Çinili Göle ulaşmak için, Karagöl’ün güney batı tarafında bir tepeden yine tırmanışa geçiyoruz. Bu parkurun en zor tarafı, bu kez alıştığımız tırmanışlar değil de kar yığınları oluyor. Kayma riski olduğu için zorlanıyoruz. Karagöl’den Çinili Göl’e giden patikadan yarım saat yürümeniz yeterli. Zirvelerin arasında kalan göl yüksekten bakıldığında, zümrüt yeşili gibi parlıyor. Çinili Göl’ün etrafı Karagöl kadar düzenli değil, yürümekte zorlanabilirsiniz.

Doğal kaynakların ve varlıkların korunması, kirliliğin ve tahribatın önlenmesi ve kalitesinin iyileştirilmesi için, gerekli her türlü fedakarlığı yapmalıyız. Karagöl ve Çinili Göl, havza sınırları içerisindeki alanı tahrip etmeyelim ve bu alanın bio çeşitliliğine zarar vermeyelim. Göl ve çevresine her türlü araçla inmek dolaşmak yasaklanmalıdır.

Ayrıca yabani bitki ve hayvan bireylerinin, tohumlarının, parçalarının, kan veya dokularının yetkili kurumlarının izni alınmadan yerli ve yabancılar tarafından doğadan toplanarak yurtdışına götürülmesi endemik bio kaçakçılık olarak adlandırılmaktadır. Bir zamanlar (1948-1968); İngiliz ve Amerikalı bio-gen uzmanları , Birleşmiş Milletler Barış Gönüllüsü adı altında; Anadolu insanının beslenme, gen ve davranış biçimi haritasını çıkarmış, Toroslar başta olmak üzere; tüm Anadolu coğrafyasındaki bitki, tohum, tarım ürünleri, endemik flora ve fauna çeşitlerinden örmek toplamıştı. Zamanımızda ise, bu çalışmanın onarılmaz sonuçlarını görmekteyiz… 

Arazide yerli ve yabancıların, canlı örnek topladıklarını görenlerin hiç vakit kaybetmeden gerekli mercilere bildirmeleri bir vatandaşlık ve vatanseverlik görevidir. Kolay vazgeçmeyelim değerlerimizden ve değer verdiklerimizden… Karagöl ve Çinili Göl gibi eşsiz bir doğa mirası olarak, bizden sonraki zamanlara aktarılabilsin…

Bazı çevreci derneklerin başında olan güzel insanların duyarlı girişimleri ve katkılarından dolayı, onları da saygıyla anar ve teşekkürü borç biliriz.

Karagöl ve Çinili Göl, kesinlikle gezilmesi ve görülmesi gerekli yerler arasındadır. Ulaşım; Niğde / Ulukışla’ye bağlı Porsuk, Maden ve Darboğaz Köyü’nden sağlanmaktadır. Giderken hangi mevsim olursa olsun, geceleri üşümemek için üzerinize kalın bir şeyler alın, aynı zamanda bölgede elektrik olmadığı için yedeklerinizi, kameranızı ve fotoğraf makinanızı unutmayın…

Bolkarların omzundan gün batımını izlemek bir ayrıcalıktır bu görsel doku… Başı dumanlı, yanık sevdalı türküleri eksik olmayan Bolkar yaylalarına kış hariç, her mevsim gidebilirsiniz. Orada tinsel ve düşsel etkileyici bir atmosfer vardır.

Benim gibi Meydan Yaylası’ndan Karagöl’e çıkarken gözünüzü ve gönlünüzü orada unutabilirsiniz…

‘’Kalbim Bolkarlarda kaldı’’ diye bir şarkı tutturabilirsiniz, yeniden…

Bolkarlar keşfedilmeyi, doğa sever ve maceracı dostlarını bekliyor

Bolkarların insanı büyüleyen doğasından siz de büyülenmek istemez misiniz?

Karacaoğlan ve Dadaloğlu dizelerinde anlam bulan ve sabah ezanında erken öten horozların, ay ve yıldızı içine doldurup, her daim Tarbaz Tepesi’nde dalgalanan ve yankılanan acıların ve yitik mutlulukların bitmez telaşı; al yanaklı ve kiraz dudaklı güzellerin dilinde ve sevdasında yeşerir durur… Oysa her çığlık bir türkü, ağıt, ninni, koçaklama, bozlak ve sevda öykülerine esin kaynağı olan şiirlerde yeşerir. Toros kardelenleri ve çiğdemi gibi başkaldıran ezgilerin, dışa vurumu ya da kırık aynadaki yansımasıdır bu içsel çığlık…

Devamı haftaya…