Gastronomide taşlar yerinden oynuyor. Anadolu mutfağı artık ayaklarınıza geliyor. Ünlü şeflerin dokunuşları ile hayat bulun zengin mutfaklara şimdi de Şanlıurfa eklendi.

Tarihin sıfır noktası Göbeklitepe’nin mirasına ev sahipliği yapan Şanlıurfa, binlerce yıllık mutfak kültürüyle artık yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da dikkatini çekiyor. Ancak kentin gastronomi potansiyeli, henüz tam anlamıyla küresel pazara taşınabilmiş değil.

Ünlü Şef Fatih Kaplan, Şanlıurfa mutfağının yalnızca kebap ve çiğ köfteyle sınırlı kalmaması gerektiğini belirterek, “tarladan sofraya uzanan sürdürülebilir gastronomi zinciri” kurulması çağrısında bulundu.

Kaplan’a göre Şanlıurfa’nın en büyük eksiklerinden biri, üretici ile gastronomi sektörü arasındaki zayıf bağ.

“Gastronomi artık sadece lezzet değil, hikâye meselesidir,” diyen Kaplan şöyle devam etti:

“Turistler yalnızca yemeği değil, o yemeği yetiştiren çiftçiyi, kullanılan yerel tohumu, emeği ve coğrafyayı tanımak ister. Biz bu hikâyeyi dünyaya doğru anlatamadığımız için potansiyelimizi yeterince değerlendiremiyoruz.”

Şef Kaplan, bölgenin zengin ürünlerini (Urfa biberi, fıstık, mercimek, nar ekşisi) uluslararası arenada markalaştırmak için şef-üretici buluşmaları, yerel tedarik zincirleri ve gastronomi rotaları oluşturulması gerektiğini vurguladı.

Kaplan, gastronomi turizminin yalnızca lezzet değil, aynı zamanda hizmet kalitesi olduğunu hatırlatarak, mesleki eğitimde ciddi bir boşluk bulunduğunu ifade etti.

“Misafire bir yemek değil, bir kültür sunuyoruz. Bu yüzden hizmet dili, sunum estetiği ve misafirperverlik anlayışı dünya standartlarına ulaşmalı. Alaylı ustalarımızın deneyimiyle genç şeflerin vizyonunu birleştiren bir eğitim modeli kurmalıyız,” dedi.

Kaplan, bu kapsamda ‘Urfa Gastronomi Akademisi’ kurulmasını, kadın üreticilerin ve genç girişimcilerin bu dönüşümün bir parçası haline getirilmesini önerdi.

Şanlıurfa’da yaz aylarında artan sıcaklık nedeniyle turizmin mevsimselliğe sıkıştığını belirten Kaplan, bu durumu kırmak için dört mevsimlik deneyim turizmine geçilmesi gerektiğini savundu.

“Halfeti’nin sular altındaki dokusu, Harran’ın mistik evleri ve Urfa mutfağının kadim lezzetleri birleştirilirse, bölge 12 ay boyunca cazibe merkezi olabilir,” dedi.

Ayrıca, yerel peynir ve reçellerle desteklenen “Urfa Kahvaltısı” markasının da küresel çapta tanıtılması gerektiğini belirtti.

Şef Fatih Kaplan, Şanlıurfa’nın sadece geçmişin değil, geleceğin de gastronomi başkentlerinden biri olabileceğini söyledi:

“Şanlıurfa’nın zengin sofrasını dünya sofralarına taşımak, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, üreticilerin ve şeflerin ortak bir vizyon etrafında buluşmasıyla mümkün. Bu şehir, mutfağından başlayarak dünyaya örnek bir kalkınma modeli yaratabilir.