NİTELİK: Bir şeyin iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin vb. oluşu. Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu öteki şeylerden ayıran, şöyle ya da böyle yapan özellik.

NİCELİK: Varlıkların, ölçülebilen, sayılabilen ve gözlemlenebilen tüm özellikleri.

Bu tanımlamaları Türk Dil Kurumu yapıyor. Ufak bir açıklama eklersek; nitelik kaliteyle nicelik sayıyla ilgili. Kısacası sayıca çok olan “cehalet” ne yazık ki kaliteli olanı yaşamdan kovdu.

Bu sadece bizim ülkemizle ilgili bir sorun değil. Dünyanın tamamı bu sorunla boğuşuyor. Birçok ülkede halk ile iletişim kurmak amacıyla yazılan metinlerin düzeyi halkın anlayabilmesi için ilkokul seviyesine indirilmiş durumda.

Ülkemiz için durum daha da vahim. Ülkenin neredeyse yarısı en basit bir metni bile okuyup anlayamayacak durumda değil.

Geldiğimiz noktada ilk çağlardan günümüze kadar varlığını sürdüren bir tartışmayla karşılaşıyoruz. Demokrasi ideal bir yönetim biçimi mi? Ne yazık ki bu sorunun yanıtı bence “hayır”. Socrates’e demokrasi hakkındaki düşünceleri sorulduğunda “ne yani bizi ayak takımı mı yönetecek?” diye yanıt vermişti. Ne yazık ki şu anda bizleri ve bütün Dünya ülkelerinde geçerli olmak üzere ayak takımlarının seçtiği hükümetler yönetiyor.

Lütfen yanlış anlaşılmasın sosyal olarak, insan olarak hepimiz aynı değerdeyiz. Ama nitelik olarak asla aynı değere sahip olamayız. Ekonomi eğitimi almış biriyim ama bu konuda profesörlük derecesine ulaşmış biriyle aynı nitelikte olmam olanaksız.

Herkes en ufak sağlık sorununda alanında en tanınmış, en başarılı doktorları arıyor. İnsanlar evlerini en başarılı inşaat mühendisleri yapsın istiyor ya da en başarılısını seçmeye çalıyor. İnsan her alanda seçme şansına sahip sadece “demokrasi” söz konusu olunca ne varsa aksamaya başlıyor. Var olan sistemde seçim bir aldatmacadan ibaret, seçim yaptığımızı sandığımız bir yanılsama.

Artık Dünya üzerinde nitelikli insanların seçtikleri değil niteliksiz insanların seçtikleri yönetimde. Çünkü nitelikli insan sayısı düşerken niteliksiz insan sayısı hızla arttı. Yani nicelik; yani sayısal üstünlük çoktan nitelikli insan sayısını kat ve kat aştı. Ne yazık ki hepimiz eğitimsiz ve cahil kitlelerin seçtiği köylü kurnazları tarafından yönetiliyoruz.

Günümüzde ülkemizde yaşananlar cehaletin bilgiden intikam almasından başka bir şey değildir. Cahillik ya da cehalet artık örgütlüdür ve hiç olmadığı kadar cesurdur.

Öyle cesurdur ki artık bu kitleden cahil bir dangalak çıkıp televizyonlara “yaşasın artık doktor dövebiliyoruz” diye anırabiliyor.

Bu yazıyı okuyan insanlardan beni bağışlamasını diliyorum. Ben asla kaba biri olmadım ama artık öyle canım yanıyor ki içimden yükselen öfkeye engel olamıyorum.

Yüzlerce yıl önce Socrates’in söylediğini bugünden yirmi yıl kadar önce “benim oyum dağdaki çobanın oyu ile aynı olabilir mi?” diye dile getiren Aysun Kayacı asla düşünme yetisi olmayan ama “NİCELİK” olarak yani sayısal üstünlüğe sahip cahil bir kitle tarafından aforoz edilmişti.

Niteliksiz cahil kitlelerin aklı yoktur. Onlar ilkel duygularıyla hareket ederler. Bu denklemi çözmüş köylü kurnazları neyi, nereyi işaret ederse oraya saldırırlar.

Savaş davulları çoktan çalmaya başladı. Dünyayı yöneten “NİTELİKSİZ” ama kurnaz yöneticiler birilerine bir yeri, ülkeyi, halkı, inancı gösterecek ve ağızlarından salyalar akan cahil sürüsü o yöne saldıracak.

Hem kendileri hem kendi çocukları hem de bizim çocuklarımız ölecek.

Ve bizler ölen herkes için acı çekip yas tutacağız.