Siyasi partilerin grup toplantıları, tribün şovuna dönüştüğü ve liderlerin koro halinde atılan sloganlar eşliğinde zor konuştuğu arenalara dönüştüğü için eskisi kadar ilgi çekmiyor. Referandum süreci, grup toplantılarının yine dikkat çektiği bir dönem oldu.

Biz haberciler, işimiz gereği her partinin grup toplantısını baştan sona izlemek, not tutmak zorundayız.

Geçtiğimiz hafta tuttuğum notları karıştırırken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bir sözü dikkatimi çekti. Darbelerden söz ederken "Özellikle 141 yıldır yönetim ve istikrara musallat olan darbeci bir gelenekle karşı karşıya olduğumuz açıktır. Türk milleti darbelerden çok çekmiştir" dedi Devlet Bahçeli.

Daha önce sürekli olarak II.Abdülhamid'in tahttan indirilişi "darbe miladı" olarak anıldığı için, Bahçeli'nin bu sözleri tarih bilgimi güncellememi sağladı.

Birkaç kaynaktan 141 yıl önce ne olduğunu araştırdım.

Sizinle de paylaşmamda fayda var. Yakın tarihte yaşadığımız olaylara benzer şeyler yaşandığını fark etmeniz açısından.

* * *

Osmanlı'da ekonominin kötüye gittiği yıllar. Sırbistan, Karadağ, Romanya, Bosna Hersek yanında Ege adaları ile Mısır'da isyanların çıktığı dönem. Bulgar isyanlarının yayıldığı 1876'da bin civarında Müslümanın isyancılar tarafından öldürüldü. Bulgar isyancıları ile, Rusya tarafından Kafkasya'dan bölgeye sürülen Çerkes ve Abaza Müslümanlar arasındaki çatışmalar İstanbul'da da duyuluyor, katliamlara tepki artıyordu.

Batı, isyancıların katliamlarını görmezden geliyor, Bulgarlar katlediliyormuş gibi propaganda yapıyordu. 9 Mayıs 1876'da Fatih medreselerindeki öğrencilerin başlattığı gösteriler yayılıyor, kalabalık gittikçe artıyordu.

Sultan Abdülaziz, protestoların artması üzerine önce 12 Mayıs'ta Sadrazam (başbakan) Mahmut Nedim Paşa'yı görevden aldı, yerine Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa'yı getirdi. Hasan Hayrullah Efendi'yi şeyhülislam yapan sultan Abdülaziz, Hüseyin Avni Paşa'yı da serasker (genelkurmay başkanı) yaptı.

Bu görev değişimleri de, gösterilerin bitmesini sağlamadı. Protestolar arttıkça artıyordu.

17 gün sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti Başkanı Mithat Paşa, sultan Abdülaziz'in göreve getirdiği Genelkurmay Başkanı Hüseyin Avni Paşa ve Şûra-yı Askerî Reisi (Yüksek Askeri Şura) Redif Paşa birlikte Şeyhülislam'ın kapısını çaldı. Paşalar, 17 gün önce göreve getirilen Şeyhülislam'dan Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesi için fetva aldı.

* * *

30 Mayıs'ta Harbiye Mektebi öğrencileri Süleyman Paşa'nın emrinde, Taşkışla ve Gümüşsuyu kışlalarındaki askerler ise İstanbul ordu komutanı Refik Paşa'nın emrinde harekete geçtiler. Medrese öğrencileri de bu gruba katıldılar. Dolmabahçe Sarayı'nı çember altına alındı. Tahttan indirilen Abdülaziz bir kayıkla saraydan uzaklaştırıldı. Yerine V. Murat Osmanlı padişahı ilan edildi.

Hüseyin Avni Paşa, darbeyi planlarken sarayı içeriden kuşatmayı da ihmal etmemişti. Talim için Suriye'den askerler getirtmiş, kışlalarda yer açılana kadar sarayın bahçesinde kalması için de Sultan Abdülaziz'den izin almıştı. Süleyman Paşa da bu askerler ile 300 Harbiye talebesine, padişaha bir suikast yapılmak istendiğini, yarın bu hususta erkenden tedbir alınacağını, kimsenin giriş-çıkışına müsaade etmemelerini ve bunun padişahın emri olduğunu söylemişti.

Herşey planlandığı gibi gitti ve saray kuşatıldı. Vâlide Sultan, olayı önceden haber alıp Sultan Abdülaziz'e haber vermek için odasına girdikten çok kısa bir süre sonra top sesleri duyulmaya başlandı. Sultan Abdülaziz, top seslerini duyar duymaz "Bunlar Sultan Murad'ın cülûs toplarıdır vâlide. Beni amcam Sultan Selim Han'a döndürdüler ve bu işi Avni Paşa yapmıştır. Zannederim Rüştü ile Ahmed Paşa da bu işte birliktir. Cenâb-ı Hakk'ın takdiri böyle imiş" dedi.

* * *

Topkapı Sarayı'na hapsedildiği odada bilekleri kesilerek öldürülmüş vaziyette bulunmadan önce Sultan Abdülaziz, Sultan Beşinci Murad'a yazdığı mektupta şu sözlere de yer vermişti: "Kendi elimle silahlandırdığım askerin beni bu hâle koyduğunu hatırlamanızı tavsiye eder ve husûsî bir mekâna naklimi rica ederim."

Sultan Abdülaziz, Feriye Sarayı'na hapsedildikten 4 gün sonra bir grup cellat tarafından bilek damarları kesildikten saatler sonra son nefesini verdi.

Abdülaziz'in eşlerinden Neşerek Kadın Efendi de bir hafta sonra vefat etti. Bu olaylardan Abdülaziz'i tahttan indiren devlet görevlilerini sorumlu tutan Neşerek Hanım'ın kardeşi Çerkes Hasan, Midhat Paşa'nın konağına giderek hükümet toplantısını bastı. Serasker Hüseyin Avni Paşa'yı ve Hariciye Nazırı Mehmed Raşid Paşa'yı öldürdü. Çerkes Hasan yakalanana kadar 5 kişi ölü yatıyordu. Bu olay üzerine zaten ruhsal bir bunalımda olan padişah Beşinci Murat'ın durumu daha da kötüleşti. 31 Ağustos'ta şeyhülislamdan tekrar bir fetva alınarak tahttan indirildi ve yerine II. Abdülhamit geçirildi.

II. Abdülhamid'in tahta çıkmasından aylar sonra da seçilmiş parlamenterlerden oluşan Meclis-i Mebusan kuruldu.

Sultan Abdülaziz, Osmanlı tarihinin 36 sultanından devrilerek tahttan indirilen 17 padişahtan birisiydi ve hikayesi de işte böyleydi.

Devlet Bahçeli dilerim ki, yarın yapılacak grup toplantısında da tarihten güzel bir örnek vererek bilgilenmemize vesile olur...