“İnsanoğlu çeperle yaşar ve çeperinde daima kargaşa vardır.” derler. Daha derine indikçe bulduğunuz ışık ve sessizlik ise muazzamdır. Orada ne hatalar ne de yanlışlar vardır. Orada karakterinizden bile bağımsız olan, kaynağı hiç bitmeyen bir ışık vardır. Güneşten bile parlak…

Osho “hatalarını görmeye başladığında kuru yapraklar gibi düşmeye başlarlar” der. İnsanoğlu farkındalığa ulaştığında bilinçli olur. Bilinçli olduğunda ise değişim başlar. Bilinçli ve farkındalıkla yapılmamış değişim, aslında değişim değildir. Merkezde gerçekleşmez, sadece çeperleri boyayıp geçer. Peki sizler gerçekten hatalarınızı farkedip, değiştirebiliyor musunuz? Ya da ne kadarını değiştirebildiniz?

Hata yapıyoruz. Yapacağız da. Hatalarımızı görüyoruz fakat ne kadar farkındayız? Başkalarının hata yaptığımızı yüzümüze söylediği zamanlarda onları duyuyoruz. Fakat yineliyorum ne kadar farkındayız? Aynı hatalara düşüp duruyor ve bir döngü yaşıyorsak aslında hiç farkında değiliz. Bilinçsizce yapmaya devam ediyoruz. Çünkü farkındalığın olmadığı yerde bir bilinçlilik halinden söz edemeyiz.

Önceki yazılarımda kendimizden daha çok etrafımızda olup biteni izlemeye alışkın olduğumuzdan bahsetmiştim. Bu alışkanlığımıza devam edip, içimizde uyanmadığımız müddetçe maalesef etrafımızdakiler hakkında kendimizden daha çok şey bileceğiz. Bir bardak su içerken bile elimize, suyu yuttuğumuz ana odaklanmak yerine bi yerlere bakıp, aklımızdan düşünceler geçirip en ufak eylemlerimizde dahi kendimizi izleyemediğimizi farketmiştik. Uyanmamız gerekiyor artık demiştim. Mecazi olarak kullanmıştık fakat gerçek uykuda da böyle. Çünkü ne zaman uyusak dışarıda izlediğimiz şeylerin yansımalarını görüyoruz, hayaller kuruyoruz yine başka şeyler ya da başkalarını düşünüyoruz. Uykuda bile kendimizi izleyemiyoruz. (Aksini başarmak için uyurken meditasyon yapma üzerine yazılanları araştırabilirsiniz) İşte bizi değişime götürecek olan yol yine bahsettiğimiz bu ufacık, bizde epey eksik olan, unuttuğumuz bir eylemden geçiyor. İzlemek… izlemek; farkında olmak ve bilinçlenmek.

Eğer değişim ve dönüşüm istiyorsak, kendimizi izleyerek başlamalıyız. Başkalarının “iyi” tanımının, doğrularının, kurallarının ötesinde bir yere gitmeliyiz. Kendi içimize…

Hatalarımızın tekrarını istemiyorsak, hatalarımızın farkında olmalı, bilincine varmalı ve onları kabul etmeliyiz. Hata yapmamak için değil, hatalarımızın farkında olmak için bilinçlenmeliyiz. Çünkü içimizdeki iyiliğe, derinlerdeki ışığa, merkezimize ancak böyle ulaşabiliriz.

Osho der ki;

Bilinçli bir insan sadece iyi bir insan değildir, çok daha fazlasıdır. Kendi varlığının farkında olduğun an, iyilik seni bir gölge gibi takip eder. O zaman iyi olman için bir çabaya gereksinim yoktur; iyilik senin doğan olur. Ağaçların yeşil olması gibi, sen de iyi olursun. Ve iyilik kendiliğinden geldiğinde kendine has bir güzelliği, zarafeti, basitliği ve alçakgönüllülüğü olur. Burada veya başka hiçbir yerde ödüle ihtiyaç duymaz. Çünkü kendi kendinin ödülüdür...