Sağlık her şeyden önemlidir... Sağlık varsa huzur var, sağlık yoksa hiçbir şeyin kıymeti kalmaz...
Buna rağmen sağlığımıza gereken özeni gösterdiğimiz söylenemez...
Çünkü sağlıklı iken asla hastalığı düşünmeyiz, hastalık anında başımıza neler geleceğini aklımızdan bile geçirmeyiz...
Sağlıklı iken bu konulara girmeyi sevmeyiz...
Bunun içindir ki sağlık ticareti yapılmasına göz yumabiliyoruz.
Dünyanın hiçbir yerinde ilaç reklamı yapılmasına izin verilmez... Hele hele televizyonlarda saatlerce süren reklamlarla insanların çaresizliği üzerinden ticaret yapılmaz...
Hepimiz görüyoruz ki, başına bitkisel eklenerek, ne olduğu bilinmeyen ama her derde deva olduğu söylenen bazı ürünler televizyonlarda reklamlarla pazarlanıyor...
Denetimsiz reçetesiz bangır bangır reklamlarla bu ilaçlar satılabiliyor.
İnandırıcı olabilmek için de ilaçlardan fayda gördüğünü söyleyen insanlar ekrana çıkarılıyor.
İnsanların çaresizliğinden yararlanılıyor... 
Hastalığına derman bulamayan, hele hele bir iki doktora gitmesine rağmen tedavi olamayan insanlar, çare olarak bu ilaçları kullanıyor... Kimisi farkına varmadan denetimsiz kullanılan bu ilaçlar yüzünden daha beter hasta oluyor... Kimisi ise maalesef canından oluyor...
Sağlık bu kadar ucuz olmamalı... İşportada sebze meyve satılır gibi ilaç pazarlanmasına izin verilmemelidir...
Hele hele televizyon reklamlarıyla insanların kandırılmasına göz yumulmamalıdır.
Sadece bu kadar değil... Özellikle İstanbul'un birçok yerinde sokak ortasında ilaç satılıyor...
Birçok insan bu ilaçları alıyor, kullanıyor. Yan etkilerine maruz kalıyor, kimisi çok ağır sıkıntılar yaşıyor. 
İlaçların türü mahiyetiyle sokakta ilaç aldığını kimseye anlatamayan insanlar şikayetçi bile olamıyor. Derdine derman bulamadığı gibi derdine dert ekliyor... Daha beter duruma düşüyor.
Birileri bol keseden para kazanırken, iyi niyetinin kurbanı olan insanlar sağlığından oluyor... 
İnsan sağlığı ticaret konusu yapılamaz... Sağlık bu kadar ucuz olmamalıdır.

***

Mucize verir misin?

Sally, küçük kardeşi George hakkında anne ve babasının konuşmalarını duyduğu zaman yalnızca sekiz yaşındaydı. Kardeşi çok hastaydı ve onu kurtarabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı.
Küçük kardeşinin yalnızca çok pahalı bir ameliyatla kurtulma şansı vardı fakat bunun için yeterli paraları yoktu. Babasının, umutsuz bir biçimde annesine şöyle fısıldadığını duymuştu Sally; "Yalnızca bir mucize onu kurtarabilir."
Sally, bu sözleri duyar duymaz, usulca kendi odasına yürüdü. Domuz biçimindeki kumbarasını gizlediği yerden çıkardı. İçindeki paraları yavaşça yere dökerek saymaya başladı. Yanılgıya düşmemek için tam üç kez saydı kumbaradan çıkardığı bozuk paraları. Sonra hepsini cebine koyarak aceleyle evden çıkıp, köşedeki eczaneye gitti.
Eczacının dikkatini çekebilmek için büyük bir sabırla bekledi. Eczacı çok yoğundu, bir adama ilaçlarını nasıl kullanacağını anlatıyordu. Bu yoğun çalışmanın arasında sekiz yaşındaki bir çocukla ilgilenmeye hiç niyeti yoktu. Sally'nin inatla beklediğini görünce, "Evet, ne istiyorsun söyle bakalım" dedi. "Biraz acele et, gördüğün gibi beyefendiyle ilgileniyorum" diyerek yanındaki şık giyimli adamı gösterdi.
Sally "Kardeşim" dedi. Sessizce yutkunduktan sonra devam etti; "Kardeşim çok hasta, bir mucize almak istiyorum."
Eczacı, Sally'e bakarak; "Anlayamadım" dedi.
"Şey, babam 'Onu ancak bir mucize kurtarabilir' dedi, bir mucize kaç paradır, bayım?"
Eczacı, Sally'e sevgi ve acımayla baktı bu kez; "Üzgünüm küçük kız, biz burada mucize satmıyoruz, sana yardımcı olamayacağım" dedi.
Sally öyle kolay vazgeçmek niyetinde değildi. Eczacının gözlerinin içine bakarak, "Karşılığını ödemek için param var benim, bana yalnızca fiyatını söylemeniz yeterli" dedi.
Bu arada Sally ve eczacının yanında bekleyen iyi giyimli bey, Sally'e dönerek, "Ne tür bir mucize gerekiyor kardeşin için küçük hanım? diye sordu.
"Bilmiyorum" dedi Sally. Sonra gözlerinden aşağı süzülen yaşlara aldırmaksızın devam etti; "Tek bildiğim, o çok hasta ve annem ameliyat olmazsa kurtulamayacağını söyledi. Ailemin de ameliyat için gerekli parası yok. Ama babam 'Onu ancak bir mucize kurtarabilir' deyince ben de paramı alıp buraya geldim."
"Peki, ne kadar paran var?" diye sordu iyi giyimli adam. 
"Bir dolar ve on bir sent. Ve dünyadaki tüm param bu!" dedi Sally.
"Bu iyi bir şans, küçük kardeşini kurtaracak mucize için yeterli bu para" dedi iyi giyimli adam.
Adam bir eline parayı aldı, öteki eliyle de Sally'nin elini tutarak, "Beni yaşadığın yere götürür müsün lütfen? Küçük kardeşini ve aileni tanımak istiyorum" dedi.
İyi giyimli adam Dr. Carlton Armstrong'du ve George için gerekli olan ameliyatı yapabilecek tanınmış bir cerrahtı.
Ameliyat başarıyla sonuçlanmış ve aile hiçbir ödeme yapmamıştı. Hep birlikte mutluluk içinde evlerine döndükleri zaman hâlâ yaşadıkları olayların etkisinden kurtulamamışlardı.
Anne; "Hâlâ inanamıyorum. Bu ameliyat bir mucize! Doğrusu maliyeti ne kadardır merak ediyorum" dedi. Sally kendi kendine gülümsedi. O bir mucizenin kaça mal olduğunu çok iyi biliyordu. Tam tamına bir dolar ve on bir sent!


***

TEBESSÜM

Doktor söylemiyor

Bir gün hastanenin telefonu çalar. Hemşire açar:
- Buyurun
- Ben 123 numaradaki hastayı soracaktım, kendisi şu anda nasıl?
- Gayet iyi
- Ateşi var mı?
- Var
- Hastaneden ne zaman çıkar?
- 2 gün sonra da... Siz hastanın yakını olmalısınız?
- Ben 123 numaradaki hastanızım. Her gün doktora soruyorum cevap vermiyordu size sorayım dedim.

****

GÜNÜN SÖZÜ

İyi görüneceğine iyi ol. -Sallust