Halk şairlerimiz Atatürk için söyledikleri deyişler, güzelimeler, koçaklamalar ciltler dolusu kitap olur. Gelişi güzel bir ikisiyle örneklemek istiyorum:

Çukurovalı Halk Ozanı Halil Karabulut:

"Medeniyet köşe köşe uzandı, / Güzel eserlerle her yer bezendi,/ Türklük benliğini tekrar kazandı? Takvim yenilendi, dil yenilendi."

Şarkışlalı Âşık Sefil Selimî:

"İstiklâl ufkunda doğan güneşttir / Cihanın üstüne değen güneştir, / Kara taassubu boğan güneştir;/ Bugün Cumhuriyet, bugün Atatürk"

Âşık Gül Ahmet:

"Kurtardık vatanı can vere vere, / Hayattayken göremedim bir kere, / Cumhuriyet kelimesin kalplere/ Yazan sensin, sokan sensin Atatürk"

Âşık Şeref Taşlıova şöyle sesleniyor:

Biri bize kurdu cumhuriyeti,
Biri ecdadımın yurdu, cenneti,
Biri bize verdi bu hürriyeti,
Biri Anadolu, Biri Atatürk.

Cumhuriyet aydınla halkı birbirine yakınlaştırmıştı. Halkımızın gelenek, görenek, inanış ve efsaneleri aydının şiirine girmişti. İşte Attila İlhan'ın "Kalpaklı Süvari"sini anımsayalım. Atatürk'ün büyüklüğünü kabul etmek için insanların gözlerinin görmesine gerek yok. Gönül gözünün açık olması yeterli. Okuma yazması olmayan Dadaylı Âşık Kör Hasan bakınız O'nu nasıl anlatmış:

Gücüm yetse keşke yazsam bir destan,
Okunsa istekle nihayete dek,
Başımızda her gün o Başkumandan,
Methini söylerim kıyamete dek.

Onun çün açılır, sümbül, menekşe,
Cihanda adını söyler her köşe,
Nüfuzu yürüdü dağ ile taşa,
Methini söylerim kıyamete dek.

Geçit tünel oldu her çetin kaya
Şimdi trendeyiz yürürdük yaya,
Dünya imreniyor Gazi Paşa'ya
Methini söylerim kıyamete dek.

Artık toprağa yaslanı yaslanı,
Sığır güderken yazdım ben bu destanı,
Nasıl methedeyim böyle arslanı?
Methini söylerim kıyamete dek.

Sohbetinin doyum olmaz tadına,
Odur haklarını veren kadına,
Âşık Hasan derler benim adıma,
Methini söylerim kıyamete dek.

Bir başka gözleri görmeyen halk şairi Aşık Veysel Atamızın özelliklerini anlatın onlarca şiir söylemişti. Onun Atatürk'e ağıtı:

"Ağlayalım Atatürk'e,
Bütün dünya kan ağladı,
Süleyman olmuştu mülke,
Geldi ecel, can ağladı" dörtlüğü ile başlıyordu.

Folklorumuz ve Türkülerimizde Atatürk'ü kısa bir zamanda anlatmak mümkün değil. Gönlüm;

"Atatürk ve Türk Halk Edebiyatı"

"Atatürk ve Geleneksel Türk Tiyatrosu"

Atatürk ve Türk Halk Müziği"

"Atatürk ve Türk Halk Oyunları"

Atatürk ve Türk Halk Sporları"

"Atatürk ve Türk Gelenek, Görenek, İnançları"

"Atatürk ve Türk Halk Hekimliği"

"Atatürk ve Türk El Sanatları"

"Atatürk ve Türk Halk Mutfağı"  gibi konularda ayrı ayrı programlar hazırlamak sizlerin karşısına çıkmak istiyor.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, milli sanat ve folklorumuzun fışkırdığı Rumeli'nin göbeğinde doğup büyüyen Mustafa Kemal halk çocuğuydu. Askeri, idari ve ulusal hizmetleri süresince halkına dayanandı. Halk danslarına, halk temaşasına, halk giyim ve kuşamına, halk diline, edebiyatı ve şairine önem ve değer verdi. Ulusal kültür ve sanat türlerini korudu, geliştirilmesini, canlandırılmasını arzu etti.

Tarihte adları anılan kimi kişiler vardır ki, devlet adamıdır. Kimileri halk adamı olarak ünlenmiştir. Atatürk ise devlet ve halk adımı niteliklerini birlikte taşıyordu. Rahmetle, saygıyla anıyoruz.