Sosyal medyada bir video dolaşıyor...

Uzakdoğu ülkelerinde çekilmiş... Bir otobüste, gençler oturuyor, yaşlı bir hanım biniyor.

Herkesin gözü elindeki telefonda, kimse yer vermiyor, hatta bir kız yüzünü çeviriyor...

Şoför arabayı durdurup yaşlı hanıma yerini veriyor... Yaşlı hanım direksiyona oturunca gençlerin hepsi ayaklanıyor...

Kısa bir video ama çok şey anlatıyor...

Türkçe'ye çevrilmiş haliyle kamu spotu diye televizyonlarda göstermek lazım...

Metroda, metrobüste ve otobüslerde sürekli göstermeli ki, belki yoz kültür biraz değişir...

Eskiden yaşlılara yer vermeyen ayıplanırdı... Şimdi kimse umursamıyor...

Yaşlılar bile minicik çocuklarını koltuğa oturtuyor, kucağımıza alalım da biri otursun diyen yok. O çocuk büyüyünce tabii ki kimseye yer vermez...

Yer vermekten vazgeçtim, toplu taşımada öyle oturuyorlar ki; kahvede öyle otursan adamı kovarlar...

Yayılarak oturmak en yaygını... Özellikle metroda yayılıyorlar, yetmemiş bacak bacak üstüne atıyorlar... Ayaklar ortada sallanıyor... Birinin ayağına takılmadan adım atamazsın...

Bir de bacakları açıp oturanlar var ki, babasının özel mülkü sanırsın...

Bazıları oturuyor, yanına çantasını koyuyor, iki koltuk işgal ediyor, millet ayakta kalmış umursamıyor...

Geçenlerde birinin metroda tam üç koltuğu işgal ettiğini görünce artık pes ettim. Bir yanına çantasını, diğer yanına elindeki torbayı koydu... Birine de oturdu...

Kapının önünde durmaktan vazgeçmeyenler de var... Sanırsın bekçilik yapıyor, kapının tam ortasında duruyor ki, kimse inemesin!

Otobüse binenler, boş yerlere ilerlemez... Arkası boştur ama kapı önünde herkes balık istifi...

Tam otobüse binince çantasında akbilini arayanlar artık normal karşılanıyor! Akbilini bulacak, basacak, geçecek... Herkes onu bekliyor... Otobüse binmeden akbili hazırlamak huyumuz yok...

Metro duruyor, inmek istiyorsunuz... Binecek olanlar kapı önüne yığılıyor. İte kaka zar zor iniliyor. Kimse önce inenlere yol verelim, demiyor. Herkes bir an önce bineyim de yer kapayım derdinde...

Toplu taşımada sıra kültürü zaten kalmadı... Sırada bekliyorsunuz, kapı açılır açılmaz, herkes saldırır gibi hücum ediyor. Kurala uyarak sırasını bekleyenler en son ancak binebiliyor.

Kimseye söz söylenmiyor. Birini uyarsanız elli tane laf işitiyorsunuz... Dayılanana tutun da saldırmak isteyene kadar her türlüsü var...

Her şey var, insana saygı yok...

İnsana saygı olsa bu sorunların hiçbiri olmayacak...

*****

Kırlangıçlar

Ayvalık'ta bir açık hava otelindeyim, resepsiyon da açıkta. Resepsiyonun köşesinde bir kırlangıç yuvası var; üç yavru, kafalar dışarda, gagalar açık. Anne ve baba gidip gelip yiyecek getiriyorlar ve ayrı zamanlarda geldikleri için birbirlerini görmüyorlar. Anne birinci yavruya yem veriyor, birazdan baba gelip ikinciye, anne tekrar geldiğinde üçüncüye, baba gelip birinciye. İnanılır gibi değil, sırayı hiç şaşırmadılar: Adalet.

Akşama doğru sudan çıktım, baktım yuvaya siyah bir kedi yaklaşmış. O ufacık ana baba canhıraş bir şekilde dalıp, çıkıp kediyi uzağa kadar kovaladılar: Cesaret.

Otel sahibi şunları anlattı: Bahar başlarında göçten döndüklerinde yuvanın bulunduğu bölümün kapalı olduğunu görünce, resepsiyon görevlisinin kaldığı odaya girip çıkıp onu uyandırmışlar: Akıl.

Sabah su içmek için fiskiyenin üzerinde dolaşıp çığlıklar atıyorlardı, ta ki fiskiye açılana kadar: İletişim.

Yuvalarını öyle bir yaparlar ki yıllarca dayanır: Kalite.

Kışları sıcak ülkelere göç ederler: Yenilik.

Onların yaptığı yuva, diğer kuşların saman çöplerini üst üste koyarak yaptığı dingildik yuvalara hiç benzemez. Benzer bir yuva yapabilen başka bir kuş yoktur: Farklılık.

Hiç kırlangıçları bir yerde pineklerken hatırlıyor musunuz? Devamlı uçarlar: Çalışkanlık.

İnanılmaz hızlıdırlar, su zerresini havada yakalarlar: Hız.

Binlerce mil uzaktan hep aynı yuvaya dönerler. Ömürlerinin sonuna kadar yuvalarına bağlıdırlar: Yurt sevgisi...

Kırlangıçları hep çok sevdim. (Ahmet Şerif İzgören)

*****

TEBESSÜM

Hayat dersi

Bir gün genç bir öğrenci, öğretmenine, "Okul ve hayat arasındaki fark nedir?" diye sordu.

Öğretmeni ona şu cevabı verdi:

- Okulda önce dersleri alır, sonra sınava tabi tutulursunuz. Hayat ise önce sınav yapar, dersinizi sonra alırsınız...

*****

GÜNÜN SÖZÜ

İyilik belki unutulur ama ölmez; kötülük ölür ama unutulmaz.

Prof. Dr. Sami Zan