Yıl içinde özellikle çiftler arasında özel sayılabilecek günlerden bir tanesi de 14 Şubat Sevgililer Günü. Bazı çiftler için normal bir gün olarak gözükse de özellikle tüketim kültüründe moda haline gelen bu gün, özel bir anlam yüklenmesi ve kutlanması gereken bir zorunluluğa dönüşebiliyor. 14 Şubat’a dair beklentilerin farklı olmasından dolayı oluşabilecek sorunlar hakkında tavsiyelerde bulunan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu da konuyla ilgili ayrıca uyarılarda bulundu. Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu özellikle maddiyata dayalı ve abartılı beklentilerin ilişkilerde telafisi zor olan kırılmalara neden olabileceğinin altını çizdi.
“Sevgi karşılığı maddiyata dönüştüğünde hastalıklı bir tutum olabilir”
Türk kültüründe zaten sevginin büyük bir yere sahip olduğunu ve tek bir güne sığdırılmaması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. İbrahim Balcıoğlu, yine sırf 14 Şubat diye aşırıya kaçılmaması noktasında önerilerde bulundu. “Zarif bir kutlama yapılmalı” diyerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Balcıoğlu, “Bizim tarihten Yunus Emre’den, Karacaoğlan’dan gelen bir sevgi kültürümüz zaten var. Dolayısıyla sevgiyi bir güne hapsetmek doğru değildir zaten bizim kültürümüzde de yeri yoktur. Ancak ismi güzel ve ithal olan bugünün üzerinde durabiliyoruz. Yalnız beklenti çok yükseklere gidiyor. Hâlbuki insanlar hangi anlamda olursa olsun karşılıklı olarak bütün ilişkilerde birbirine sevgilerini ifade etmelidirler. Bunun nasıl manevi yönü varsa, yani sevdiğimizi ifade etmek gibi, maddiyat üzerinden olaya baktığımızda hastalıklı tutum söz konusu olabilir. Tabi ki de sevgimizi ifade etmek için birçok kanal vardır. Mesela çiçek almak, tebessüm etmek ya da güzel bir söz gibi. Ancak bugün için beklentiler ya da beklentilerimiz pahalı, fiyatı yüksek olan hediyeler biçiminde olmamalıdır. Sevgiden ziyade yanlış bir tutumdur ve alışveriş çılgınlığı olarak adlandırılabilir. Karşılıklı sevgi para üzerinden ya da maddi değerlerle ölçülen kalıplara sokulmuş ve ifade edilmeye çalışılmaya başlanıyor. Hâlbuki bu bir kabuktur ve asıl olan zarfın içidir. O yüzden insanlar birbirlerine sevgilerini ve duygularını ifade ederken bu kanalları daha zarif kavramlarla veya davranış şekillerinden yola çıkarak seçebilirler” dedi.
“Haddinden fazla anlam yüklemek ve beklentiye girmek ilişkiyi bozabilir”
Girilen beklentiler ve aşırıya kaçan anlam yüklemeleri sonucunda ilişkinin zarar görebileceği noktasında da uyarılarda bulunan Prof. Dr. Balcıoğlu, “Sevgi gününe haddinden ve beklenenden fazla anlam yüklenmesi özellikle gençler arasında ilişkileri bozabilir. Bu durum ister istemez yarışmacı bir tutum içine de sokar. Maddi imkanı olmayan insanlar pahalı hediyeleri birbirine alamayabilirler. Fakat bu yarışmacı tutum insanlar arasında kırılganlıklara, duygusal kırılmalara yol açabilir ve bunun telafisi de çok zordur. Bu yüzden sevgi gününün biraz daha zarif şekilde ama manevi anlam yükleyerek kutlanmasını, çılgınlıklardan kaçınılmasını tavsiye ediyorum” şeklinde konuştu.
“Anlam verilmeli, zarif bir şekilde kutlanmalı”
Balcıoğlu ayrıca sözlerine şöyle devam etti:
“Evet, bugün bize ithal bir gün yani başka bir kültür ama zararlı bir ithal değil. Bu güne değer verilebilir ama her şey olarak da bakılmasın. Sade ve zarif bir kutlama yeterli olacaktır. Çılgınlığa dönüşmesine, aşırı derecede tüketime yönelmesine dikkat etmek lazım. Bütçemizi sarsmasına ve bütçesi yetmeyenlerin de başka yollara sapmasına müsaade edilmemesi gerekiyor.”
“Sadece kadınlar için değil karşılıklı kutlanmalı”
Son olarak da buna benzer günlerde sadece kadınlara hediye alınıyor olmasının yanlış olduğunu ifade eden Balcıoğlu, “Sevgi karşılıklıdır ve bütün canlıların sevgiye ihtiyacı vardır. Bu yüzden sadece kadınlara sevgi gösterilmesi ya da hediye alınması yanlış olacaktır. Eğer bir kutlama olacaksa karşılıklı olmalıdır” diyerek sözlerini sonlandırdı.
İHA