Sevgili yolcu;

Kaygı. Tehlike veya tehdit olarak algılanan durumlarda ortaya çıkan; duygusal, davranışsal ve fiziksel değişiklikler ve tepkilerin yer aldığı, otomatik, sağlıklı ve doğal bir yanıt mekanizmasıdır. Bir anlamda kaygı organizmamızın savaşma-kaçma tepkisidir. Hayatımızı sürdürebilmemiz ve bize sıkıntı yaratan durumlarla baş edebilmemiz için kaygı gerekli bir tepkidir. Ancak her şeyin fazlası zararlı olduğu gibi kaygının da fazlası zararlıdır. Çünkü şiddeti ya da yoğunluğu kontrol edilemeyen kaygı daha uzun süre kişiyi meşgul eder.

Peki ya sen sevgili yolcu, kaygı ve endişelerinin farkında mısın? Varlığı, ölçüsü hakkında kendinden haberin var mı?

Geleceği düşünürken, yani başına gelebilecek muhtemel olayları düşünürken; bugün yaşayacağın güzellikleri kaçırabilirsin belki de değil mi? Şu anın lezzetini kaçırmaya değer mi sence? Bu yolculuğumuzda, kaygı dolu zihin durumu ile baş edebilme örnekleri üzerine konuşalım istiyorum.

Kaygıyı tetikleyen, bizi endişeye sokan en büyük etken nedir diye sorsalar, yarım bıraktığımız iş derim. Zihin bununla o kadar doludur ki, düşün düşün ve sonrası endişeye bırakır yerini. Yapmamız gereken bir iş, tamamlamamız gereken bir proje gibi bunları yarım bıraktığımızda, bıraktığımız yerde kalmıyor; zihnimizde fonda cızırtılar ile bizi meşgul etmeye devam ediyor. Hani derler ya kafa nereye biz oraya diye. İşte tam olarak böyle; biz nereye, yarım kalan işler balonu kafamızın içinde bizimle gittiğimiz yere. Bu sende de tam olarak böyle oluyor mu?

Kaygılı hissettiğin bir anında, oturup bir düşünmeni istiyorum. Nedir tam olarak zihnini meşgul eden? Bunları yazmanı istiyorum. Zihnindeki bu kalabalığı, adım adım arındırmak ister misin?

Kişinin, çok fazla boş kaldığı zaman varsa ya da çok fazla demiyim; boş kaldığı vakitlerde kişi zihnindeki sesleri susturabilmek adına, zihnini meşgul edecek eylemler yapabilir. Keza boş boş oturup, sosyal medyada gezinmek kişiye bir kazanç sağlamayacaktır. Zaman kaybı yaşamak yerine, keyif alarak yapacağı bir aktivite bir hobi koyabilir. Yürüyüş yapmak, okumak, yazı yazmak, spor yapmak, yoga, meditasyon, el işi öğrenmek veya yapmak, bir derneğe üye olup hem sosyal iletişim içinde olmak hem de insanlara fayda sağlamak gibi.

Zihnine ve kendine yeni şeyler katmadan, sadece oturup düşünüyorsan bu çıkışı olmayan bir labirent gibi başa sarar ve seni aşağı çeker sevgili yolcu. Bir düşün bakalım çok fazla boş zamanın var mı?

Kendini geliştirmek adına eğitimlere, atölyelere de katılabilirsin. Kişisel gelişim eğitimleri olabilir, hobi atölyeleri olabilir, müzik dans kursları olabilir. Böylelikle hem gelişimin seni mutlu eder hem anda kalırsın hem de yeni insanlar tanıyıp onlarla iletişimde olmak sosyal kaygını da aşmanı sağlar. Kulağa hoş geliyor değil mi?

Eskiden sana neler keyif verirdi bunu da bir düşün. Kendini kendinle kıyasla olur mu? Bir başkasının başarısı, yeteneği senin kıyasın olmasın. Sana sen lazımsın.

Yaşadığın kaygıları ve kendince bulduğun çözüm yollarını yorumlar kısmında yazabilirsin.

Beni dinlediğin için teşekkür ediyorum. Faydalanmasını istediğin kişilerle yazımı paylaşarak; sen de insanların hayatına dokunabilirsin.                                                              

Sağlıcakla, huzurla, anda kal. Sevgilerimle.

 #demetdurukan