Ramazan ayını da bayramı da geride bıraktık.

Sevgi, kardeşlik ve hoşgörünün hakim olması gereken bayramlarda, en güzel mesajlar kopyalanıp paylaşıldı.

Bayramda sosyal medyada ve mesajlarda, sevgi hoşgörü ve kardeşlik duyguları zirve yaptı. Herkes melek gibiydi, bir tek kanatları eksikti…

Gerçekte ise kin ve öfke dili, nefret, iftira ve yalanlar yine eksik olmadı.

Muğla’da milli boksör, genç bir kızı hunharca öldürdü. Gözü yaşlı isyan eden bir anne var.

Sevgi dilini hakim kılması gereken bir belediye meclis üyesi sosyal medya hesabından, “Hikaye aynı; özgürlük düşkünü bir kadın ve gayrimeşru yaşantısı içinde geçen bir ölüm hikayesi. Sizce bu tesadüf mü, yoksa maksatlı yapılan bir algı yönetimi mi? Edep yahu” diye paylaşımda bulundu.

Gerçekten edep yahu!

Geçmişte de uçak kazasında hayatını kaybeden genç kızlar için ahlâka ve edebe sığmayacak bir sürü paylaşım yapılmıştı…

En acı tarafı da, bu tür paylaşımlar, güya din ve ahlâk adına yapılıyor…

Bu nasıl din ve ahlâk anlayışı ki, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yaşamayan insanlara her türlü hakaret ve iftira atılabiliyor, kin ve öfke kusulabiliyor…

Farkında mısınız; son zamanlarda, birileri kendilerine göre bir ahlâk, kendilerine göre bir din anlayışı geliştiriyor.

Yıllardır süre gelen Türk töresi, bizi biz yapan değer yargıları yerle bir ediliyor, kendilerini güçlü sananlar veya birilerinden destek almayı umanlar sokak serserileri gibi sağa sola saldırıyor.

Çoğunluğu gerçek kimliğini gizleyerek, öfke ve kin kusuyor. Kendileri gibi düşünmeyen, kendilerinden olmayan herkese adeta bir meydan savaşı ilan etmişler…

Bu kin ve öfke dili, sadece karşı görüşte olanlara değil, herkese zarar veriyor.

Toplumda kin ve öfke zirve yapıyor, kamplaşmalar, kutuplaşmalar artıyor.

Kin ve öfke dili yüzünden toplum patlamaya hazır bomba gibi, insanların tahammülü kalmadı. En küçük bir fikir ayrılığında kavga kıyamet kopuyor.

Niçin yan baktın diye zayıf gördüğüne saldırıyor, ceviz kabuğunu doldurmayacak sebepler yüzünden masum insanlar öldürülüyor.

Kadınlar ve çocuklar hedef haline geliyor ve mağdur oluyor.

Toplumun huzura, hoşgörüye, saygı ve sevgiye her zamankinden daha çok ihtiyacı var.

Sosyal medyada başlayan ve gerçek hayata uzanan bu kin ve öfke dilinden bir an önce kurtulmamız lazım…

*****

Aç gözlülüğün sonu

Tolstoy’un “İnsan Ne ile Yaşar?” adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır.

Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a, “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin, fakat güneş batmadan başladığın yere dönmen lazım” der. Ve uyarır: “Güneş batmadan başladığın yere dönemezsen bütün hakkını kaybedersin.”

Pahom güneşin doğuşuyla birlikte başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına çok az kalmış. Hemen geriye döner. Koşar, koşar ama kesilir takati. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz…

Reis olanları izlemektedir. Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur. Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis, Pahom’un mezarının başında durur ve şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”

*****                  

TEBESSÜM

Başarının sırrı

Mısır yetiştiren bir çiftçi, her yıl en kaliteli mısır ödülünü alırmış. Çiftçi, ödül aldığı mısırların tohumlarını da ekmeleri için komşularına dağıtırmış.

Bunu öğrenen bir gazeteci röportaj yapmak için çiftliğe gitmiş. Gazeteci çiftçiye sormuş:

“Seninle her yıl aynı yarışmaya katılan komşularına, kaliteli tohumlarından vermeyi nasıl göze alabiliyorsun?”

Çiftçi cevap vermiş:

“Yoksa bilmiyor musun? Rüzgâr, olgunlaşan mısırlardan polenleri alır ve tarla tarla dağıtır. Komşularım kalitesiz mısır yetiştirirse çapraz tozlaşma sonucu her geçen yıl ürettiğim mısırın kalitesi düşer. Eğer kaliteli mısır yetiştirmek istiyorsam, komşularıma da kaliteli mısır yetiştirmeleri için yardım etmeliyim.”

*****

GÜNÜN SÖZÜ

Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için diriler birbirini yiyor.

İmam Gazali