Kısa dönem askerlik yaparken, Tugay Komutanı olan Tuğgeneral, bize anlatmıştı;
 "Üç çeşit Mehmet var. Biri hepinizin bildiği normal askerlik yapan Mehmetçik, ikincisi sizin gibi kısa dönem askerlik yapan Mehmet beyler, bir de yurt dışında yaşayıp dövizle askerlik yapan Mehmet ağalar..."
Birkaç bin ödeyerek bedelli askerlik yapanlar için sanırım "Mehmet ağabeyler" derdi...

Afrin'e operasyon yapıldığında Mehmetçik'e haklı olarak övgüler düzdük. Yardım kampanyasından tutun da evinde açma börek yapana, örgü örene kadar her türlü destek verildi.
Hatta meşhur sloganı hepiniz duymuşsunuzdur; "Reis bizi Afrin'e götür..."
Bütün bunlardan sonra bedelli askerlik için nasıl bu kadar istekli olunuyor...
"Bizi Afrin'e götür" diye caka satanlar, şimdi "bedelli getir" diyor.

Anayasanın 10. maddesinde, "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz" deniliyor.
Herkes kanun önünde eşitse, garibanın oğlu Afrin'de, Irak'ın kuzeyinde, Hakkari'de, Kars'ta askerliğini yaparken, parası olanın askerlikten yırtması hangi mantıkla açıklanabilir...
Gerçekten hak ve hukuk aranacaksa herkes aynı şartlarda askerlik yapsın.
Bedelli askerlik, askerliğin kutsallığına gölge düşürüyor.
Birileri vatan için şehit düşerken, birilerinin sadece sloganla askerliği geçiştirmesi hak değildir.
Her Türk asker doğar denirdi. Şimdi parasız her Türk mü asker doğacak?
Maalesef bedelli o kadar benimsendi ki, bedelli tatilinin 25 gün mü, yoksa 28 gün mü olacağı tartışılıyor.
Bedelli gerçekten zaruretse en azından şartlarını iyi belirlemek lazım...
Günümüzde üniversiteden mezun olma yaşı asgari 23'e çıktı. Çoğunluğu 25 yaşında üniversiteden mezun oluyor. 25 yaşındaki gençlerin bedelli askerlik yapabileceğini kabul etmek, parası olan herkesin askerlikten kurtulması demektir.
En azından 30 yaş üstü olanlar için bedelli düşünülmeli...
Bedelli askerlik, şehitlerimizi ve şehit ailelerini en çok inciten şeydir.
Bedelli parası da kesinlikle şehitlerimizin çocuklarına verilmelidir. 

*****

Kahraman Türk askeri

Yıl 1912. İngilizler, Hindistan'ı işgal eder. Hindistan, Osmanlı'dan yardım ister. Yıllardır savaş içinde olan Osmanlı, yardım talebini karşılıksız bırakmak istemez. 350 kişilik bir askeri birliği gemiyle Hindistan'a gönderir. Askerlerden 20'si hastalıktan yolda şehit olur, kalan 330 Osmanlı askeri Hindistan'a çıkar ve İngilizler ile savaşmaya başlar.
Mühimmat açısından kısıtlı olan Osmanlı askerleri birkaç günlük mücadeleden sonra teknolojik donanıma sahip İngiliz askerleri karşısında yenik düşerler ve 40 kadarı esir alınır. Diğerleri de savaşta şehit olur.
Savaş bittikten sonra esir 40 Osmanlı askerini, İngilizler gemilerde çalıştırmaya başlar. Bir İngiliz gemisi Avustralya'ya geldiğinde, esir iki Osmanlı askeri gemiden bir yolunu bulup kaçar.
Bir süre sonra Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah, baba mesleği dondurmacılığa; Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet de baba mesleği kasaplığa başlar.
1915?te Avustralya, Çanakkale'ye asker çıkarır. İki Osmanlı askeri olayı duyar ve hemen buluşur, durum değerlendirmesi yapar.
"Biz Osmanlı askeriyiz ve Avustralya'da yaşıyoruz. Avustralya devleti Osmanlı'ya savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş. Bundan dolayı biz de Avustralya devletine savaş açalım" derler.
Alırlar kâğıdı kalemi, yazarlar:
Sayın Avustralya Başkanı Ekselans Hazretleri;
Biz iki Osmanlı askeri, ülkenizde bulunuyoruz. Duyduk ki, devletimiz Osmanlı'ya Avustralya devleti olarak savaş açmış ve Çanakkale'ye asker göndermişsiniz. Bundan dolayı iki Osmanlı askeri olarak biz de Avustralya devletine savaş açmış bulunmaktayız.
Bu bir "Osmanlı Savaş Fermanı"dır. Ekselanslarının bilgilerine duyurulur.
Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet, Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah.
İki Osmanlı askeri, Sidney'in 250 km uzağında Karlıdağlar denilen bölgede tren raylarını sökerek 3 tren devirir. Üçüncü trende askeri mühimmat bularak silahlanırlar. Aynı bölgede 8 karakol basar ve karakollardaki askerlerin tamamını vururlar.
Avustralya, ne olduğunu bir türlü anlayamaz. Sonunda iki Osmanlı askerinin yazmış olduğu mektup akıllarına gelir. Bölgeye 250 asker gönderirler ve iki Osmanlı askeri araştırılmaya başlanır. Birkaç günlük araştırmadan sonra sıcak çatışma olur.
İki Osmanlı askeri Karlıdağlar'da şehit edilir.
İki askerin şu an mezarı Sidney'e 250 kilometre uzakta Karlıdağlar'dadır. Mezarlarında fotoğraf çekmek yasaktır. Avustralyalılar, iki Osmanlı askeriyle savaştık demek zorlarına gittiği için bu askerlerimize Hindistan asıllı diyor.

 ***
TEBESSÜM

Ateş ederim

Komutan, Temel'e sorar:
- Söyle bakalım Temel; cephanelik önünde nöbet tutuyorsun, birden cephanelik infilak etti. Ne yaparsın?
Temel:
- Herkesin duyması için havaya bir el ateş ederim komutanım!

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Türklerden başka dini ve vatanı uğruna canını vermeye hazır asker görmedim.
A. Hamilton