Önce Pir Sultan’ın itikadınca yol ve yolun amacı nedir, sorusuna yanıt vermek için bir alıntı yapayım: “Yolun amacı; Allah’ın özgürce yarattığı insanın; Akli ve ahlaki olarak kendini geliştirip olgunlaşmasının ve kula kulluk yerine özgürce, onurluca yaşamasını sağlamaktır.”
Yol, dört kapı kırk makam kapılarında; Ruhunu ve benliğini erdemli hale getirerek ham ruh olmaktan, Kamil-i insan erdemliğine, öze dönmektir.
Yol’un ulaştıracağı Kamil-i insan, her yönüyle ülküsel ve örnek insandır. Bilgisi, anlayışı ve aklı üst düzeyde gelişmiştir. Zincirlerinden kurtulmuş, tabularını yıkmıştır. Kimseyi aşağılamaz, insanlar arasında ayrım yapmaz. Almadan verir, sevilmeden sever. Boş konuşmaz, sözü öz ve gerçektir. Eline, beline ve diline hâkimdir. Sonsuz hoşgörü ve alçak gönüllüdür. Daha bir çok niteliği sayabilirim.
Yol, bilim, akıl ve mantıktır. Hz. Ali, “Akıl ile bağdaşmayan din, din değildir, der. Sonra ekler: “Akıl gibi mal, iyi huy gibi dost, edep gibi miras ve ilim gibi şeref olmaz.“
Eline sahip olmak; Elinle koymadığını almamak, yani elinle kimsenin hakkına müdahalede bulunmamak, insanları incitmemek demektir.
Diline sahip olmak; Gözünle görmediğini söylememek, iftira etmemek, kötü söz etmemek; özetle insanlara, dil ile zarar vermemek.
Beline sahip olmak; Haram olan cinsel ilişkiye girmemek, harama uçkur çözmemektir.
Yolun kurallarına uymayanlar ağır şekilde cezalandırılırlar. Bundan dolayıdır ki Alevi toplumunda “Alevi yolu; Kıldan ince, kılıçtan keskindir“ ifadesidir.
Gelelim Pir Sultan’ın şiirine, şiirin öyküsü şöyle:
Anadolu’da Osmanlı’ya karşı Kalender Çelebi isyanını uzun uzun yazmak imkânım yok. Dulkadır Beyleri, devletçe doyurulunca, başkalarını da yanlarına çekerek Kalender’in güçlerini çözmeye başladılar.
Osmanlı, savaşta yenemediği Kalender güçlerini içten parçalama taktiğiyle güçten düşürdü. Özellikle geceleri birçok insan ayrılıp evine dönüyordu. Öyle ki, 40 bin kişilik gücü olan Kalender Şah’ın yanında “3-4 bin kişi kalmıştı. Kalanlardan biri de Pir Sultan’dı. Kaçanların vefasızlığı ve ihaneti anlatan nefesinde şöyle demişti:
“…. Kanı (Hani) benim ile lokma yiyenler / Başı canı dost yoluna verenler / Sen ölmeden ben ölürüm diyenler / Dostlar da geriye kaçtı bulunmaz …”
Kalender Çelebi, elinde kalan birkaç bin kişilik kuvvetle Kayseri - Sarız üzerinden Nurhak Dağları'na çekildi. Adana ve Tarsus yöresindeki ayaklanmacılarla Bozok bölgesindeki Zünnunoğlu ve Atmaca kuvvetlerini birleştirmeyi amaçlıyordu. Nurhak Dağı, bu iki gücün ortasında bulunuyordu. Eğer İran’a gitmeyi amaçlamış olsaydı, güneye değil, Sivas-Erzincan hattı üzerine çekilirdi.
Kalender Şah'ın elindeki inançlı ama yetersiz kuvvet, Sadrazam İbrahim Paşa'nın “Mehmet Ağa ile Pervane adındaki iki eşkıya avcısı” tarafından tuzağa düşürüldü. Kalender Şah ve yardımcısı Veli Dündar öldürüldü.
Osmanlı Paşalarının vaatlerine kanarak Kalender Çelebi’yi terk edenler için Pir Sultan bir deyiş söyledi. Kimi kaynaklarda bu deyiş, “Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” şeklinde; kimi kaynakta da “ Dönen dönsün ben dönmezem Pîr'imden,” diye geçmekte. Pir Sultan, Pir diye Kalender Çelebi’yi anlatmakta. Sanırım sonraları şiir “yol” olarak değiştirildi. Çünkü “yol” pirden önce gelir.
“Koyun beni Hak aşkına yanayım
Dönen dönsün ben dönmezem Pîr'imden
Pîr'imden dönüp mahrum mu kalayım
Dönen dönsün ben dönmezem Pîr'imden
Benim Pîr'im gayet ulu kişidir
Yediler ulusu Kırklar eşidir
On İki İmamın server başıdır
Dönen dönsün ben dönmezem Pîr'imden
Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kement işte boynum asarsa
İşte hançer işte kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem Pîr'imden
Ulu mahşer olur divan kurulur
Suçlu suçsuz gelir anda derilir
Pîri olmayanlar anda dirilir
Dönen dönsün ben dönmezem Pîr'imden
Pîr Sultan’ım arşa çıkar ünümüz
O da bizim ulumuzdur Pîrimiz
Hakka teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün ben dönmezem Pîr'imden.