da dört liradır.

Sakın kızmayın buradaki esnaf sizin malınızı ucuza kapatmaya çalışmıyor. Sizden dört liraya aldığı bir kilo şeftaliyi İstanbul’a göndermek için tam olarak beş lira masraf yapıyor; üstelik bu masrafın içinde hal komisyonu ve rüsumu da yok. Yaklaşık satış fiyatı üzerinden % 10 daha ekleyin Bayramiç’te üreticiden dört liraya alınan şeftali İstanbul haline ulaştığında maliyeti çoktan on lira oluyor.

Halde kabzımallık yapan insanlar da kendilerine gelen bu ürünleri 13-14 liraya satmaya çalışıyor. Halden 13 liraya çıkan şeftali markette yurdum insanına otuz beş liraya; yanlış okumadınız otuz beş liraya satılıyor.  Durun bir de rakamla yazayım; 35 Liraya satılıyor.

Sizce bu büyük bir rezalet değil mi? Hem büyük bir rezalet hem de büyük bir acizlik.

Sizlere bir soru daha sormak istiyorum. Bu soru yıllarca kıyısından köşesinden duyduğunuz “vahşi kapitalizm” sözcüğüyle ilgili. İşte bu günlerde vahşi kapitalizm denen o sinsi hayvan “market’’ kılığında etimizden et koparmıyor mu?

Koskoca bir ülkeyi, binlerce yıllık tarihi olan ülkeyi üç-beş markete; üç harflilere teslim ettik.

35-40 derece sıcağın altında tarlasında alın terini toprağa karıştıran insanlar pahalılık karşısında eziliyor. Büyük şehirlerde markete, pazara giden ve evine eli boş dönen insanlar eziliyor. Neden sosyal patlamalar olmuyor biliyor musunuz; çünkü bu halk kan kusar kızılcık şerbeti içtim der. Ne acısını gösterir, ne yarasını, ne de açlığını.

Sadece şunu söylemek istiyorum serbest piyasa kurallarını çiğnemeden; tam rekabet ilkelerini zedelemeden de bu üç harflilerle mücadele edilebilir.

Birkaç fotoğraf ekliyorum bu yazıya. Halimizi görün, halimizi görelim diye.