Kıbrıs’ta “Girit Oyunu”mu oynanıyor?

Girneli dostum Dr. İsmet Avcı, Şair Neşe Yaşin, Fadıl Oktay, Bekir Taşsever, Ömer Faruk Beyaz, İsmail Poyraz, Ahmet Ömerağa, Kezban Arnavut, Nilüfer Sönmez, Girneli Ayşe Akgül, Mustafa Mutlu İbili’ye selam olsun… Gazeteci Azmi Koçak ile birlikte Girne’nin ara sokaklarından birinde konaklıyoruz. Mor çiçekli yakoranda  ağacı gölgesinde balık yiyor ve beyaz şarabımızı  “barış ve halkların kardeşliği şerefine” kaldırıyoruz. İşletmeci Kamil Tuncay ve ressam eşi Limasollu Pınar’ın Kıbrıs lehçesi ile konuşmalarına ve ağız dolusu gülüşlerine tanık oluyoruz:

“Bir baktım ki karşınızdan ben eşkerdim...”

Adalet Bakanı olamayan tek ülke belki de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Bu günkü Millet Meclisinin %60’nın doktor olduğunu öğrenmemiz, bizi biraz olsun şaşırttı. Kendi kendimize şu yorumu yapmamıza neden oldu: “KKTC Meclisi’nin bir poliklinik gibi çalıştığı ve hasta ülkeyi kurtarmak için tanı ve iyileştirmedeki ustalıklarını, hipograt yemini ederek  gösteriyor olmalılar.”

M.Ö. 150 yılında Doğu Roma İmparatorluğu döneminde, Kıbrıslı kadınların “gözyaşı şişeleri”nin sergilendiği St. Barnabas İkon ve Arkeoloji Müzesi, bir başka mitolojiye tanıklık ediyordu. Gurbete, işe ve askere giden erkeğini bekleyen kadınların, hasret, hüzün ve umut dolu göz pınarlarından akan yaşları biriktirdikleri bu şişeler, aslında sadakat ve yıllarca beklenen kara sevdanın ölçütü. Erkeği döndüğünde de: “Senin için bu kadar gözyaşı döktüm” diyen sevdalı güzellerin aşk iksiri olmuş bu şişeler.  Tıpkı, Beşparmak dağları’nın eteğinde bulunan Bellapaıs (Barış) Manastırı’nda Gotik sutunlara sinmiş yasaklı kutsal rahibelerin tesbih çekerek doyuma ulaşmalarındaki sevi yüklü ve gizemli yaşamları gibi…

Mitolojileri günümüze taşıyan bir başka turizm ceneti var adada. Magosa’ya 8 km. uzaklıkta bulunan beş yıldızlı Salamis Bay Tesisleri, altın kumsalı, mavi bayraklı denizi, çağdaş ve sevecen hizmet anlayışı ile farklılık gösteriyor. Yılın 12 ayında her tür turizm dalında hizmet veren bu güzide yer; güven, temizlik, sağlık, eğlence, dinlence, alış veriş, doğa ve soft turizm olanakları sunuyor.

Kutsal ve büyülü ada Kıbrıs’ın en ilginç yerlerinden olan Magosa Kalesi. Magosa Zindanı’nın karşısında bulunan tarihi kilise ve üzerindeki cami minaresi, görkemli bir inanç turizm abidesi olarak duruyor. Mayorka’dan Kıbrıs’a selam!...

İspanya’nın Akdeniz’deki incisi Mayorka Adası’nda Barbaros Kalesi’ni gezdikten sonra, bir Katalon ailenin konuğu olduğum sırada, araştırmacı-yazar yaşlı aile büyüğünün anlattıkları karşısında büyülendim. Bilmediğim bir gerçekle başbaşaydım. Duyduklarım beni çok heyecanlandırdı... Türkiyeli olduğumu öğrenince bana teşekkür eden Katalon yazara, neden teşekkür ettiğini sorduğumda, yanıtı ilginçti: “Cervantez’in kolunu kestiğiniz için” dedi. Ben de kendisine: “Eğer biz Cervantez’in kolunu kesmiş isek, bize kızmanız gerekirdi” deyince adam, eski bir kitaptan Cervantez’in şu sözünü okudu:

“Ben 50 yaşındaydım ve yayınlanmış hiç eserim yoktu. İyi ki beni Türkler esir alıp Kıbrıs’ta zindana attılar. Banka soyguncusu, paralı asker, korsan ve savaş suçlusu olduğum için sol kolumu kestiler. Türklere teşekkür ederim. Çünkü, ben bir suçlu olarak İspanya’da engizisyon tarafından aranıyordum. Eğer onların eline geçseydim, beni yargılamadan ölüme mahküm edeceklerdi. Oysa benim sağlam kalan sağ kolumla dünyanın en büyük eserleri arasına giren “Don Kişot” kitabını yazdım. Kolumun kesilmesine karşın, bana bu olanağı sağlayan Kızıl Sakal (Barboros) Hayrettin’e ve Türklere minettarım...” diyen,  Dünya klasikleri içinde en çok okunan ünlü “Don Kişot” kitabının yazarı Cervantez’i (1575) ağırlayan Magosa Zindanı, 300 yıl sonra bir başka büyük edebiyatçıya da esin kaynağı olmuştu.

“ Zalim olsa ne rütbe bi-perva

Yine bünyad-ı zülmü biz yıkarız!..

Merkez-i  make atsalar da bizi

Küre-i arzı patlatır çıkarız!…”

Diyen Vatan Şairi Namık Kemal’e de (1873); 3 yıl zindan olan Magosa Kalesi ve Kıbrıs, şu anda bile görkemini, stratejik önemini ve gizemini koruyor..

 

Devamı haftaya…