İslâm alemi, 11 ayın sultanı Ramazan'ın ilk gününü yaşıyor bugün. Nefsi arzuları dizginleme iradesini sergeleyerek oruç tutacak milyonlarca insan. Dilerim Ramazan ayında Müslümanın Müslümanı öldürdüğü ve adına "cihad" dediği savaş ve terör eylemleri de son bulur ve İslâm dünyasında yeni bir sayfa açılır.

Çünkü, bu savaşların içinde yer alanlar, emperyalizmin vekalet savaşını yürüttüğünün farkında değil. Ayet ve Hadis-i Şerif'leri kafalarına göre eğip bükerek "katliam" hükmü çıkaranlar, adını dünyaya kan, vahşet ve gözyaşıyla kaydeden ABD'nin istihbarat oyunlarının piyonu olmayı sürdürüyor.

Afganistan'dan başlayıp, Pakistan, Bangladeş, Irak, Suriye hattında ABD'nin "sürdürülebilir verimli kaos" projesine hizmed edenler, Türkiye'yi de kendilerine hedef seçmiş durumda. Şimdilik "uyuyan hücre" halinde sinsice bekleyen bu virüsler, Türkiye'yi ve yönetenleri "tağut" olarak görüyor.

Peki, IŞİD, HTŞ, El Kaide gibi örgütlerin içimizde sinsice yuvalanmış militanları hayatlarını nasıl sürdürüyor?

İstihbarat raporlarına yansıdığına göre, bıyıksız uzun sakalları ve uzun saçlarıyla bilinen IŞİD'liler, örgütün talimatıyla kılık değiştirip daha modern bir hal almış. Yani "Sünnet-i Seniyye" diyerek dayattıkları saç-sakal biçiminden taviz vererek savundukları hükümlere göre "dinden çıkmış" haldeler. Bir de, bazı cemaatlerin içerisine sızan ve oralardan nemalananlar var.

MÜSLÜMAN DİKKAT ETMELİ

Düzenli olarak belli bir cemaatin sohbetlerini takip eden Müslümanların, IŞİD, El Kaide gibi örgütlerin çıkış noktası Selefiliği iyi tanıması ve dikkat etmesi gerekiyor. "Şunu yaptı, katli vaciptir" diye herhangi bir kişi hakkında hüküm cümlesi kuran birileri varsa çevrelerinde bilsinler ki, onlar "uyuyan hücre"nin propagandisti olarak taraftar toplamaya çalışıyor.

Müslüman, inancını yaşarken aynı zamanda dinini de "sapkın" yorumlardan arındırmanın mücadelesini vermeli.

Bir diğer önemli bir konuya Ramazan ayının başlaması münasebetiyle dikkat çekmek istiyorum. Değişik ülkelerden gelerek içimizde yuvalanan ve "İslâm mücahidi" geçinen vampirlerin bir bölümü yaşamlarını Müslümanların verdiği "sadaka", "fitre", "zekat" ve "infak"la sürdürüyor. "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" Hadis-i Şerif'ine göre yaşayan Müslümanlar, Ramazan ayında her zamankinden fazla yardımsever oluyor.

TERÖRE FİNANS OLMASIN

Zekat ve fitrelerini mahallesinde ya da yakın çevresindeki bir geçim sıkıntısı çekene ulaştırmayın, değişik aracı kullananlar büyük bir risk alıyor.

Örneğin; Türkiye genelinde esnafların neredeyse tamanının dükkanında bir "sadaka kutusu" var. İnsanlar, alışveriş yaparken gördükleri bu kutuya gönüllerinden koptuğu kadar para atıp, huzur içerisinde yollarına devam ediyor.

Ama o parayı oradan kimin aldığı, hangi amaçla kullanıldığı meçhul. Dükkanında kumbaraya yer açmış esnaflardan konuştuklarım, kutuyu getireni de, belli zamanlarda gelip içindeki biriken parayı alanları da tanımadığını söylüyor. Bu uygulama aynı zamanda Yardım Toplama Kanunu'na da aykırı.

Daha önce iki cemaatin Beytullah'ta bastonlu kavgasına da sebep teşkil eden sadaka kutuları, hatırı sayılır bir paranın toplanmasına aracılık ediyor.

O sadakaların, Türkiye'de yuvalanan ve onları yöneten üst akılın eylem talimatını bekleyen Müslüman görünümlü İblis'lere kaynak olup olmadığı meçhul.

Evet, bu konuda ilk engelleyici adımı devlet atmalı. Fakat, Müslüman dinine sahip çıkmakla yükümlü olduğu kadar, sadakasının, fitresinin, zekatının nerelere, kimlere ulaştığından emin olmak zorunda.

Sevap kazanayım derken, büyük bir günaha ortak olmamak için tüm yardımlarınızı kendi elinizle muhtaçlara ulaştırmak en geçerli ve tek yol.

Tuttuğunuz oruçların, ettiğiniz duaların kabul olması ve tüm yardımlarınızın hedefini bularak "hayır" hanenize yazılması dileğiyle hayırlı Ramazan'lar.