Dünkü yazımda Maraşlının her türlü yokluklara rağmen, büyük özveri ile sürdürdüğü bu savaşı, 12 Şubat 1920 de amacına ulaştırdığını anlatmış bugün de Maraş'ın adının nasıl Kahramanmaraş olduğunu yazacağımı belirtmiştim.

Önce Kahramanmaraş'ın Göksün ilçesine bağlı Çardak beldesinde 1961 de dünyaya gelmiş bulunan Mahir Başpınar'dan bir destan aktarayım:

Esaret yakışmaz yüce millete
Diyerek çizgiyi çektik Maraş'ta
Boyun eğemezdik böyle zillete
Hücum meşalesi yaktık Maraş'ta

Maraşlıya mezar olmadan önce
Düşmanlara gülzar olur mu sence
Şahlanıp imanlar coşa gelince
Namus için kurşun sıktık Maraş'ta

Ermeni Fransız sinsi oyunda
Birlik olur yatar koyun koyunda
Yine böyle bir gün şubat ayında
Sürdük arkasından baktık Maraş'ta

Tek yürek Maraş'lı birlik içinde
Kadın erkek çocuk dirlik içinde
Çarparken yürekler erlik içinde
Zalimin azmini yıktık Maraş'ta

Hazmetmek çok zordu bu nasıl işti
Yapılan zulümle sabırlar taştı
Bu bir kurtuluştu şaha kalkıştı
Tekrar o bayrağı diktik Maraş'ta

Tarihte bir sayfa şeref şan ile
Vatana sınırlar çizip kan ile
Bir Cuma gününde sabah tan ile
Şanlı madalyayı taktık Maraş'ta

Yine güller açsın Ahır dağında
Somasın gülleri dostun bağında
Nice şehit verip gençlik çağında
Destanlar yazarak çıktık Maraş'ta

Mahir gurur ile seni andıkça
Vatan aşkı ile yürek yandıkça
Gönderde o bayrak dalgalandıkça
Gururla kaleye baktık Maraş'ta

(11 Şubat.2009 - Mahir Baspınar)

Maraşlının ölüm kalım mücadelesi, Türk'ün vatanı, bayrağı, din ve namusu uğruna ölümü hiçe saymasının ve yenilmezliğinin anlatımıydı,  kahramanlık örneğiydi. Kurtuluş yolunda ilk zaferdi.  Bu zafer üzerine, Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal Paşa şu telgrafı  çekmişti:

"Düşmanın taarruzuna karşı kahramanca silaha sarılan Maraşlı kardeşlerimiz yirmi güne yaklaşan bir zamandan beri kan ve ateşler içerisinde istilacı Fransızlara ve onların silahlandırdığı hunhar Ermenilere karşı savaşmakta idiler. 10-11 Şubat 1920 gecesi düşmanı İslahiye istikametinde firara mecbur ederek, mevcudiyet-i millilerini kazanmaya muvaffak olmuşlardır.

15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa da telgrafında: "Öldünüz fakat Türklüğü öldürmediniz. Tarih-i Millimize kanınızla ve hayatınızla emsalsiz bir menkibe-i celadet yazdınız. Maraşlıların ve sizlerin alnınızdan öper, Kolordumun hissiyat-ı samimiyesini arz ederim." diyordu.

Maraşlılar, memleketlerini kurtardıktan sonra çevre illerin de  yardımına koşmuşlardı. Kurtuluş Savaşı sonrası Maraş'a bir yazı gönderilerek, Milli Mücadeleye katılanların listesi istenilmişti . Şehrin ileri gelen yöneticileri toplanmışlar, Ankara ya:

"Maraş ta Milli Mücadeleye katılmayan tek fert bile yoktur " yanıtını vermişlerdi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 5 Nisan 1925 günü İstiklal Madalyası'nın Maraş ta kişilere değil, Şehir halkına verilmesini  kararlaştırmıştı. Maraş, bir adet Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyasıyla ödüllendirilmişti. Ayrıca, TBBM, 7 Şubat l973 tarihinde de Maraş'a "Kahramanlık" payesini vermişti.

12 Şubat 1920 günü şehrin düşmandan temizlenmesi ve zafere ulaşılması nedeniyle bayram yapıldı. O günden beri her yıl, 12 Şubat günleri kutlanmakta, Maraş'ın İstiklâl Madalyası törenle Bayrağımıza takılmakta, coşkuyla kurtuluş günleri anılmakta.

Üç günlük yazımı, Mehmet Hüseyin Karapınar'ın geçen yıl "genccinar.com"da çıkan yazısında gördüğüm dörtlükle bitireyim istedim:

"Bir hamaset destanı nakşedildi bağrına,
Yurdumun aslanları öldü iman uğruna,
Ruhlarda bayraklaşan Allah için savaştır,
Bu şehitler diyarı, işte bu yer, MARAŞTIR!"