Seçme şansınız varsa özgürsünüz demektir. Uber seçme şansınızdır. 21.yüzyılda her şey o kadar hızlı değişiyor ki bir çok durumu, yeniliği, algılamakta ve anlamakta bazen yeterince hızlı olamıyoruz. Yaşamın her alanında büyük devrimler  gerçekleşiyor. Endüstri 4.0 çağındayız deniyor, Tarım 4.0 çağındayız da. Tarlanıza yerleştirdiğiniz sensörler size toprağın nemini, tavını, zararlı organizmaların gelip gelmediğini bildiriyor. Boşuna ilaç atmıyor, gereksiz sulama yapmıyorsunuz; işte bu tam anlamıyla  devrimdir.

Bu hızlı gelişimden sosyal hayatın etkilenmemesi de mümkün değil. Her şeyi akıllı telefonlarınızla yapabiliyorsunuz artık. Benim yaşımdaki insanlar görüntülü görüşmeleri bilim kurgu filmlerinde görüyordu. Artık herkesin cebinde ciddi anlamda güçlü birer tane bilgisayar var artık. Elbette pazarlama ve hizmet sektörü de bu olanaktan yararlanarak yeni yöntemler geliştirecek ve geliştirdi de. Siz farkında mısınız, ne kadarının farkındasınız bilmiyorum ama şu anda bütün dünyada devrimler oluyor.

Daha öncede bu konuda bir yazı yazmış ve neden Uber'i desteklediğimi anlatmaya çalışmıştım. Orada yazdıklarımı tekrar etmeyeceğim ve bu sefer başka bir bakış açısıyla anlatmayı deneyeceğim. Hiçbir ülke, hiçbir ekonomik sistem tam rekabet piyasasını yaratmadan ilerleyemez, kalkınamaz. Tam rekabet piyasasında devlet rekabeti sağlamakla görevlidir. İnsanlar ve ya kurumlar  ancak daha iyisini yaparak ayakta kalabilir. Hiç kimse evine kötü bir buzdolabı almak istemez. Ya da kalitesiz bir şampuanı kullanmaz. Daha kalitelisini ve ucuzunu yapan ayakta kalır. Kötü ve eksik olan piyasadan silinir. bu bilgiler ışığında şunu söyleyebiliriz ki rekabet ortamında tüketici daima karlı çıkar.
Sosyal açıdan bakacak olursak ben seçeneksiz kalmak istemiyorum. Şehirler arası yolculukta nasıl bir çok otobüs firması içinden istediğimi seçip yolculuk yapıyorsam şehir içinde de istediğim şekilde yolculuk yapmak istiyorum. Neden bizlere  seçeneği olmayan bir yaşamı dayatmaya çalışıyorlar anlamış değilim. Devlet tam rekabeti sağlamalı ve piyasaya giren her firmayı, şirketi, kişiyi denetleyebilmeli. Devlet halka hizmet için yaratılmış bir kurumdur ve halkının çıkarlarını koruyarak en iyi hizmeti sunmak zorundadır.  Bu ülkede cebinde ehliyeti olan herkes sorgusuz sualsiz şoförlük yapabilir. Hiçbir denetime tabi olmaz. Yaralamadan, yağmadan, uyuşturucudan defalarca hapse girip çıkar ve sorgusuz sualsiz gidip taksi şoförlüğü yapmaya başlar. Sizlerde o taksilere canınızı emanet edersiniz.

Hadi şu kafama takılan soruyu da şuraya bırakalım; 

"Acaba Uber yasaklanıp belediye ve ya her hangi bir şirkete mi aynı sistemle yolcu taşıma hakkı verilecek?"
Zamana ve yaşamın akışına ayak uydurmazsanız çok uzun sürmeyecek bir zaman diliminde köleleşirsiniz. Tarihin akışı içinde bu konuda binlerce örnek bulmak mümkündür. Bu ülkeye matbaanın neden 200 yıl sonra geldiğini anımsayın. Biz matbaayı getirirsek elle kitap yazan esnaf aç kalır demişlerdi. Üç-beş insanı zorda bırakmama adına koskoca bir ülkeyi 200 yıl geri bırakmadılar mı?
İlgisiz gibi görünse de bu yazının başlığı bence bire bir aynı durumdayız şu anda. Ellerindeki tek argüman taksicilerin ekmeğiyle oynandığı. Binlerce yılın alışkanlığıyla her yeniliğe "istemezüüük" diye diye yırtınarak karşı çıkıyorlar. Yeniliğe karşıysanız gelişmeye de karşısınız demektir. 

Kendi adıma konuşacak olursam mutlaka seçme şansınızı savunun derim ve eklerim;
"Özgürlük çok güzel hadi siz de gelin"