Çok konuşulan ve büyük umutlar bağlanan birinci yargı paketi yasallaştı. Kimine göre yargıda büyük reformlar oldu, kimine göre dağ fare doğurdu…

Asıl önemli olan yasaların ne kadar değiştiğinden çok nasıl uygulanacağıdır…

Bizim temel sorunumuz, yasaların eksikliğinden çok uygulamada yapılan hatalar veya umursamazlıklardır…

En önemli değişiklerden biri olarak gösterilen Terörle Mücadele Kanununun 7. maddesine eklenen, “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” hükmüdür.

Bu maddenin eklenmesi bile bugüne kadar uygulamada ne kadar büyük hatalar yapıldığını gösteriyor. Haber sınırları içinde, eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları zaten hangi kanuna göre suç sayılıyordu?

Demek ki, birileri üstüne vazife bilmiş, kafasına göre birilerinden hesap sormuş…

Yargı paketinde asıl önemli değişiklik ise ceza davalarında seri ve basit yargılama usulünün getirilmesidir.

Hakkı olmayan yere tecavüz, genel güvenliğin ve trafiğin kasten tehlikeye sokulması, mühür bozma, gürültüye neden olma, parada sahtecilik, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması, kumar oynatılması ve buna benzer sınırlı sayıda sayılan bazı suçlarda seri yargılama usulü uygulanacak. Daha anlaşılır ifade ile savcılığın kararı, mahkemenin de seri yargılama usulüne uygun olduğuna dair onayı ile yargılama bitirilecek…

Yeni getirilen basit yargılama sisteminde ise asliye ceza mahkemelerinde adli para cezası gerektiren ve üst sınırı 2 yıldan az olan davalarda uygulanacak. Hâkim, duruşma yapmadan karar verebilecek. Karara karşı itiraz yolları açık olacak.

Ceza hukukunda ilk defa karşılaşılan seri yargılama ile basit yargılamanın nasıl uygulanacağını ve ne tür sonuçlar doğuracağını zamanla göreceğiz.

Alt yapısı hazırlanmadığından, daha da önemlisi savcı ve hâkimler bu duruma çok hazır olmadıklarından bu sistemin özellikle ilk zamanlarda çok sıkıntı yaratacağını tahmin etmek zor değil.

Yargılamanın hızlandırılması amacıyla bu düzenlemelerin yapıldığı anlaşılıyor. Özellikle seri yargılamada, aşırı iş yoğunluğundan savcılar dosyayı ne kadar inceleyebilecekler… İş yükünün çoğunluğu savcıların üzerine binecek… Bu sebeple soruşturma aşamasında dosyalar daha da çok yığılacak…

Basit yargılama usulünde ise savunma hakkı noktasında çok ciddi sıkıntılar çıkabilir. Ceza yargılamasında halkımızın alışık olmadığı yazılı savunma ne kadar uygulanabilecek, zamanla göreceğiz.

İşin özü şudur ki, numaralandırılmış yargı paketleri ile hukuktaki temel sorunları çözmek mümkün değil…

Öncelikle hâkim ve savcıların iş yükünü azaltmak gerekir… Hâkim ve savcıların daha donanımlı göreve başlamaları için staj süresinin uzatılması ve nitelikle staj yapılması gibi farklı tedbirler uygulanmalıdır.

Aynı mahkeme, aynı hâkim ve savcı, aynı personel… Sadece yargılama şeklini değiştirmekle sorunlar çözülmüyor…

*****

İlginç mahkeme soruları

Amerikan mahkemelerinde sorulmuş sorular…

Soru: 8 ağustosta mı hamile kaldınız?

Cevap: Evet.

Soru: Peki o anda siz ne yapıyordunuz?

*

Soru: Üç çocuğunuz var, değil mi?

Cevap: Evet.

Soru: Kaçı erkek?

Cevap: Erkek yok.

Soru: Hiç kızınız var mı?

*

Soru: Merdivenler alt bodruma iniyor dediniz, değil mi?

Cevap: Evet.

Soru: Peki bu merdivenler yukarı da çıkıyor muydu?

*

Soru: Geçen yaz kusursuz bir balayına çıktınız, değil mi?

Cevap: Evet, Avrupa'ya...

Soru: Eşiniz de sizinle geldi mi?

*

Soru: İlk evliliğiniz niçin sona ermişti?

Cevap: Ölüm sebebiyle.

Soru: Kim ölmüştü?

*

Soru: Şüpheliyi tarif edebilir misiniz?

Cevap: Orta boyluydu, sakalı vardı.

Soru: Erkek miydi yoksa kadın mı?

*

Soru: Bugüne kadar kaç ölü üzerinde otopsi yaptınız, doktor?

Cevap: Bugüne kadar ki bütün otopsilerimi ölüler üzerinde yaptım.

Soru: Otopsiye başladığınız zamanı hatırlıyor musunuz?

Cevap: Akşam 8:30 civarında başladık.

Soru: O esnada ölü müydü?

Cevap: Hayır, sandalyeye oturmuş neden otopsi yaptığımı merak ediyordu.

Soru: Otopsiye başlamadan önce nabzına baktınız mı doktor?

Cevap: Hayır.

Soru: Kalbini dinlediniz mi?

Cevap: Hayır.

Soru: Nefes alıp almadığını kontrol ettiniz mi?

Cevap: Hayır.

Soru: O halde siz otopsiye başlarken hâlâ yaşıyor olabilir, değil mi?

Cevap: Hayır.

Soru: Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz, doktor?

Cevap: Çünkü adamın beyni masamın üstünde bir kavanozun içindeydi.

Soru: Yine de hasta hâlâ yaşıyor olamaz mıydı?

Cevap: Evet, hatta şu anda bir mahkeme salonunda avukatlık yapıyor olabilir.

*

Uykusunda ölen bir insan, ertesi günün sabahına kadar bunun farkına varamaz, değil mi doktor?

En genç olan oğlunuz, hani şu 20 yaşında olan, kaç yaşındaydı?

Resminiz çekilirken orada mıydınız?

Yalnız mıydınız, yoksa kendi başınıza mıydınız?

Savaşta öldürülen kardeşiniz miydi, yoksa siz miydiniz?

Sizi öldürdü mü?

Kaç kere intihar etmeyi başardınız?

*****

TEBESSÜM

Nafaka

Boşanma davası sonuçlanır, hâkim kararı okur. Davalı koca kararı anlamadığını söyleyince hâkim açıklama yapar:

- Sizi boşadım. Çocuğu anneye verdim. Eşinize de ayda 250 TL nafaka verdim.

Davalı koca:

- Allah razı olsun hâkim bey, ben de ayda 50 TL veririm, gül gibi geçinip gider.

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Sorun çözümü görememelerinde değil, sorunu görememelerinde.
G.K. Chesterton