Son günlerde ardı ardına 'bu kadar da olmaz' dedirtecek haberler geliyor.
5 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismar, 14 yaşındaki kıza taciz, metrobüste kadına taciz...
Hayvanlara işkence, uyuşturucu ve cinayet haberleri maalesef sıradan oldu...
Herkes soruyor; niçin böyle olduk, nereye gidiyoruz?
Eğip bükmeye gerek yok, bu toplumu biz yarattık...
Siyasetçisinden anne babalara, medyasından televizyon dizilerine kadar... Herkesin suçu var...
Televizyonlarda, dizilerde, ne olduğu belirsiz reyting uğruna ahlâk dışı hayat özendiriliyor...
Gazetelerde, yalan, iftira ve ahlâk dışı yayınlar gırla...
Anne babalar, "Çalıyor ama iş yapıyor" gibi sözlerle hırsızlığı mubah görüyor, çocukların kafasına hırsızlığın, ahlâksızlığın suç olmadığı kanısı yerleşiyor.
Aile içi şiddet veya şiddet içerikli konuşmalar, şiddeti savunan sözler, çocukları şiddete meylettiriyor.
Sosyal medyada, şiddeti öven, ahlâksızlığı teşvik eden, linç kültürünü alkışlayan paylaşımlar yapılıyor...
Siyasetçiler, kendi yandaşlarının, kendi partililerinin yaptıklarını görmezden geliyor, hatta kol kanat geriyor...
Hukuk işlemiyor...
Sonuçta bomba elimizde patladı...
Her yerden kan donduran haberler geliyor...
Ektiğimizi biçiyoruz...
Beş yaşındaki körpecik kızın hayatı karardıktan sonra bağırıp çağırmak, siyah kurdele takmak çok işe yaramıyor. 
Testi kırılmadan tedbir almalıyız...
Ama demeden ahlâksızlığa lanet okumalıyız...
Mağdur olanın kimliğine, cinsiyetine, dinine, mezhebine, ırkına bakmadan zulme uğrayana sahip çıkmalıyız...
Zulme uğrayana sahip çıkmazsak, mağdura, şiddet görene destek vermezsek...
Yarın o zulüm kapımızı çalar...

*****
Bir hırsızın portresi

Genç Macar Sanatçı Arpad Sebesy, milyoner Elmer Kelen'in portresini yapmak için görevlendirilmişti. Görev zordu, çünkü Kelen sadece üç kısa poz vermeye razı olmuştu. Sonuçta, Sebesy portrenin çoğunu ezberden yapmak zorunda kalmıştı.
Kısıtlamalara rağmen, Sebesy portrenin Kelen'e yeterince benzediği görüşündeydi. Kelen aynı fikirde değildi. Kibirli milyoner resmin kendisine benzemediğini öne sürerek portrenin parasını ödemeyi reddetti.
Genç ressam, resmi yapabilmek için saatlerce titizlikle çalışmıştı ve birdenbire bunu gösterecek hiçbir şeyi olmadığını fark etti.
Milyoner stüdyodan ayrılırken, genç ressam bir ricada bulundu; "Portreyi size benzemediği için reddettiğinizi belirten bir mektup yazabilir misiniz?" Kelen bu kadar kolay kurtulduğuna sevinerek razı oldu.
Aylar sonra, Macar Sanatçıları Derneği, Budapeşte Güzel Sanatlar Galerisinde sergi açtı.
Kelen'in telefonu çalmaya başladı. Biraz sonra galeriye geldiğinde Sebesy'nin yaptığı portresinin üzerinde "Bir Hırsızın Portresi" etiketiyle teşhir edildiğini gördü.
Mağrur milyoner resmin indirilmesini istedi. Müdür reddedince, Kelen resim kendisini topluma alay konusu edeceği için dava açmakla tehdit etti. Bunun üzerine müdür, Kelen'in resmin kendisine benzemediği için almayı reddettiğini belirten imzalı mektubunu çıkardı. Milyoner artık resmin parasını ödeyip almaktan başka çare kalmadığını anlamıştı.
Genç sanatçı sadece son gülen olmakla kalmamış, aynı zamanda güçlüğü kârlı bir alışverişe dönüşmüştü. Çünkü milyoner resmi almaya kalktığında fiyatının eskisinden on kat daha fazla olduğunu görmüştü. 

***
TEBESSÜM

Hiç

Derviş'in bir gün makamıyla çok övünen bir kaymakama işi düşmüştü. Kaymakamın azamet taslamasına içerlenen derviş dayanamayıp sorar:
- Nedir senin bu azametin?
- Bilmiyormuş gibi soruyorsun; kaymakamım ben.
- Peki, daha sonra ne olacaksın?
- Vali.
- Daha sonra?
- Nazır.
- Sonra?
- Sadrazam.
- Daha sonra?
- Hiç.
- Ben şimdiden hiçim! Ne övünüyorsun o kadar?

*****

GÜNÜN SÖZÜ
Sen doğru dur, eğri belasını bulur.    
Yunus Emre