Bugün hava biraz soğuk. Dün bütün gün yağmur yağdı. Bahçeler, tarlalar ıslandı. Ne zamandır bu yağmuru bekliyorduk hep birlikte. Ağaçlar, bitkiler, toprak, ekinler ve biz. Hepimize iyi geldi. Arındık. Mutlu olduk.

 Ama soğuklar korkutuyor.

Bahar Hanım bu sene gecikti biraz. Havalar ısınmadı. Hâlâ kar altında kalan yerler var. Erken uyanan hurmaların bir kısmını kavurdu soğuk. Biraz eriklere ve şeftalilere de zarar verdi. Olsun.  Sonunda dağ taş pembe beyaz çiçeklerle kaplandı.

Baştan aşağı çiçeklerle donanmış ağaçlar bizleri yaşadığımıza inandırıyor. Onları gördükçe ‘’yaşamak ne güzel’’ diye bir çığlık dolanıyor içimizde. İşte o anlar ‘’gerçek anlamda’’ yaşadığımız anlardır.

Bahar ömrün aldığı armağandır. Ve ben; Bahar Hanımdan yaşam hediyemi aldıkça yazmaya ve anlatmaya devam edeceğim.

Zamanın ve yaşamın karşısında bir kum tanesinden farkımız yok. Uçsuz bucaksız bir çölde hepimiz bir kum tanesiyiz. Toplansak, bir araya gelsek belki bir avuç kadar oluruz Bahar Hanımın ellerinde. Milyonlarca yıl süren yaşamın karşısında da  aynı durumdayız. Kim bilir kaç milyon bahar gördü durmadan yorduğumuz şu yaşlı Dünyamız.

Şehirlerde baharı ancak saksılarda karşılıyoruz. Bir iki tane de duvarların arasına sıkışmış ağaç oluyor Bahar Hanımın geldiğini haber veren. Kir, duman, is, gürültüden yorulmuş sokaklarda insanlar hep bir yerlere yetişme, evine ulaşma, ayakta kalma derdinde.

Bunca dert arasında fark etmiyorlar bile hangi mevsimdeyiz, ağaçlar çiçek açmış mı, kuzular oğlaklar doğmuş mu? Sahi, sizlere annelerinin yanında koşup oynayan bembeyaz kuzuları, oğlakları anlatmadım hiç. Baharla birlikte onlarda katılıyor aramıza.

Dursanız bir kışlanın yanında, o minik kuzuların oynaşmalarını on dakika seyretseniz emin olun ömrünüz üç beş gün uzar.

Şehrin insanı! Neler kaçırdığını görmen için birkaç fotoğraf paylaşıyorum. Eğer doğaya dönersen sana da armağan olarak baharlar verilir. Belki senin de armağanın bekliyordur bir yerlerde.

Unutma  yaşam ‘’bir’’ gündür ve senin bir günün de bu yazıyı okuduğun an olabilir.

Sonra…

Bir varmış, bir yokmuş…