Ne kendimi ne kimseyi üzmek değil amacım. Eğer Talha Cebeci’nin şiiri gözüme takılmasaydı. Düzce Depremi’ni hatırlamayacaktım. Şiirin son dizesi de “Kalanlara ders bıraktın” diye yazıyor. Ders… Kime? Bir bölüm aktarayım:
“… Kimsenin dur diyemediği / Gözlerimizin önünde yıkılan / İçi gam dolu bir şehrin / Hikayesi bugün / Yıkılan beton bloklar arasında / Sönen umutlar / Kimi anne kimi baba kimi evlat / Sesimi duyan var mı / Gidiyorum hey haat ! / Kaldı mı sarsılmayan / Buradayım diye bağıran …”
Her felaketin ardından aynı nakarat yükselir: “Unutmadık, unutturmayacağız…”
Unutmakla ilgili onlarca şiir şarkı ve türküyü bilirsiniz. Ama Nazım hikmet bir başka söylemiş karısına mektubunda:
“Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı.”
Konuyu dağıtmayayım. 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nde hayatını kaybedenleri rahmetle anarken ağzımızda sakız olan o sözü hatırlatayım:” Deprem değil, ihmal öldürür.”
Düzce depremi, 12 Kasım Cuma günü 7,2 büyüklüğünde olmuştu. 30 saniye sürmüştü. 894 kişinin ölümüne yol açmıştı Binlerce yaralı vardı. Hasar gören ve derhal yıkılması gereken bina sayısı 3 bin 395, yıkık ya da ağır hasarlı ev sayısı 12 bin 939, işyeri sayısı ise 2 bin 450 olarak belirlenmişti.
Deprem, Düzce fayının hareketi sonucu oluşmuştu. 73 kilometre uzunluğunda olan bu fayın 30 kilometrelik batı bölümü 17 Ağustos depreminde kırılmıştı. 12 Kasım depremi ise fayın 43 kilometre uzunluğundaki doğu bölümünün kırılmasıyla olmuştu.
Deprem, 17 Ağustos 1999'da gerçekleşen Gölcük Depremi'ne neden olan Kuzey Anadolu Fayı'ın kuzey kolunu oluşturan fayların en doğusunda bulunan segmenti üzerinde gerçekleşmişti.
MTA ve Ankara Üniversitesi tarafından hazırlanan 17 Ağustos Depremi Sonrası Düzce Alternatif Yerleşim Alanlarının Jeolojik İncelemesi adlı raporda, Adapazarı-Düzce arasında deprem riski artan faylar olarak Düzce fayının doğu bölümü ve Hendek arasında deprem riski artan faylar olarak Düzce fayının doğu bölümü ve Hendek fayı öngörülmüştü.
En fazla can kaybı ve yapısal hasar, deprem kırığı üzerinde bulunan yerleşmeler ile Düzce kentinde meydana gelmişti. Gölyaka-Kaynaşlı hattındaki yapı hasarlarının çoğunluğu, deprem fayının parçalaması sonucunda, Düzce kentindeki hasar ise zayıf zemin özelliklerine bağlı olarak gerçekleşmişti.
Her felakette olduğu gibi Düzce Depremi de arkasında onlarca ağıt ve şiir bırakmıştı. Onlardan biri Tuncay Akdeniz’in yazdığı “ Düzce Depremi adlı şiirdi:
“İkinci darbeyi vurdu Bolu’ya
Yıkıldı binalar yeller inledi
Tutuldular akşam üstü doluya
Döküldü göz yaşı seller inledi
Temelinden binaları devirdi
Şehir köyü viraneye çevirdi
Dağı taşı bir birinden ayırdı
Bülbüller ağladı güller inledi
Yedi nokta iki deprem şiddeti
Acılara boğdu yine milleti
Yaralı İstanbul bursa İzmit’i
Yıkıldı ağaçlar dallar inledi
Acının üstüne acıyı saldı
Akşam sularında kapıyı çaldı
İki bin yaralı beş yüz can aldı
Enkazın altında eller inledi
İnsanların gözü yaş ile dolu
Ağıtlar yakıyor Düzce’yle Bolu
İkiye ayrılmış otoban yolu
Gitmiyor araçlar yollar inledi
Daha kapanmadı eski yaralar
Yavrusunu kayıp etmiş analar
Bir umut bekliyor kalan insanlar
Bulunmaz cesetler kullar inledi
Tuncay feryat eder kalmıştır darda
İnsanları seven gelsin imdada
Yavrusunu ana arıyor burda
Yavrum, yavrum diyen diller inledi.