Suriyeliler konusu ülkemizin kanayan yarası haline geldi...

Bazıları Hz. Peygamberimiz (SAV) dönemindeki gibi, ensar-muhacir konusuna atıf yaparak Suriyelilere sahiplenir gibi yapıyorsa da toplumun neredeyse tamamında büyük tepki var...

Önce doğru tespit yapmak lazım...

Suriyeliler, bazılarının anlattığı gibi muhacir değil...

Çünkü, muhacirler hiçbir zaman Medinelilerin canına, malına, namusuna yan gözle bile bakmadı... Kötü bir olayla anılmak şöyle dursun, kötü bir söz bile duyulmadı...

Yine muhacirler dinini yaşamak için Medine'ye göç etmişlerdi... Plajlarda Türk kızlarına asılan Suriyelilerin dinini yaşamak kaygısı olmadığı aşikar...

Savaş tehdidi olduğu için geldikleri iddiası da kandırmacadan ibaret...

Kurban Bayramı yaklaşıyor, binlerce Suriyeli daha önce defalarca olduğu gibi bayram için ülkesine dönüyor... Hatta bazen bu sayı milyona yaklaşıyor.

Bayram bitince tekrar geliyorlar...

Savaş olsa, tehdit olsa, can güvenliği olmazsa Suriyeliler bayramda ülkesine nasıl gidiyor?

Bütün bunlara rağmen hâlâ Suriyeliler ülkemizde ise ortada başka bir hesap var demektir.

En üzücü yanı Türklerin kendi ülkelerinde üvey evlat muamelesi görmesi...

Özellikle bazı illerde Suriyeliler kural tanımıyor. Yemek yer parasını ödemez, hastanede sıra beklemez, öncelik benim diye olay çıkartır...

Zaten hastaneler ücretsiz onlara... Üniversiteler ve eğitim konusunda çok ayrıcalıklılar...

Tabii caizse her konuda el üstünde tutuluyorlar...

Buna rağmen hırsızlık, kap kaç,  dilencilik, taciz, adam dövme, adam öldürme ve daha akla gelebilecek her türlü suça karışıyorlar...

Toplu halde olay çıkarıyorlar, grup halinde saldırıyorlar...

Olay besle kargayı oysun gözünü noktasına vardı...

Zulüm gördüğü için kaçarak Doğu Türkistan'dan gelen ana-kız evrak eksikliği gerekçe gösterilerek günlerce ülkemize sokulmadı.

Suriyeliler babalarının çiftliği gibi girip çıkıyor. Kimlik soran yok, kayıt tutan yok...

Hiçbir ülke bırakın insanları, hayvanları bile kayıtsız ülkeye sokmuyor...

İmkan olsa kuşlar bile kayıt altına alınır...

Biz kapıları açtık, Suriye sınırı han gibi oldu...

Tedbir alınmazsa...

Kimsenin de tedbir almak gibi bir niyeti yok ya...

Sonuç vahim olacak...

*****

Arayı düzeltmek

Hz. Fatma, "Ya Ali; Hasan, Hüseyin aç, evde yiyecek yok... Gidip yiyecek bir şeyler alsana" der.

Hz. Ali'nin (RA) sadece 6 dirhemi vardır. Yiyecek almak için evden çıkar, giderken yolda kavga eden iki kişi görür.

Hz Ali; "Niçin kavga ediyorsunuz? Şu âlemde Allah'ı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz?" diye sorar.

Kavga edenlerden biri, diğerinden 6 dirhem alacağı olduğunu, vermediğini söyler.

Hz Ali (RA) cebindeki 6 dirhemi çıkarır ve alacaklıya verir.

Evine geldiğinde eli boştur... Hz. Fatma, "Ya Ali, hiç mi bir şey almadın?" diye sorunca,

"Ama ara düzelttim ya Fatma" der.

Hz Fatma'nın yüzünde nurlu bir gülümseme belirir. Memnundur kocasının bu güzel hareketinden.

Daha sonra Hasan ile Hüseyin "açız" diye ağlamaya başlarlar...

Hz. Ali (RA), bu acı manzaraya dayanamaz ve evden çıkar.

Yolda bir adama rastlar. Elinde besili bir deve; "Ya Ali; bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım" der. Hz. Ali (RA) "Param yok" karşılığını verir...

Adam, "Bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum.150 dirhem bu deve. Al parayı sonra ödersin" deyince, Hz Ali (RA) deveyi satın alır.

Yolda giderken başka bir adama rastlar. Adam "Ya Ali... Ne güzel bir deve bu. Ben bunu 300 dirheme alayım, ne olursun reddetme beni" der. Hz Ali (RA) "Ama ben bunu 150'ye aldım" karşılığını verince adam "Olsun, ben çok beğendim bunu" der ve deveyi satın alır.

Hz Ali (RA) mutlu bir şekilde gider yiyecekleri alır, eve döner.

Sonra Hz. Peygamber (SAV)'in huzuruna çıkar.

Efendimiz (SAV) gülerek, "Gel, ya Ali; şu deve hikâyesini anlat" der. Hz. Ali (RA) olayı anlatınca da der ki: "Sen ki ara düzelttin. Allah Cebrail'i ile sana deveyi sattı. İsrafil'i ile de satın aldı. Her kim ki ara yapar, birleştirir, düzeltir, ikilikten insanları kurtarırsa o bendendir ya Ali."

*****

Neyi?

Adam doktora yakınır:

- Durum çok vahim doktor bey, bir dakika önce olan her şeyi unutuveriyorum.

- Niçin hatırlamaya çalışmıyorsun?

- Neyi?

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Zihin paraşüt gibidir, açık değilse işe yaramaz...

Frank Zappa