Futbol 90 dakika, 22 oyuncunun top koşturduğu ve yeryüzünde en çok anlam atfedilen spor dalıdır desek yanlış bir tez ileri sürmüş olmayız.  Dünyanın pek çok yerinde neredeyse hayatın anlamı haline gelen futbolda her şey var. Ezeli rekabetler, derbiler, kaçan goller, gol hanesine yazdırılamayan penaltılar, verilmeyen penaltılar gösterilmeyen kırmızı kartlar, elde edilemeyen şampiyonluklar…

Yani ihtimaller, ihtimaller….

O gol olsaydı, penaltı kaçmasaydı, 1 dakika daha olsaydı gibi ihtimallere dayanan futbolda 90 dakika içinde çok şey oluyor ve bitiyor ama bazen olanlar, bazen olmayanlar hafızalara kazınıyor, yıllar geçse de üstünden hatırlanıyor.

Bu yazıda “O an”lar ya da diğer bir deyişle futboldaki kırılma anlarını hatırlatacağız. Tanrı’nın eli nedir? Baggio o penaltıyı atsaydı ne olurdu, Zidane’ın Materazzi’ye attığı kafanın bedeli ne oldu? Taffarel o golü kurtarmasaydı Galatasaray yine de Avrupa şampiyonu olur muydu? Cantona neden seyirciye tekme attı, sonucu ne oldu?

Bu ve benzer başka soruların cevabı yazımızın devamında sizleri bekliyor.

İşte futbolun unutulmaz “O an’lar’ı…

 Hurst'ün çizgiyi geçmeyen topu ile gelen şampiyonluk

1966 Dünya Kupası finalinde İngiltere ile Batı Almanya yenişememiş, maç uzatmalara gitmişti. Maçın 101. dakikasında İngiltere, Hurst ile golü buldu ve devamında tarihindeki ilk ve tek Dünya Kupası şampiyonluğuna ulaştı. Ancak Hurst’ün önce üst direğe sonra çizgiye çarpan topu hem o gün hem de ondan sonraki senelerde tartışıldı durdu.

Maradona'nın Tanrı'nın eli ile attığı gol

Arjantin’in 1986 Dünya Kupası’nın çeyrek finalinde İngiltere ile eşleşmesi olayı sadece bir futbol maçı olmaktan öte bir yere taşımıştı. Zira Falkland Savaşı’nın üzerinden sadece 4 sene geçmişti savaşı ve Adalar’ı kaybeden Arjantin intikamını istiyordu. Bu intikam yeşil sahada Maradona tarafından alındı.

Dünya futbolunun o dönemdeki en büyük yıldızı Maradona maçın 51. dakikasında sağdan gelen ortaya yükseldi ve topu ağlara gönderdi. Ancak bunu yaparken kafasını değil, herkesin görebildiği şekilde elini kullanmıştı. Ancak gol kabul edildi. Spor tarihinin en sansasyonel olaylarından biri olan ve “O Tanrı'nın eliydi' dediği gol ile Arjantin tur atladı ve sonra da Dünya Kupası'nı kaldırdı.

Manchester City'nin şampiyonluk özlemini dindiren  ”Gecikmiş” gol

44 yıl şampiyon olamayan Manchester City, 2012’de ligin son haftasına lider girmişti. Kendi sahalarında alacakları bir galibiyet şampiyonluğu getirmeye yetecekti. Rakip ise ligin zayıf takımlarından Queens Park Rangers‘tı. 1-0 öne geçtikleri maçta şampiyonluk şarkıları söylenme başlamışken arka arkaya yedikleri 2 gol neredeyse hayalleri suya düşürüyordu.  Dakikalar tükeniyor beklenen gol bir türlü gelmiyor, 44 sene sonra bu kadar yaklaştıkları şampiyonluk ellerinden kayıp gidiyordu. Dakika artık 90 olmuştu ve ezeli rakipleri, aynı şehrin diğer takımı Manchester United şampiyon olmak üzereydi. 5 dakika uzayan maçın 94. dakikasında beraberliği yakaladılar. 95. dakikada ise galibiyet golü geldi. Mucize oldu ve City 44 yıllık özleminin dindirdi.

Baggio'nun atamadığı penaltı

1994 Dünya kupasının finalinde kimin kazandığını bir anda hatırlamayabilirsiniz ama Baggio’nun kaçırdığı penaltıyı herkes bilir. Brezilya İtalya karşılaşmasını normal süresi ve uzatmaları beraberlikle geçilen maç penaltılara gitmişti. Brezilya 3-2 öndeydi ve topun başına İtalyan efsanesi Roberto Baggio geçti. O ana kadar takımını tek başına finale taşıyan Baggio, çok kötü bir vuruşla topu üstten auta yolladı ve kupa Brezilyalı futbolcuların ellerinde yükseldi ve kaçan penaltı İtalya’yı kupadan etti.

Escobar'ın kendi kalesine attığı gol hayatına mal oldu

1994 Dünya Kupası’nda asıl büyük dram, grup aşamasında oynanan Kolombiya – ABD maçı oldu.. İlk maçta Romanya’ya yenilen Kolombiya, bir sonraki ABD maçını da kaybedince gruptan çıkma şansını kaybetti. O maçta kendi kalesine gol atan Kolombiyalı futbolcu Escobar, ülkesine döndüğünde bu gol yüzünden bir barda çıkan kavgada silahla vuruldu ve hayatını kaybetti. Escobar’ın içeriye yapılan ortayı kesmek için ayağını uzatması ve topun yön değiştirip kendi kalesine girmesi hayatına mal olacaktı.

Cantona'nın tekmesi

Manchester United ile Crystal Palace arasında oynanan karşılaşma da yine sansasyonel bir olay ile hatırlanıyor.

Maçın 48. dakikasında tribünden kendisine edilen küfrü duyan Eric Cantona o güne kadar görülmemiş olan bir şeyi yaptı ve koşarak tribünde oturan seyirciye bir uçan tekme salladı. Maç berabere bitti, futbol tarihinin bu en meşhur görüntüsüne imza atan Cantona ise büyük bir ceza aldı ve sezonun kalanında oynayamadı. Takımın en iyi oyuncusu kaybeden Manchester United ise seneyi 1 puan geride tamamlayarak ikincilikte kaldı. Şampiyon ise kimsenin en ufak bir ihtimal olarak görmediği, o güne kadar tek bir şampiyonluğu dahi olmayan Blackburn Rovers oldu.

Taffarel'in Avrupa Şampiyonluğu getiren kurtarışı

2000 yılı Parken Stadyumu, Türklerin kalbinin attığı bir mekan oldu. Galatasaray, Türkiye futbol tarihinde bir ilke imza atarak UEFA Kupası finalinde, Arsenal'in karşısına çıktı. Normal süresi berabere biten maç uzatmalara gitti. Arsenal bastırıyor, Galatasaray direniyordu. Uzatmaların bitmesine az bir süre kala sağdan gelen ortaya Arsenal’in ve Fransız Milli Takımı’nın efsane oyuncusu Thierry Henry yükseldi. Etrafında onu rahatsız eden kimse yoktu, açısı çok iyi, orta ise çok güzeldi. Son derece sert bir kafa vuruşuyla topu güzel bir yere, tam da köşeye gönderdi. Ekranların başındaki milyonlar, televizyonda maçı anlatan spiker, sahadaki futbolcular, herkes topun ağlarla buluşmasını beklerken kaleci Taffarel inanılmaz bir refleks gösterip, köşeye doğru uzandı ve topu çelmeyi başardı. Böylece penaltılara giden maçı Galatasaray kazanıp adını şampiyonlar listesine yazdırdı.

Zidane'ın kafası, İtalya’nın kabusu

2006 Dünya kupası finali, sahnede Zidane var. Fransa ile İtalya’nın beraberlikle sonuçlanan final mücadelesi uzatmalara gitmişti. Futbol kariyerinin son maçına çıkan ve harika bir turnuva geçiren Zidane, kupayı da kaldırarak futbol hayatını muhteşem bir şekilde, olabilecek en iyi sonla bitirmek istiyordu. Uzatmaların bitimine 10 dakika kala, bir faul pozisyonu sonrası kız kardeşine küfür eden Materazzi’ye attığı kafa ile kırmızı kart gördü ve kariyerini elinde Dünya Kupası ile omuzlarda bitirmek yerine soyunma odasının yolunu tutmak zorunda kaldı. Penaltılara giden maçı ise İtalya kazandı ve hem Zidane efsanesinin hem de Fransa’nın muhteşem kupa yolculuğunun hikayesi çok kötü bir şekilde bitti. Bir anlık öfkesine kurban giden Zidane için olabilecek en kötü son, İtalya için 1994’teki kabusun telafisi oldu.