Kurala uymamak marifet sayılıyor. Kurallara uyanlara da enayi gözüyle bakılıyor. Hele trafikte kural tanıyan yok dense abartı sayılmaz. Hak hukuk rafa kaldırıldı.

Mesela herkes evinin veya işyerinin önünü tapulu malı sayıyor. Başkalarının araba park etmesini engelliyor. Kimisinin arabası bile yok ama yine kimseye park ettirmiyor. Etmeye kalkarsanız karakolluk oluyorsunuz...
Sokakları önüne gelen kazıyor, üstünü kapatmadan veya üstün körü kapatarak gidiyor. Bir de yollardaki kasisler var. Öyle kasisler yapılmış ki arabayı vurmadan geçmek mümkün değil. Hızlı gidilmesin diye kasis yapıldığı söyleniyor.  Çocukların oyun oynadığı ara sokaklarda, okul önlerinde hızlı gidilmemesini öğretememek ve öğrenememek utanılacak bir durum. Biz bu açığımızı kasislerle kapatıyoruz!

Birkaç kendini bilmez yüzünden tüm insanları mağdur etmek ne kadar doğru... EDS, yani kamera ile denetim olan yerlerde ceza ödememek için herkes kurallara harfiyen uyuyor. Okul önlerine veya sokaklara kamera koymak çok mu zor? Çoğu yerlerde zaten kamera var.  İnsanlara işkence etmek için hendek gibi kasisler yapmanın anlamı nedir?

Bir diğer husus trafikteki kural tanımazlar... Herkes kamyon teröründen bahsediyor, hiçbir kural tanımayan bazı minibüsçüler yeterince gündeme getirilmiyor.
Özellikle bazı güzergâhlarda trafik kurallarını minibüsçüler belirliyor. Tek şeritli yolda minibüs ağır ağır gidiyor. Yol istesen vermezler. Hatta bazı yerlerde yol tek şeritli olmasına rağmen durup yolcu bekliyorlar. Arkalarında uzun bir kuyruk oluşuyor.

Minibüsteki yolcuya da, trafikte bekleyene de yazık...

Hatta bazı hatlarda minibüsçüler, aynı hatta çalışan otobüs şoförlerine bela olmuş. Durak harici trafik durmuş olsa bile bırakın yolcu almayı yolcu indirmeye bile korkuyorlar. Çünkü minibüsçüler anında başlarına dikiliyor. Öyle tek kişi de değil, grup halinde...

Gelişmişlik ve kültür seviyesi insanların trafikteki tutumu ve yolları ile ölçülür.  İnsanlar trafikte ne kadar kurala uyarsa, hak ve hukuka riayet ederse toplum o kadar gelişmiş demektir. Biz de maalesef kurallar sadece dürüst vatandaşı karşı işliyor. Kural tanımayanları ödüllendiriliyoruz.

*****

Trafik cezası

Deniz yavaşlamadan önce hız göstergesine baktı; hız limitinin 90 kilometre olduğu yerde 110 kilometre ile gidiyordu. Son dört ay içerisinde dördüncü defa polis tarafından durduruluyordu.

Bir insan nasıl bu kadar şanssız olabilirdi? Deniz, arabasını sağa çekti, "İnşallah şu anda yanımızdan daha hızlı bir araba geçer" diye düşündü. Polis elinde bir not defteri ile arabadan indi. Bu polis, camiden tanıdığı Ali değil mi? Deniz iyice arabasının koltuğuna sindi. Bu durum bir cezadan daha kötüydü. Camiden tanıdığı bir polis, hem de hızlı gidip, trafik kurallarını ihlal ettiği için durduruyordu. 
- İyi günler Ali. Birbirimizi yeniden böyle görmemiz çok ilginç.
- İyi günler Deniz.
Ali gülümsemiyordu.
- Beni; eşimi ve çocuklarımı görmen için eve giderken yakaladın.
- Evet öyle.
Ali umursamaz görünüyordu.
- Son günler eve hep çok geç kaldım. Çocuklarım beni uzun süredir hiç görmedi Ayrıca Zeliha bu akşam mantı, içli köfte ve biftek yiyeceğimizi söyledi. Ne demek istediğimi anlıyor musun?
- Evet, ne demek istediğini anlıyorum. Ayrıca trafik kurallarını ihlal ettiğini de biliyorum.
"Eyvah! Bu taktik fazla işe yaramayacak gibi. Taktik değiştirmek gerekli" diye düşündü Deniz.
- Beni kaç ile giderken yakaladın?
- 110. Lütfen arabana girer misin?
- Ah Ali, bekle bir dakika lütfen. Seni gördüğüm anda hız göstergesine baktım sadece 85 kilometre ile gidiyordum.
- Lütfen Deniz, arabana gir, diye üsteledi Ali,

Deniz, canı sıkkın bir şekilde arabasına girdi, kapıyı çarparak kapattı. Ali, not defterine bir şeyler yazıyordu.
"Ali niye benim ehliyetimi ve ruhsatımı istemiyor ki. Ne olursa olsun, bu adamın yanına oturmaktansa, birkaç gün camiye gitmeyeceğim" diye düşündü Deniz.
Ali kapıyı tıklatıyordu. Deniz arabasının penceresini araladı. Ali, Deniz'e bir kâğıt verdi ve gitti. "Ceza değil bu" diye kendi kendine söylendi. Deniz, bir anda sevinmişti. Bu bir yazıydı ve kâğıtta şunlar yazıyordu:

"Sevgili Deniz, benim bir kızım vardı. Altı yaşındayken çok hızlı araba kullanan biri tarafından öldürüldü. Bu kazadan dolayı, adam 3 yıl hapse mahkûm oldu. Adam hapishaneden çıkınca kendi çocuklarına sarılıp, öpüp, onları tekrar koklayabildi. Ben kızıma sarılamıyorum, öpemiyorum. Kızımı öpebilmek için, cennete gidinceye kadar beklemem gerekiyor. Bin defa adamı affetmeye çalıştım. Bin kere de başardığımı zannettim. Belki başarmışımdır ama hâlâ kızımı düşünüyorum. Lütfen benim için dua et ve dikkat et Deniz, tek bir oğlum kaldı."
Deniz 15 dakika kadar yerinden kıpırdayamadı. Daha sonra kendine gelip, yavaş yavaş evine gitti. Evine varınca, çocuklarına ve eşine sıkıca sarıldı. 
 ***

TEBESSÜM

Canavar

Temel bir gün bol miktarda haşere ilacı içer. Koma halinde hastaneye kaldırılır.
Komadan çıkınca doktor sorar:
- Zorun neydi, o kadar ilacı niye içtin?
- Ben şoförüm. Yolda bir tabela gördüm. İçinizdeki trafik canavarını öldürün diye yazıyordu. 

*****
GÜNÜN SÖZÜ
Bir damla alkol, bin damla kan akıtır.