İçimizdeki bazı aklı evveller, Cumhuriyet düşmanlığı yaparken…

Tam da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda, ABD temsilciler meclisinde, sözde ermeni soykırımı tanındı, yine aynı gün ve aynı ABD temsilciler meclisinde, Türkiye’ye yönelik ekonomik yaptırımlar yasası kabul edildi…

Ermeni soykırımı iddialarının yalan olduğunu başta Ermeniler olmak üzere tüm dünya emin olun bizden iyi biliyor.

Gerçekten, Türkler, Ermeni soykırımı yapmış olsaydı, bugüne kadar güçleri yettiğince başımıza her türlü çorabı örerlerdi…

Amerika başta olmak üzere sözde Ermeni soykırımını tanıyanlar, ülkemizi dünyada yalnızlaştırmak istiyor…

Biliyoruz ki onların hepsi Türk düşmanı…

Bütün bunlar bir günde olup biten şeyler değil… Geçmişten günümüze gelen bitmeyen bir kin ve düşmanlık var…

Asıl sorun içimizdeki Türk düşmanları değil mi?

Orhan Pamuk, Nobel ödülünü alabilmek için “30 bin kürdü ve 1 milyon Ermeni’yi öldürdük. Türkiye’de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum” dedi…

Bunu iftirayı atan birinin derhal yargılanıp ceza verilmesi gerekirken, el üstünde tutuldu. Neredeyse heykeli dikilecekti…

Öncesinde ve sonrasında o kadar çok zırvalayan oldu ki… Say say bitmez.

Daha birkaç gün önce tam da Cumhuriyet Bayramında HDP’li eski vekil Lezgin Botan, “Türk’ün bayramı kürdün yasıdır” demedi mi...

Bütün dünyanın Türk düşmanlığında birleştiği bir dönemde Ermeni açılımı bile yapıldı…

Sözde Ermeni soykırımımı yalanını anlatmak isteyenlere imkân verildi, Türkiye’de sempozyum düzenleyip zırvalarını anlattılar.

Azerbaycan bayrağına bile tahammül edemeyenler oldu…

Şimdi başta Amerika olmak üzere sözde Ermeni soykırımını tanıyanlara kızıyoruz…

Kızmalıyız, hatta çok kızmalıyız…

Ama önce içimizdeki hainleri temizlemeli, onlara doğruyu anlatmalıyız…

Daha da önemlisi uluslararası politikada kızmakla, sabrımızı test etmesinler diye esip gürlemekle sonuç alınmıyor…

Ermeniler ve yandaşları, sözde soykırım yalanını kabul ettirmek için milyarlarca dolar harcıyor, film çekiyor, lobi, yayın ve reklam yapıyor… Her yolu deniyor…

Bizim ise üç beş araştırmacının kendi imkânlarıyla yaptıkları özverili çalışmanın ötesinde dünyaya gerçekleri anlatmak için hiçbir faaliyetimiz yok…

Ne bir film, ne doğru dürüst bir yayın, ne de adam gibi bir lobi…

Kızıyor, esip gürlüyoruz… Sonra keyfimize bakıyoruz.

*****

Asıl katliamı Ermeniler yaptı

“Ölüm ve Sürgün” adlı kitabın da yazarı olan Amerika’daki Lousville Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Justin McCarthy, sözde Ermeni soykırımı yalanını belgelerle çürütüyor.

Ermenilerin sözde soykırım yalanını dillerine doladıkları 1915 olaylarında hayatını kaybeden 56 bin Ermeni'ye karşılık, Osmanlı belgelerine göre 1 milyon 931 bin, Prof. Dr. McCarthy'ye göre 1 milyon 600 bin Türk hayatını kaybetti. Amerikalı tarihçi Prof. Dr. McCarthy’in değerlendirmeleri şöyle:

Ermeniler, arşivlerine kimsenin bakmasına izin vermiyor, saklıyor. Türkler, Osmanlı arşivlerini, askeri arşivlerini açtı. Türkler, herkese arşivlerini gösteriyor, hatta Ermeniler bile gelip bu arşivlerden faydalanıyor.

Birinci Dünya Savaşı tehlikesi karşısında Osmanlı ordusu seferberlik durumuna geçerken Ermeniler, kendi ülkelerine hizmet etmek yerine Rusların tarafını tuttu.

Rusya, isyancıların ayaklanmayı örgütlemelerini ve Osmanlı Devletine gizlice insan ve silah sokmalarını sağlayan bir üs durumundaydı.

Van’ı ele geçiren Ermeniler bölgedeki tüm Türkleri öldürdü. Ermenilerin, işgal edip kendilerinin olduğunu iddia ettikleri 6 vilayette Ermenilerin 3 katı Türk yaşıyordu.

Ermenilerin göz diktiği altı vilayette, (Sivas, Elazığ, Diyarbakır, Bitlis, Van ve Erzurum) nüfusunun sadece yüzde 17’si Ermenilerden oluşuyordu. Bu bölgede nüfusun yüzde 78’i Türk’tü. Ermeni ihtilalcilerin istediği Ermenistan’ın yaratılabilmesi için tek yol orada yaşayan Türklerin bölgeden çıkarılmasıydı.

Osmanlı askerleri tarafından Ermeni kilise, manastır ve sığınaklarında ele geçirilen cephaneler öz savunma amaçlı kullanılamazdı, bunlar terör silahlarıydı. Bu silahlar ve bombalar belirli hedefleri havaya uçurmak ve halkı korkutmak amacıyla kullanılıyordu.

Aynı dönemde Balkanlar’da yaşayan Türk ve Müslüman toplum da etnik temizlik siyaseti karşısında nüfusun üçte ikisini kaybetti, ancak bunlar yeteri kadar gündeme getirilmedi.

*****

TEBESSÜM

Bisküvi

Acemi er, levazım başçavuşuna yakınır:

- Başçavuşum, bize yemekte ördek böreği verdiler. Yemin ederim ki, içinde bir gram bile ördek eti yoktu.

Başçavuş:

- Sen hiç asker bisküvisi yedin mi?

- Evet, başçavuşum.

- İçinden hiç asker çıktı mı?

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Yalnızlığın en kötüsü seni anlamayanların arasında kalmaktır.

Mevlana