Dünya üzerinde kötü iş yoktur. Bazı işleri kötü yapan ya da yapamayan insanlar vardır.

Sık sık televizyonlarda, gazetelerde tarımdan para kazanamıyoruz; öldük, bittik, mahvolduk diyen köylülerimizi görüyorsunuzdur. Burada yapılması gereken en önemli ayrım tarımın bir sektör olduğu ve para kazanma eyleminin bu sektörle ilgili değil bu alanda çalışan ve başaramayan bireylerle ilgili olduğudur.

Yaklaşık sekiz yıldır tarım alanında çalışıyorum ve kurduğum sistemi tam anlamıyla işler hale getirdim. Bu süreç boyunca da bol bol gözlem yapma fırsatım oldu.

Köylümüz ekmeyi, dikmeyi, yetiştirmeyi çok ama çok iyi biliyor. İnsanlarımızın takıldığı nokta işletmecilik. Ne yazık ki işletme tekniğine ulaşarak, onu özümseyip yorumlayacak genel kültür ve bilgiye sahip olmadığı için insanlarımızın sıkıntısı bir türlü bitmiyor. Çok net bir örnek vermek gerekirse; yüz elli bin liralık tarım aletini peşin almaya çalışan bir arkadaşa “neden destek kredisi kullanmıyorsun; beş sene vadeli, sıfır faizli, sene de tek ödemeli” dediğim de aman aman ben krediden korkarım diyerek asla bu yola baş vurmayacağını söylemişti.

Ne yazık ki bu türde kolaylıkları ve devlet desteklerini yararlı olduğunu anlayıp kullanabilecek köylü sayımız % 10’u geçmez.

İşletme bilgisi burada devreye giriyor aslında. İnsanlar üretim verimliliği için çaba sarfetmek zorunda. Bir kilo elmayı ya da buğdayı kaça liraya ürettiğini bilmeyen insanlarla Türk tarımının başarılı olması olanaksız.

Zamanla “piyasanın görünmez eli” dengeyi sağlayacak bu büyük güruh topraklarını başkalarına bırakarak tarımsal üretim alanından çekilecek.

Sadece tarım için geçerli değildir bu işini kötü yapan bakkalın, marangozun, manavın, berberin, lokantanın, marketin, şirketlerin ayakta kalması mümkün değildir. hizmet veya üretim alanı fark etmez ürettiğiniz hizmeti veya ürünü sizden daha ucuza ve daha kaliteli üreten kişiler/firmalar diğerlerini piyasadan silecektir.

Tarım alanında da aslında bu sorunu yaşıyoruz. Toprakların küçülmesi/bölünmesi, yeterli sermayenin olmaması hep ikincil nedenlerdir. Bu sorunu ortadan kaldırmak da işletmecinin görevidir. Ne yazık ki belirli bir bilgi birikimine ulaşamamış insanlar hiçbir sorunu ortadan kaldıramaz, hiçbir soruna çare bulamaz.

Kısacası tarımsal üretim sorunumuz insan ve eğitim sorunumuzdan kaynaklanıyor. Tabi yanlış tarım politikaları uygulayan, seçenlerle aynı bilgi ve genel kültür düzeyine sahip insanların doğru politika uygulaması mümkün değildir.

Ülkemizin en büyük sorunu insanlarımızın genel kültür, genel bilgi düzeylerini yeterince yükseltememektir. Eğer insanınıza soyut düşünme hatta vazgeçtim soyut düşünme yeteneğinden “düşünme” yeteneği kazandıramazsanız mercimeği, nohudu, buğdayı yabancı ülkelerden ithal etmeye devam edersiniz.

Yeterince gelişmemiş toplumlarda demokratik seçimler her zaman doğru sonuca ulaşmaz. Zaten demokrasi de en ideal bir yönetim biçimi değildir. Sadece uygulama olarak elimizde sistem olarak bu var. Demokrasinin ideal seçme aracı olabilmesi için toplumun eğitim seviyesinin belirli bir düzeyin üzerinde olması gerekir.

Sadece bizde değil bu sorun emin olun diğer toplumlarda da var.

Tarım sözcüğünden demokrasi ve seçimlere kadar geldik. Aslında bizi var eden seçimlerimiz. Akıllıca seçimler yapmazsak hem biz kaybederiz hem de ülkemiz.