Teknoloji son hızla gelişiyor, yeni yollar, modern hastaneler, büyük adliyeler yapılıyor...

Gel gör ki, birçok sorun hâlâ çözülemedi, çözülemiyor...

Avrupa'nın ve dünyanın en büyük adalet sarayını yaptık diye övünüyoruz.

Ancak adalet mekanizması sağlıklı çalışmıyor, davalar bitmiyor... Verilen kararlardan herkes şikâyetçi...

Dünyanın en modern hastanelerini inşa ettik... Ama sağlık sistemi bir türlü rayına oturmadı...

Hastanelerde kuyruklar bitmiyor, özellikle acil servislerdeki yoğunluk her geçen gün aşırı derecede artıyor.

Hastanenin önünden geçmeyenler, sağlık sisteminden çok memnun ama hastanede şifa arayanlar "Keşke hiç gelmeseydim, evde hasta yatmak daha iyiydi" deme noktasına geldi.

Sorunun temeli yetişmiş insan...

Maalesef işinin ehli olmayanlar, kimi zaman zorunluluktan, kimi zaman hatırlı olduklarından işbaşına getiriliyor...

İşinin ehli olmadığı için de işini düzgün yapamıyor...
Elinden gelen gayreti gösterse de sonuç alamıyor...

Kimisi ise umursamıyor, nasılsa kimse bana dokunamaz havasında, işini savsaklıyor...

Bunun örneği o kadar çok ki...

Köpek ısıran genç, İstanbul'un en büyük hastanelerinden birinin acil servisine gidiyor. 

Tüm kamu kurumlarında buna benzer olaylar sürekli yaşandığı için hastanenin ismini vermiyorum.

Acil serviste, sıra engelini aştıktan sonra, genç muayene ediliyor ve acil müdahale odasına yönlendiriyor. İğne yapılacağı söyleniyor...

Hasta, müdahale odasına geçiyor. "Hemşire gelecek iğne yapacak, bekleyin" deniyor. 

Bekle bekle iğne yapacak hemşire ortada yok... 

Görevli sürekli "Hemşire diğer hastalara bakıyor, bekleyin" diyor... O ara yine köpek ısırmasından dolayı bir hasta daha geliyor. Ona da beklemesi söyleniyor.

Hemşire hâlâ ortada yok... Yaklaşık bir saatlik beklemeden sonra hemşire nihayet teşrif ediyor...

Diğer hastalara baktığı söylenen hemşire, elinde fincanla geliyor...

Belli ki çay veya kahve keyfi yapıyordu...

Hastalar ise hemşirenin keyfini bekledi...

Siz ne kadar yatırım yaparsanız yapın, ne kadar bina inşa ederseniz edin...

Çalışanlara insana değer vermeyi ve işini hakkıyla yapmayı öğretemezseniz, her şey boşa gider...

Sizin tüm yatırımlarınız, tüm binalarınız, tüm teçhizatınız bir çay keyfine kurban edilir...

****
Deniz feneri

Eğitim filosuna bağlı bir savaş gemisi, fırtınalı bir havada, gece karanlığında yol alıyordu. Yer  yer sis de vardı ve görüş alanı dardı. Bu nedenle geminin komutanı da köprüdeydi, bütün faaliyetleri denetliyordu.

Köprünün iskele tarafındaki gözetleme yerinde nöbetçi haber verdi;

- Işık! Sancak tarafında.

Komutan seslendi:

- Dümdüz bize doğru mu ilerliyor, yoksa arkaya doğru mu gidiyor?

Nöbetçi cevap verdi:

- Dümdüz bize doğru ilerliyor komutanım.

Bu, tehlikeli bir çarpışma rotası üzerinde olduğu anlamına geliyordu.

Komutan nöbetçiye emir verdi;

- Gemiye mesaj gönder: Çarpışma rotasındayız. Rotanızı 20 derece değiştirmenizi öneriyoruz.

Karşıdan şu sinyal geldi: "Sizin rotanızı 20 derece değiştirmeniz önerilir."

Komutan:

- Mesaj gönder. Ben komutanım. Rotayı 20 derece değiştirin.

Karşıdaki, "Ben deniz onbaşıyım, sizin rotanızı 20 derece değiştirmeniz daha iyi olur" diye karşılık verir.

Komutan iyice öfkelenir. Hırsla emretti:

- Mesaj gönder! Ben bir savaş gemisiyim. Rotanızı 20 derece değiştirin.

Karşıdaki ışıklarla işaret verdi; "Ben bir deniz feneriyim."

Savaş gemisi rotasını değiştirdi.
 
***

TEBESSÜM

Yaşlı çift

Biri 95 yaşında, diğeri 93 yaşında karı koca boşanmak için hakimin karşısına çıkar.

Hakim üzülür:

- Yapmayın Allah aşkına, yetmiş küsur yıllık evlisiniz, yazık değil mi, niye boşanacaksınız?

- Yok hakim bey, aslında biz çoktan boşanmaya karar verdik de, çocuklar etkilenmesin diye, ölmelerini bekledik. 

****

GÜNÜN SÖZÜ

Dost, acı söyleyen değil, acıyı tatlı söyleyebilendir.

Mevlana