14 Kasım 1944…

Ahıska Türklerinin, diktatör Stalin tarafından vatanlarından sürgün edildikleri yas günü…

Ahıska, bugünkü Gürcistan’ın Türkiye sınırında yer alan bir bölgedir… Nüfusun çoğunluğunu Türkler oluşturuyordu…

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin (SSCB) lideri Josef Stalin, bundan 75 yıl önce Türkleri, Karadeniz sahilinden uzaklaştırmak amacıyla Ahıska Türklerini vatanından kopardı.

Ahıska'da yaşayan 86 bin Türk ve Müslüman, birkaç saat içinde, yanlarına eşyalarını bile almalarına izin verilmeden yük vagonlarına bindirildi. Vagonlara yük gibi üst üste bindirilen Ahıska Türklerinin zorunlu yolculuğu bir aydan fazla sürdü. Zorunlu yolculukta yaklaşık 17 bin Ahıska Türkü, açlık, soğuk ve hastalık nedenleriyle hayatını kaybetti. Hayatta kalan Ahıska Türkleri, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan sınırlarında kaderlerini terk edildi.

Sovyet yönetimi, kurduğu çalışma kamplarında kadın, yaşlı, çocuk ayrımı yapmadan Ahıskalıları en ağır işlerde çalıştırdı.

Ahıskalı Türklerinin şehirlere yerleşmeleri yasaklandı. Bulundukları yerlerden izin almadan ayrılmama kuralı konuldu. Kuralı ihlal eden Ahıskalılar, yakınlarıyla birlikte Sibirya'ya 25 yıllık sürgüne gönderilerek cezalandırıldı. Açlık, salgın ve bulaşıcı hastalıklar nedeniyle 30 bin Ahıska Türkü daha Orta Asya'nın çeşitli bölgelerinde hayatını kaybetti.

Stalin, sadece Ahıska Türklerini değil, Kırım’da da Tatar Türklerini sürgüne gönderdi. Sürgün dramını, daha fazlası ve acısıyla Kırım Türkleri de yaşadı…

Kırım Türklerinin küçük bir kısmı zor da olsa yıllar sonra vatanlarına dönebildi. Ahıska Türkleri ise hâlâ sürgün yaşıyor…

Uluslararası kuruluşların raporlarına ve çeşitli kaynaklara göre, bugün 550-600 bin Ahıska Türkü vatanlarından uzakta yaşıyor. Ahıska Türklerin en çok yaşadıkları ülkelerin başında Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Rusya, Özbekistan, Kırgızistan, Ukrayna ve ABD geliyor.

Türk milleti tarihten günümüze kadar, tüm mazlum milletlere hamilik yaptı…

Buna rağmen Türk milleti sözde Ermeni soykırımı yapmakla suçlanıyor… İftiraya uğruyor…

Gerçekte ise Türk milleti, zayıf düştüğü anda dünyanın her tarafında baskı ve soykırıma uğruyor, sürgüne gönderiliyor…

Tüm dünya Ahıska Türklerinin, Kırım Türklerinin, hatta yakın zamanda Kıbrıs Türklerinin dramına seyirci kaldı… Görmezden geldi…

Günümüzde ise Doğu Türkistan’daki soykırımı duymuyor, görmüyor, umursamıyor…

Hemen yanı başımızda Kerkük’te, Musul’da, Batı Trakya’da yapılanlara bile yeterince tepkiyi gösteremedik…

5 milyonu geçkin Suriyeliye kapılarımızı açtık… Ensar muhacir kardeşliği diyerek sahiplendik…

Öz kardeşimiz ve de dindaşımız olan Kerkük Türkmenlerine, Kırım Türklerine, Ahıska Türklerine ve de ne yazık ki Doğu Türkistanlılara aynı hoşgörüyü göstermedik, gösteremedik…

75 yıl önce sürgün vardı…

Bugün de zulüm ve soykırım var…

Türk’ün dramı bitmiyor…

*****

Sürgün yıllarını unutamıyorlar

Ahıska Türkleri, Sovyet lideri Stalin tarafından 1944 yılında yurtlarından sürgün edilişlerini unutamıyor. İlk kafilesi 25 Aralık 2015'te Ukrayna'dan getirilen Ahıska Türkü aileler, Türkiye'de, geride bıraktıkları acı dolu sürgün günlerinin izlerini silmeye çalışıyor.

Acı olaya 6 yaşındayken tanık olan ve gözyaşları içerisinde yaşadıklarını anlatan 81 yaşındaki 5 çocuk annesi Hayriye Agali, 1944 yılında köylerine gelen Sovyet askerlerinin, erkekleri çağırıp iki saat içerisinde köyü terk etmelerini dayattığını söyledi.

Sabah erken saatlerde evlerinden silah zoru ile çıkarıldıklarını ve askeri araçlarla taşındıktan sonra bir yük treninin vagonlarına 5-6 aile olarak bindirildiklerini anlatan Agali, şöyle konuştu:

“Küçükbaş hayvanımız çoktu. Babam bir koyunu kesip götürmek için çıkardı. Askerler izin vermedi ama babam bir şekilde koyunu kesip içini temizleyip çuvalın içine koydu. Bizleri Ahıska'da trene doldurdular ve sürdüler. Tren yolculuğu sırasında bir çocuk öldü, askerler kimse görmesin diye üzerini örttü. Kıymetsiz olduk, bize hiçbir yer vatan olmadı. Özbekistan'a gittik, orada da yoksulluk çektik. Az bulduk, çok bulduk, yaşamaya çalıştık.”

Çok sıkıntılar çektiklerini ve babasını Özbekistan'da kaybettiklerini anlatan Agali, şöyle devam etti: “6 kardeş ve annemiz, hayatımızı sürdürmeye çalıştık. Hayatımız sürekli sürgünle geçti. Çok zor günler gördük. Oradan oraya gittik ama hiçbir yer bize vatan olmadı. Böyle sahipsiz kul olur mu? Gittiğimiz her yerde ev yaptık, malzeme aldık ama bıraktık gittik. Kazanıp alıyoruz, bırakıp gidiyoruz. 70 yıldır biz sürgündük, 70 yıldır kazandık, her yerde bırakıp gittik.”

Sürgünü yaşayan 94 yaşındaki Köşeli Rical ise silah zoruyla köylerinden çıkarıldıklarını anlattı. Rical şöyle devam etti: “İki ay tren vagonlarında yaşadık. Sürgünden sonra Özbekistan'a gittik. Tabii burasının fakir bir yer olduğunu fark ettik ve tarlalarda çalışarak geçimimizi sağladık.”

*****

TEBESSÜM

Haram

Bir Rus generali, Şeyh Şamil`in iştahını abartarak “Beni yemenizden korkuyorum” deyince, Şeyh Şamil:

- Boşuna korkmayın efendi. Bizim dinimizde domuz eti yemek haramdır.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Sen Türk olduğunu unutsan da, düşmanın asla unutmaz.

Ebulfez Elçibey