Suriye konusu her geçen gün yeni gelişen olaylarla ve yapılan açıklamalarla daha da karmaşık bir duruma geliyor. Amerikalıların askerleri çekecekleri haberleri ile hareketlenen bölgede kimin eli kimin cebinde belli değil.

Özellikle bizi sıkıntıya sokan konu, Suriyeli Kürtler ile bölgedeki terörist grupların Amerikalılar tarafından bir tutulmasıdır. Daha açık bir ifade ile Amerika, PYD/ PKK unsurlarına Türkiye'nin operasyon yapmasının önünü tıkamak için akla hayale gelmeyen oyunlar oynuyor.

ABD Başkanı Donald Trump, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada Suriye'den çekilme sürecinin başladığını duyurarak, "Eğer Türkiye Kürtleri vurursa, Türkiye'yi ekonomik yönden yıkıma uğratırız. 20 millik (32 km) bir güvenli bölge yaratacağız. Aynı zamanda Kürtlerin Türkiye'yi provoke etmesini istemiyoruz" dedi.

İşte Donald Trump'ın o paylaşımları:

"Suriye'den çok geç kalmış çekilmeye başlarken, IŞİD'in bölgesel halifeliğinden geriye kalan çok az şeyi de, bir çok yönden sert bir şekilde vuruyoruz. Yeniden toparlanırlarsa, yakındaki mevcut üslerimizden yeniden saldıracağız. Kürtler'i vurmaları halinde Türkiye'yi ekonomik açıdan yıkıma uğratırız. 20 millik bir güvenli bölge yaratacağız ve aynı şekilde Kürtler'in Türkiye'yi provoke etmesini istemiyoruz. ABD'nin uzun vadeli Suriye'de IŞİD'i yok etmesi politikasından en çok faydalananlar Rusya, İran ve Suriye oldu. Biz de yarar sağladık ama askerlerimizi eve getirmenin zamanı geldi. Sonu gelmeyen savaşları durdurun."

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise, yine Twitter'da, Trump'ın mesajını alıntılayarak verdiği yanıtta "Suriyeli Kürtleri ABD'nin terör örgütleri listesindeki PKK ve Suriye kolu PYD/YPG'yle bir tutmak vahim bir hata olur. Türkiye teröristlerle savaşıyor, Kürtlerle değil. Kürtleri ve tüm diğer Suriyelileri terör tehditlerine karşı koruyacağız." dedi. 

Kalın mesajında "Teröristler, ortaklarınız ve müttefikleriniz olamaz. Türkiye ABD'nin stratejik ortaklığına uymasını terörist propagandayla gölgelenmemesini istiyor. DAESH, PKK, PYD ve YPG arasında fark yoktur. Hepsiyle savaşmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı. 

Ortadoğu uzmanı Hüsnü Mahalli, TSK'nın Menbiç'e askeri harekâtını geciktirmesini şu sözlerle değerlendiriyor:

"Menbiç'e niçin giremiyoruz? Çünkü, Amerika ve Rusya izin vermiyor. ABD "Gel beraber yapalım diyebilir."Bu da Rusya ile aramızı bozmak için kurulmuş bir tuzaktır. Amerika'ya kalırsa Türkiye, Fırat'ın doğusuna girsin, 300 kilometre uzaklıkta IŞİD ile savaşsın ama PYD, YPG ve SDG'ye dokunmasın. Rusya izin vermezse TSK, Fırat'ın doğusunda operasyon yapamaz. Trump izin vermezse işi daha da zor. Peki Ankara ne yapacak? Çok karmaşık ve zor bir durum. Bu işin içinden çıkmak kolay değil. Baksanıza Amerikalılar bir yıl önce İncirlik'te bulunan 50 atom bombasını daha güçlü olanlarıyla değiştirmişler. Bunun dört katı da İsrail'de varsa, toptan hapı yuttuk."

İsrail'i merkeze alan bir Orta Doğu politikası izleyen ABD, bu kapsamda İran'ı tecrit etmeye odaklanmış durumda. ABD, istikrarsızlaştırıcı aktivite olarak tanımladığı İran faaliyetlerine karşı birleşik bir Arap cephesi kurmak istiyor ve ABD'nin gözünde bunun için Suudi Arabistan kilit öneme sahip. Ancak Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi iki ülke arasındaki ilişkileri de kısmen etkiledi.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton da geçen hafta başında Suriye konusunu ele almak için Türkiye'ye gelmiş ancak, Ankara'daki temasları, İsrail'de yaptığı "ABD askerleri, Suriye'nin kuzeyindeki Kürtleri korumaya yönelik bir anlaşma olmadan çekilmeyecek" açıklamasının gölgesinde geçmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bolton'la görüşmeyi reddetmesinin ardında da bu açıklamanın olduğu dile getiriliyor. Öte yandan Bolton, geçtiğimiz Cumartesi günü ABD çekildikten sonra Suriye'deki Kürtlerin korunması için Rusya ile de görüşebileceklerini söyledi. 

İşin en ilginç tarafı da, gerek Başkan Trump, gerekse ekibinin bir dediğinin diğeri tutmamasıdır. Söylenenlere ve sahada yapılanlara baktığımızda Amerikalıların Türkiye'yi bir oyalama içine girdiklerini görüyoruz.

Orta Doğu turu kapsamında Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) giden ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid Al Nahyan ile başkent Abu Dabi'deki El Şati Sarayı'nde bir araya geldi.

Örneğin, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmede söylediklerinin tam tersini söylemeye başladı. Kafalar bu nedenle daha da karışık.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:

Amerika, Suriye'den askerlerini çekse bile 12 üssü ile yine bölgede kalacak. Çıkarlarını koruyacak. PYD/ PKK'lıara bir zarar gelmemesi için Türkiye'nin önünü tıkamaya devam edecek. Yukarıda Başkan Trump'un Türkiye karşıtı ekonomik alandaki tehditlerini de hayata geçirmekten kaçınmayacak. Türkiye'nin çok daha dikkatli ve duyarlı hareket etmesi gereken bir süreç içinde olduğumuzu da açık biçimde görmekteyiz.