Bir hareketin, bir gücün derecesi, sertlik. Bir hareketten doğan güç. Duygu veya davranışta aşırılık. Böyle tanımlanmış sözlükte şiddet. Hepimiz biliyoruz ki bu sözcüğün anlamı değişti, artık derecelendirme anlamında kullanılmıyor. Daha çok karşı tarafa acı çektirme amaçlı saldırılarda kullanılıyor. İçinde bulunduğumuz dönemde çocuklara, hayvanlara, insanlara saldırının ve saldırı şiddetlerinin arttığını görüyoruz.

Dövülerek öldürülen çocuk haberleri okuyoruz, seyrediyoruz içimiz kanayarak. Sokakta uyuyan köpeği arabasıyla ezen insanlar görüyoruz. Sık sık doktora saldırı haberleri yapılıyor. Daha birkaç gün önce biri hastası tarafından öldürüldü. Bunaldık. Hepimiz sıcak su konulunca ortasından çatlayan cam bardaklar gibi gerildik. Sanki aynı toplumda yaşayan bireyler olarak aniden birbirimize saldıracağız. Sokaklar birden bire savaş alanına dönecek. 
Herhangi bir saldırı toplum tarafından tepkiyle karşılandığında bizleri yönetenler veya insanların bir kısmı bu tür olaylara karşı yasa çıkarmayı gündeme getiriyorlar. Sanki yasa çıkarsa bu olaylar engellenecekmiş gibi. Hırsızlığa karşı yasa var ama hırsızlık bitmiyor diyorum içimden ne zaman böyle bir önerme duysam. Ve sorular sormaya başlıyorum; acaba diyorum seçilmiş ve atanmış yöneticiler bu durumu bilmiyor mu ya da bilmezden mi geliyor diye. Sivrisineklere açtığınız savaşta bataklığı kurutmayı hiç aklınıza getirmemeniz gibi. Seçilen ve atanan yöneticiler bu toplumda yaşayan insanların huzurunu sağlamak ve ihtiyaçlarını en uygun biçimde karşılamak için oradalar ve bu toplum tarafından görevlendirildiler. 

Şiddet; kültürel değerleri sıfırlanmış, uygulanan yanlış modellerle birey olması engellenmiş kişilerin intikam alma güdüsüdür. Babasından yediği dayağın, öğretmeninden yediği dayağın, toplumsal olarak yaratılan aşağılanmanın ve ezikliğin intikamı alınmaya çalışılıyor bir şekilde içinde yaşadığımız toplumdan, insanlardan, hayvanlardan ve eşyalardan. Gücünün yettiği her şeyden.
Binlerce yıl boyunca geliştirdiğimiz kültürümüz; bizi ayakta tutan ve görünmeyen çelik iskeletlerimizdir. Bu iskelet yok edilirse köleleşmeye hazır hastalıklı bir topluma dönüşürüz. Önceliğimiz değerlerimizi korumak olmalıdır.
Kısaca söylemek gerekirse şiddet bireysel çabalarla, yasalarla veya tek başına eğitimle engellenemez. Ne yazık ki kültürsüzleştirme çalışmalarıyla eğitim ve öğretim sözcükleri de anlamsal olarak birbirlerine karıştırıldı. Eğitim ailenin, devletin ve toplumun el ele vererek insani kavramların, acı ve tatlı yaşadıklarımızla tarihimizden süzerek elde ettiğimiz kültürel değerlerin bireye aktarılması durumudur. Eğitilmiş bir topluluğa öğretmek çocuk oyuncağıdır.  Tek yol toplum olarak hareket etmeyi başarmaktır.

Altımızda dönmekte olan, içinde yaşadığımız dünyada; çevremizde bizimle birlikte dönen ne varsa; insanlar, hayvanlar, ırmaklar, ağaçlar yani bütün canlı varlıklara saygıyla yaklaşmış; ırmağı kirletmemek adına elini içine daldırıp yıkamak yerine ondan aldığı suyla dışarda yıkamış bir toplumun üyesi olarak birbirinin gırtlağına sarılan insanlara dönüşmemizi şaşkınlıkla izliyorum. Biz buralar nasıl geldik? Buralara gelelim diye nelerden vazgeçirdiler bizi? Neleri aklımızın içine yerleştirdiler? Ve bence en önemli soru şu; bu girdaptan nasıl çıkarız?

Öncelikle gerçekçi olup şiddetin veya kaba gücün ortaya çıkmasını sağlayan nedenleri tespit  etmemiz gerekiyor. Sorunun nedenini bulmak sorunu çözmek demektir. Yoksa atan sigortayı kaldırmak ve yeniden elektriğe kavuşmak sorunu ortadan kaldırmak değil ötelemektir. Sorunu ortadan kaldırmak atan sigortanın neden attığını bulmak ve tamiratı gerçekleştirmektir. O tamirat yapılmazsa zorluklarla elde ettiğiniz eviniz ve o evin içinde olan her şey küçücük bir kısa devreyle küle döner. Ev örneği ve içinde barındırdıkları toplum ve ülke olarak genişletilebilir.

Kısaca belirtmemiz gerekirse içinde bulunduğumuz ve bizleri hızla aşağı çeken girdaptan kurtulmanın yolu o girdaba neden olan akışı kesmektir. Bireysel çabalarla kendini girdaptan dışarı atmak tam olarak kurtulduğunuz anlamına gelmez. Eğer girdaba kapılmış dönen ülkenizse ve siz insanlarınızı kurtarmak için çabalamıyorsanız emin olun bir gün şiddet sizede ulaşacak demektir.