Kendisini siyasi dengelere göre konumlandırmayınca daha net görüyorsun bazı gerçekleri. Hiç bir partiyle aidiyet bağı, hiç bir siyasi kampla mensubiyet ilişkisi, hiç bir güç odağıyla da gönül bağı içerisinde olmayınca insan, algı operasyonlarından da kurtarabiliyor kendisini. "Dilsiz şeytan" şeytan olmak yerine doğruları işaret etmeye devam edelim ki, "dost acı söyler" diye kabullenenler hisselerine düşeni alsın.

Bir önceki yazımda, İETT'de yapılan "yangından mal kaçırır gibi" son özelleştirmeyi anlatmıştım. İETT sessiz, onun bağlı bulunduğu İBB yöneticileri de. Sırça köşklerinde kurulu  şatafatlı iftar sofralarında oturan insanların, her gün sefer iptali sebebiyle evlerindeki iftar sofrasına yetişemeyen "vatandaş"ı neden umursasınlar ki!.. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "metal yorgunluğu" diye tarif ettiği, benim ise "aşırı doygunluk" dediğim hastalığa düçar olmuş olanlara ne feryat ulaşır, ne de nasihat. Onları ancak yukarıdan gelecek bir "fırça" uyandırabilir derin uykularından. 
Örneğin, İBB Başkanı Mevlüt Uysal'ı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görevlendireceği birisi arayacak ve "İETT'de neler oluyor kardeşim, ne biçim iş yapıyorsunuz?" diye yüksek perdeden uyaracak. Bakın bakalım o zaman toz-toprak içerisinde, arızalı halde sefere çıkarılan her gün servis yakan Mercedes marka otobüsler 3 gün üçerisinde nasıl tıkır tıkır işler hale getiriliyor.

* * *

Gelelim şimdi İBB'nin "kaldırım mühendisleri"ne. Büyükşehir Belediyesi, Anadolu yakasında Üsküdar'dan Çengelköy'e kadar kaldırım ve sahil düzenlemesi işi başlattı. Üsküdar'daki bölüm, denize çakılan kazıklar nedeniyle Mimar Sinan'ın eşsiz eseri Mihrimah Sultan Camii'nin duvarlarını çatlatmasıyla çok duyulmuştu. Ve caminin önüne kazık çakılmasından son anda vazgeçilmişti. Deniz bölümünde başka yerlerde "kazık"lama ve genişletme sürüyor.
Kara bölümünde ise hesapsız kitapsız işler dönüyor.

Anlatalım...

Üsküdar'dan Beykoz'a kadar uzanan tek gidiş, tek gelişten oluşan bir yoldan öz ediyoruz. İBB'nin "kaldırım" mühendisleri, bu yoldaki tüm kaldırımları genişletti, yolları da daralttı. Şimdi, bazı noktalarda iki otobüs karşılıklı geçiş yapamıyor. Hele bir de yol kenarına park etmiş bir tane bile araç varsa, otomatikman yol kilitleniyor ve araç kuyruğu Üsküdar'dan Tünel'e kadar uzanıyor. O yolda, özellikle yaz aylarında "yoğun yol kenarı parklanma" yaşandığını herkes biliyor. 
Kaldırım çalışması başladığından bu yana, Kuzguncuk'tan Üsküdar'a gidiş yarım saatten aşağıya düşmüyor. 

* * *

Çalışmalar bitince her şey düzelecek mi peki?
Hayır...

Düzelmeyecek, çünkü sahil yolundaki "uygunsuz parklanmayı" önleyecek hiç bir mekanizma yok. Yıllardır o bölgede "kafama göre park" yüzünden trafik sıkışır, vatandaş yollarda perişan olur ama kimse umursamaz. Taa ki, bir "devlet büyüğü geçişi" nedeniyle onlarca trafik polisinin sahil yoluna dökülüp, tek tek araçları kaldırana kadar... "Geçiş" tamamlanır, trafik polisleri ortadan kaybolur ve anında o parklanmalar tekrar oluşur, trafik tıkanır. Buna "kısır döngü" mü dersiniz, yoksa "umursamazlığın belgeseli" mi siz karar verin.

Çengelköy'deki Sabancı Polis Merkezi'nin önü, sağı, solu, karşısı bile "usulsüz parklanma" nedeniyle kapanıyorsa, kimi kime şikayet edelim ki!.. İETT otobüs durağı bile valelerin kontrolündeyse, geri kalanı siz düşünün artık.

* * *

Eğer bir "yetkili" imar planlaması veya ihale kotarma gibi çok önemli işlerinden zaman ayırıp "Sahi neler oluyormuş oralarda bir bakalım" derse, Üsküdar'dan Beykoz yönüne gitmeye başlamadan ilk şoku yaşayacak. İETT Otobüs durağından çıkışta, bir otelin önüne park edilen araçlar nedeniyle otobüslerin geçiş yapamadığını görecek. Aynı manzarayı, Kuzguncuk girişinde, çıkışında, Beylerbeyi'nde sağlı sollu parklanmayla, orayı aşmayı başarınca Çengelköy'de kokoreç, midye dolma keyfi yapanların tıkadığı yolla karşılaşacak.

İBB'nin, monte ettiği "plastik dubalar" ile parklanmayı önlemeye çalıştığı Çengelköy'de bu yöntem işe yaramayınca yol boyunca "çelik halat" çekilmişti. Birkaç kez duba çakıldı, 1 hafta dayandı, sonra çelik halat döşendi, 1 ayda söküldü. O yola harcanan "parklanmayı önleme" çabaları için yol yeniden yapılırdı. 
Çengelköy'den Beykoz yönüne geçişte yol rahatlıyor. Önünüzde dizili duran onlarca araba sanki Çengelköy'de buharlaşıyor ve trafik diye bir dert kalmıyor.
O meşhur "vahşi parklanma" Anadolu Hisarı'nda da karşınıza çıkıyor. Beykoz'daki rezaleti ayrı bir yazıda anlatmak gerekir zaten, çünkü neresini tutarsanız dökülüyor. 

Biz şimdilik Üsküdar'ın sahildeki tek ulaşım yolunu anlatmış olalım. Topu topu 50 kişinin aracını uygunsuz şekilde ana ulaşım yoluna park etmesi yüzünden, onbinlerce insanın çektiği çileyi anlatmış olalım.

Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen'e borcumuz olsun. Camiyle sırt sırta içki satılmasına göz yumulan mekanı da sonra yazarız...