Yeni askerlik sistemi olarak bilinen Askeralma Kanunu Meclis’te kabul edildi... Ertesi gün de Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Askerlik 6 aya indi... Ve bedelli askerlik sürekli hale getirildi... Başka bir deyişle bankamatik askerlik dönemi başladı... Parayı veren, bir aylık eğitimden sonra askerliğini yapmış olacak... Fakire vatan sağ olsun, zengine babam sağ olsun... Neredeyse her gün şehit cenazesi geliyor... Terör belasından kurtulamadık... Bir yandan şehit cenazelerine ağlarken diğer taraftan birilerinin bankada askerlik yapması ne kadar doğru, ne kadar adil...
Üstelik bunun sürekli hale getirilmesini gerçekten anlamak mümkün değil... Paran varsa vatan borcun yok... Parası olmayan gariban vatan borcunu ödeyecek... Türkiye’de zengin ile fakirin az da olsa eşit olduğu tek yer askerlikti... Şimdi o eşitlik ve adalet de ortadan kalktı... Diyeceksiniz ki bedelli askerlik zaten sık sık getiriliyordu... O bir hataydı, ama bu hatanın sürekli hale getirilmesi daha da büyük hatadır...

Bu hata kokarım ki toplumda ayrışmaya, insanlar arasında çok ciddi ayrımcılığa sebep olacak... Yeni askerlik sisteminde askerlik
süresi de 6 aya indirildi... 6 aylık askerlik süresi çok kısa... 6 ay askerlik sonrası isteyenler ve başarılı bulunanlar ihtiyaç olması halinde 6 ay daha ücretle askerlik yapacak... Başka bir deyişle paralı askerlik yaptırılacak. Bir gencin askerlikte tam eğitilmesi ve normal bir asker olabilmesi için en az altı aylık süre gereklidir. Yetişen asker terhis edilirse, ihtiyaç nasıl karşılanacak?

Türkiye bir Norveç veya İsveç değildir, düşmanlarla boğuşan ve terörle mücadele eden bir ülkedir... Güvenliğin büyük kısmı askerlerle sağlanıyor... Dış savunma da ayrı bir ihtiyaç... Bu durumda askerliği kısaltmak, bedelliyi getirmek ve de paralı askerliğin önünü açmak ne kadar hayır getirir... Bekleyip görelim...

Yaşayarak öğrenmenin bedeli

Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkanına girmiş. Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş. Bakkal da Napolyon’u uygun bir yere saklayıp, biraz sonra gelen düşmanları; “Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı” diye savuşturmuş. Nihayet biraz sonra Napolyon’un muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşılaşamayacağı
Napolyon’a sormuş:
- Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu? Birden öfkelenen Napolyon bağırmış;
- Sen kim oluyorsun da benimle böyle dalga geçercesine konuşabiliyorsun?
Hemen askerlerine, adamcağızı kurşuna dizmelerini emretmiş. Askerler bakkalın gözünü bağlayıp, karşısına dizilmişler. Mermiler namlulara sürülmüş, artık “ateş” emri verilecek... Adam içinden “Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin” diye düşünüp hayıflanırken, arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış.
Karşısında Napolyon varmış.
Tek cümleyle cevaplamış Napolyon:
- İşte böyle bir duygu!
Yaşayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir. Ama en kalıcı olanıdır ve getirisi en yüksek olandır. Tecrübedir getirisi ve tecrübeyi yaşamaktan başka edinme yolu yoktur.

TEBESSÜM

Cesur asker

Kimin askeri daha cesur yarışması varmış. Karacının komutanı:
- Oğlum şu tankın altına atla, demiş. Asker atlamış ölmüş.

Havacının komutanı:
- Oğlum şu uçaktan betona paraşütsüz atla, demiş. Asker atlamış ölmüş.

Denizcinin komutanı:
- Oğlum şu geminin altına atla, demiş.
Asker:
- Yok ya, atlamıyorum lan, demiş.
Denizci komutanı diğer komutanlara dönüp:
- Bakın, benim askerim daha cesur, komutanına karşı geliyor, bir de üstüne lan diyor.

GÜNÜN SÖZÜ

Sahipsiz olan vatanın batması haktır; Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.
Mehmet Akif Ersoy